Mehmet Mert

Mehmet Mert

Yarın çok geç olmadan!

Yarın çok geç olmadan!


Bugün 15’inci gününü yaşıyoruz Gezi Parkı direnişinin.
Aradan geçen 15 günde bir arpa boyu yol almamak ile birlikte hala başladığımız noktandayız.
Gerçi bu 15 günde çok şey anlatıldı, bir çok mesajlar verildi. Kimilerine göre Türkiye tarihi yeniden yazıldı. Bir çok kesim gereken dersleri çıkardı.
Sadece bir tek kişi hariç. 
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan hariç dünya ülkelerine bile gereke mesajlar çoktan yerine ulaştı.
Başbakan hala; ‘CHP zihniyeti pisliktir’, ‘Bu gençlik benim gençliğim değil’, ‘Çatlasanızda, patlasanızda oraya Topçu Kışlası yapılacak’, ‘Benim torunum bile bana geri adım atma diyor’ söylemleri ile sesleniyor tüm dünyaya!
Kim ne yaptı!

Peki kaç gündür bu ülkede yer yerinden oynarken bölgemiz siyasi aktörleri ne yapıyor. Kim kaç defa gitti Gezi Parkı’na. Kiminle konuştu, orada yaşananları ne kadar algılayabildi.
En ufak bir olayda ortalığı ayağa kaldıranlardan bakıyorum da ses seda yok. Belli ki Başbakanın tehditleri onları da korkutmuş olacak ki hiç birisinden ses seda yok!
Bakın yarın çok geç olmadan herkes bir şeyler yapmalı ve artık bir barış havası içerisinde direnişçiler ile iktidarı buluşturmalı.
Gezi Parkı’nda on binlerce idealist, inançlı, kararlı gençler 15 gündür, sizden bizden çok iyi bu yaşananların farkında.
O gençleri ikna etmediğiniz sürece o alandan çıkartamayacaksınız.
Gençlerin ikna olması ise en çok da Başbakanın duyarlı, ılımlı, kucaklayıcı ve samimi açıklamaları ile mümkündür.
Bizden söylemesi.
Belediye otobüs vermemiş…
Dünkü yazımızda; sosyal medya sayfalarında yer alan bir mesajda: ‘Büyülçekmece Belediyesi tarafından tahsis edilen bir minibüs ile Gezi Parkı Kahramanlarına yiyecek götürdük’  İfadelerinin kullanıldığını yazmıştık.
Büyükçekmece Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü gazetemize açıklamada bulunarak: ‘Belediyemiz Gezi Parkı direnişleri ile ilgili, hiçbir kimseye ne otobüs, ne minibüs ne de başka bir araç tahsis etmemiştir. Belediyemizin kasasından böyle bir işlem için ücret de ödenmemiştir’ Dedi.
Özgür basın her zaman şart!
Bu arada bakıyorum da ulusal basında iktidar lehine yayın yapan gazeteleri ‘YANDAŞ MEDYA’ diye eleştirenler arasında bölgemizde gazetecilik yaptığını iddia eden kişiler de var. Onlara kısaca şunları söylemek istiyorum; yandaş medyanın ulusalı yereli yoktur. Bakın bir HALK TV çıktı Gezi Parkı olayında yaptığı yayınlar ile bütün haber kanallarını geride bıraktı. 
Peki siz yayınladığınız yayın organlarında, bölgemize haber değeri taşıyan her olayı gerçekten yayınladığınızı düşünüyor musunuz?
Sizlerden yorumlar!




Yazımızın bu bölümünde bölgemizin bazı tanınan yüzlerinin Gezi Parkı direnişi ile ilgili sosyal medyada yazdıkları mesajlara yer veriyorum.
Eski Çatalca Belediye Başkanı Fırat Aykut: Tüketim psikolojisi neredeyse her eylemi alışverişe indirgedi. İnsanlar, lüks lokanta vitrinlerinde gördükleri çekici yemekler karşısında yutkunan dilencilere benziyorlar. Bu durum insanın ruhsal derinliğini yok ediyor. İnsanları Pavlov’un koşullanmış refleks için kullandığı köpeklere benzetiyor. Toplumda dayanışma yokluğu, kişiyi ekonomik ve politik gücün kölesi yapıyor. Özgürlüğü yani yaratıcılığı yok ediyor. Aydının, kadının, insanın özgürlüğü neredeyse ortadan kalkacak. 
Gerçi her toplumun uygarlık vitrinlerinde birkaç aydın, birkaç kadın ya da küçük gruplar içinde birbirlerine özgürce bağıran insanlar var. Bazı ülkelerin vitrinleri biraz daha zengin. Fakat bunlar sahte gösteriler! Dünyanın hali öyle değil. 
Türkiye’de toplumsal dayanışmadan çok söz ediyoruz. Bunun göstergeleri var; sendikalar, kadın örgütleri, öğretmenler. Ne var ki bunlar toplumsal dayanışmanın varlığını kanıtlamak için yeterli değil. Çünkü böyle bir dayanışma, neredeyse, Kurtuluş Savaşındaki kadar fedakârlık isteyen bir tavır. Bütün dünyada tanık olduğumuz en insafsız mücadele ise politikacıların iktidar savaşı.
Fırat Aykut:Yukarıda ki paragraflar DOĞAN KUBAN' ın " YALNIZ KALAN İNSAN ÖZGÜR DEĞİL, DEVLETİN TUTSAĞI" Makalesinden alınmıştır.... Bilgilerinize

DSMART Bayii- Arkadaş Elektronik İşletmecisi Dursun Karakuş: 
AK Partili Arkadaşlara, Arkadaşlarımıza Açık Çağrı!
4+4+4 eğitim yasasından- özelleştirmelere, gizli kapaklı yürüyen barış sürecinden - Suriye ile izlenen savaş politikalarına kadar, daha birçok konuda sizler ile tartışabiliriz.
Fakat hepimiz bunlardan çok daha öncelikli - yakıcı bir durumla karşı karşıyayız. 
 Maalesef Taksim Gezi Parkı eylemleri ile başlayan süreç; Hükümetin ve özellikle Başbakan'ın açıklamaları ile kontrolden çıkıp bütün topluma yayılan bir yangına dönüşmektedir. 
Sokakta olan her protestoyu polis şiddeti ile bastırmaya çalışmak, yetmez ise kendisine oy veren seçmeni protestocuların karşısına çıkarmak ile tehdit etmek, sorumlu bir idarecinin yapacağı şeyler değildir.
Sorunu dinleyip, anlamaya çalışarak çözüm üretmeye gayret etmek yerine; ülke insanlarını birbirine düşman edici söylemlerde bulunmak kelimenin tam anlamı ile ateşle oynamaktır.
Daha 1.gününde diyalog ile çözülebilecek bu sorun, sorumluluktan uzak açıklama ve söylemlerden dolayı büyümüş, şu ana kadar 3'ü gösterici,1'i polis olmak üzere 4 kişinin ölümüne, binlerce kişinin ise yaralanmasına veya sakat kalmasına sebep olmuştur.
Bu olanların tek sorumlusu kelimenin tam anlamı ile güç sarhoşluğu ve bunun beraberinde getirdiği kibirdir. Güç sarhoşluğu ve kibir; güçten faydalanmak için doğru- yanlış söylenen her sözü ve eylemi sorgusuz kabul eden faydacı kişiler ile birlikte, toplum olarak hepimizi içine alarak uçuruma götürmektedir.
Zaman; kişisel gelecek ve kariyer beklentilerinizin zamanı değildir.  "Ben yaptım oldu" ya da "ben söyledim olacak" anlayışının sizleri de rahatsız ettiğini biliyorum.
Eğer bu duruma açıktan bir tavır almaz iseniz yarın ne kişisel bir geleceğiniz, nede bir kariyeriniz olacak. Çünkü insanlarının birbiri ile düşmanlaştırıldığı, komşunun komşusu ile çatıştığı bir ülkede değil sizin; hiç kimsenin bir geleceği yoktur. Unutmayın sizler ülkeyi yöneten iktidar partisinin; seçmeni, üyesi veya yöneticilerisiniz. Sonu giderek daha kötüye giden bu kibri ancak siz önleyebilirsiniz. Sizden; polisin yoğun şiddetine rağmen demokratik haklarını kullanan göstericiler kadar cesur olmanızı istiyorum. Lütfen sesinizi çıkarıp; Başbakan'a e-mail, mesaj veya fax ile ulaşın;  "Bizler AK partililer olarak akrabalarımızla, arkadaşlarımızla, komşularımızla çatışmak istemiyoruz" deyin!
Bu cesareti gösterin ki; Başbakanı gerçekten sevdiğiniz ortaya çıksın. Bu cesareti gösterin ki; Başbakan yüzde bilmem kaçın değil de, bütün ülkenin Başbakan'ı olabilsin. Bu cesareti gösterin ki; çatışma ve gerginlik Türkiye'si yerine demokrasinin ve özgürlüğün Türkiye'si olsun. Eğer sizler bugün bu cesareti gösteremezseniz, korkarım ki yarın çok geç olacak. SAYGILARIMLA! 
BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYESİ ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ HASAN AKKUŞ: Hey büyük Allah’ım sen nelere kadirsin. İlk defa sırrı Süreyya önder le aynı düşüncedeyim. Ben mi kendimden utanayım. Beni bu duruma düşürenler mi utansın bilemiyorum. 
Hak tamam, demokrasi elbette, özgürlük olmazsa olmaz, şiddete, orantısız güce tabi ki hayır. Ama yakıp yıkmaya, kırıp dökmeye, kamu malına zarar vermeye, provokasyona otobüs yakmaya yetimin yetiğin hakkı olan, bu milletin vergileri ile yapılan eserleri yıkmaya da, başkalarına eziyet etmeye de, başkalarının haklarını gasp etmeye de sonuna kadar hayır.
DEMOKRAT PARTİ BEYLİKDÜZÜ İLÇE BAŞKANI NAZMİ YAZICI: Hiçbir şeye bulaşmayan ve başı da derde girmeyen bir Sallabaş olmaktansa, milletimin menfaati için şereflice konuşup başı dertten kurtulmayan bir dik başlı olmama hayıflanma be gülüm. Bu benim seçimim. Bazıları akan suya kapılıp "yoluna bulur", bazılarıysa akıntıya rağmen "yolunda yürür".
YEREL KATILIMI DERNEĞİ BAŞKANI KÖKSAL ÇEBİ: BASİT BİR "DEMOKRATİK PROTESTO HAKKININ KULLANILMASI NEDEN BU KADAR ZOR?
Neredeyse bin yıldır hiçbir hak talebi başarıya ulaşmamış, aksine her hak talebi büyük kıyımlarla bastırılmış, hak mücadeleleri eşkıyalık, şakilik, mürtecilik, solculuk, anarşistlik, teröristlik, bölücülük gibi her türlü negatif sıfatla tanımlanmış bu topraklarda bundan daha iyisini bekleyemezdik doğrusu. BUNDAN SONRASI İÇİN UMUTLARIMIZIN ARTTIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ. Protesto demokratik bir haktır ve kullanılması devletin garantisi altında olmalıdır!

twitter.com/MehmetMert1

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi