Erdoğan televizyondaki bir diziye hücum ederken de, PKK’nin meclisteki uzantısı vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılacağını söylerken de,demokrasinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığına saldırırken de samimi değil. Bu söylediklerini yapmayacağını,yapamayacağınıkendisi gibi herkes de biliyor.Öyleyse niye ediyor Erdoğan bu sivri lafları?
Onun,uygun gördüğü bir zamanda ortaya atmak için önceden hazırlayıp cebine koyduğu bu çıkışlarıplanlı,programlı bir çalışmanın ürünü.O,toplumda şaşkınlık,çoğu kez de infial yaratan bu sivri çıkışlarını,halkın dikkatini,kötü giden işlerden başka alanlara çekmek yani gündemi değiştirmek ve de güç gösterisinde bulunmak için yapıyor.Tabi bunu yaparken,zihninin gerisindeki despot devlet özlemini de açığa vuruyor;kıyamet de burada kopuyor.
Yargıya direktif veren,kimi milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını buyuran,yasama-yürütme ve yargının bağımsız olmasını,bu üç temel erkin kendi iç yasalarıyla çalışmasını istemeyen bir siyasi lider,demokrasiden söz edebilir mi? Ediyor işte.Hem de ileri demokrasiden…

Erdoğan Türkiye’de yasama ve yürütmeden sonra yargının da mutlak olarak tek kişinin sultasında olan despotik bir düzen kurulamayacağını biliyor.Ama dış politikadaki ve özellikle ekonomideki kötü gidişi perdelemek için gündem değiştirmeye çalışıyor.Bunu da açıkça söylüyor.
İşsizlik çığ gibi büyüyor;gelir dağılımındaki adaletsizlik,yoksulluk ve yolsuzluk artıyor;halkın var ettiği ne varsa satılıyor ama o gelirlerden çalışanlara pay verilmiyor. Bu paralar,türedi zenginlere, AKP’li bürokratların saltanat sürmelerine harcanıyor.

Erdoğan’ın odasının yeniden tefrişine 380 milyar harcanıyor. Dışişleri Bakanına,aylığı 50 milyar lira olan malikane,Bakanlara yıllığı 250 milyarı bulan yeni Mercedesler kiralanıyor.Başbakana 6.uçağı alınıyor,özel korunmasına 700 polis veriliyor ve bunların maaşlarıdevletten karşılanıyor.
Yaşanan bu israfın ve debdebeli hayatın parası üretimden gelmiyor.Bu masraf,ülkeyi soymak için gelen sıcak paradan karşılanıyor.Çünkü AKP ülkeyi on yılda soygun cennetine çevirdi.Yabancıların borsadan kazandığı paradan alınan vergiyi kaldırdı.Devlet tahvili alan dışsermayedara, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vereceği faiz oranını yükseltti.Petkim,Tüpraş,Telekom’dan sonra borsayı,bankaları,sigortacılığı ve en son olarak köprü ve yolları da iç-dış sermayeye peşkeş çekti.
Telekom gibi bu satış da tam bir peşkeştir çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde bir yatırımcı,yaptığı yatırımın karşılığı olan parayı beş yılda geri alıp ondan sonraki yıllarda kara geçemez.Eğer ülke,AKP zihniyetiyle yönetiliyorsa,bu mucize gerçek olabiliyor.AKP,devri iktidarında ülkenin tüm mal varlığını sattı.Şimdi sırada hastaneler var.Çok yakın gelecekte hastanelerimiz de satılarak milletimiz,zengin ülkenin yoksul bekçileri olacaklar.
Yılbaşıyla birlikte yeni zam yağmurları da geliyor.Hayırlara vesile olur inşallah!