Mehmet Mert

Mehmet Mert

Zaman ne çabuk değişti!

Zaman ne çabuk değişti!

  Çok değil 3 yıl önceydi.
Tarih 15 Mayıs 2013. ABD ziyaretine başlayan zamanın başbakanı Erdoğan, basın toplantısında “Fethullah Gülen ile görüşecek misiniz?” sorusuna “Programımızda yok. Gökten ne yağar ki yer kabul etmez, bu ayrı konu” yanıtını vermişti.
*
AK Parti ile Gülen Cemaati çatışması daha o günlerde baş göstermeye başlamıştı aslında.
O zamanlar Fethullah Gülen nazlanıyordu ve Erdoğan'ın lütfen yurduna dön davetine bile cevap vermiyordu.
Kim bilir belki de Fethullah Hoca başına gelebilecekleri sezmişti.
*
Derken;  Gülen Hareketi ile AK Parti hükûmeti arasında yaşanan, medya, sosyal medya, emniyet, yargı ve yasa değişiklikleri yoluyla genişleyen çatışmalar süreci, dershanelerin kapatılması yönündeki girişimler ve 3 bakanın istifa etmesine neden olan 17 Aralık yolsuzluk soruşturması ile açık bir çatışmaya dönüştü ve AK Parti'nin çok sayıda polisi görevden alması, sosyal medyaya düşen kasetler, HSYK kanununun değiştirmesi ile devam etti.
*
Galiba ilk kıvılcım, İstanbul’da bir savcılığın 2012 Şubat ayında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye davet etmesi üzerine başlamıştı.
O günlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Şubat 2012'de Gülen Cemaati'nin devleti ele geçirdiği ve devlete sızdığı iddiaları ile ilgili olarak “Bunlar kargaları güldürür” demişti.
*
Gerilimin zirveye yaklaştığı 15 Aralık'ta eski futbolcu ve AKP milletvekili Hakan Şükür partisinden istifa ettiğini açıkladı.
Bundan iki gün sonra ise; 17 Aralık'ta 2013'te aralarında iş adamı Rıza Sarraf'ın da bulunduğu 80'den fazla kişi rüşvet ve yolsuzluk iddiası ile gözaltına alındı.
Kavga giderek büyümüştü.
Emniyet ve HSYK'de değişiklikler ile binlerce cemaate yakınlığı ile bilinen polis ve yargı mensuplarının görev yerleri değiştirildi.
*
25 Şubat 2014 günü akşam saatlerinde ise sosyal medyada yayınlanan bir ses kaydı Türkiye'nin gündemine yerleşti. "Başçalan" isimli bir kullanıcı tarafından Youtube'a yüklenen ses kaydı, ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da mecliste dinlettirildi, 17 Aralık'ta kaydedildiği ileri sürülen ses kaydında Erdoğan, oğlu Bilal'i arayarak evlerinde bazı bakanların oğullarının evlerine operasyon yapılmakta olduğunu ve evlerine sakladıkları paraları bulundukları yerden taşıyarak hemen sıfırlamalarını istiyordu. Erdoğan, bu tapenin "alçakça, hayasızca, edepsizce bir montaj" olduğunu,  "bu dinlemelerin arkasındaki paralel yapının elebaşı" olduğunu ve "ses kayıtlarının montaj olduğunun kanıtlarını göstereceklerini ayrıca hukuki süreci başlatacaklarını ifade ediyordu.
*
30 Mart 2014'te yapılan yerel seçimler sonrası bir balkon konuşması yapan Erdoğan ‘paralel yapı’ ile mücadele edeceklerini “Devletin içinde devlet olmaz. Hangi kurumumuzun içine girmişlerse girmişler. Bizler de iyi niyetimizin kurbanı olduk. Ama artık bunları ayıklama zamanı gelmiştir hukuk içinde” diyordu.
*
Derken yine bir sabah operasyonu ile Hidayet Karaca, Ekrem Dumanlı, Fahri Sarrafoğlu, Hüseyin Gülerce, Ahmet Şahin, Nuh Günültaş, Naci Çelik, Ali Samim Noyan, Şefkat Tepe gibi Gülen Cemaati'ne yakın isimler göz altına alınarak AK Parti ile Gülen Cemaati çatışması kapsamı genişliyordu.
*
Daha sonra ise önce Koza İpek Grubu’na ait gazete ve televizyonlara el konularak kapatıldı, Samanyolu ve Mehtap TV kapatıldı, şimi ise Zaman Gazetesi ile Cihan Haber Ajansı'na kayyım atandı.
Daha önceki tecrübelerimizden Zaman'ın da kapatılacağını kestirmek çok güç olmasa gerek.
*
AK Parti ile Gülen Cemaati çatışmasının kısaca nereden başlayıp nereye geldiğine değindikten sonra şimdi gelelim fikrimizi söylemeye.
Bakın bizler yani bugünün iktidarının yanlışlarını söylemeye çalışan kesimler dün sizlerden önce söylüyorduk; cemaatin devletin bazı organlarını ele geçirdiğini, önemli organların içine sızdığını.
Siz ne diyordunuz; bunlara kargalar bile güler!
Şimdi de şunu söylüyoruz; kurunun yanında yaş yanmasın, dün cemaatten çekenler bugün iktidar yanlısı hukuktan çekmesin, iktidar yanlısı polisten çekmesin.
*
Bugün sizler de farkındasınız ki bazı devletin önemli kademelerinde bulunan hukukçular ve 
polislerin de içinde bulunduğu devlet kurumları adil değiller.
Dün birilerine yapılan yanlışlar bugün de başkalarına yapılıyor.
Kurunun yanında yaşlar da yanıyor.
Lütfen adil olun.
Herkese eşit davranın.
Objektif olun.
Size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayın.
*
Dünün yanlış yapan cemaatçilerinin cezalandırılmasına evet.
Ama bugünün yanlış yapan iktidar yanlısı devlet görevlilerinin yanlışlarına göz yumanlara ise hayır.
Lütfen bu iki evet ve hayırı sizlerde bağırarak dillendirin.
Tek istediğimiz budur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi