BUYRUĞUMDUR!

Bir yurttaş olarak Başbakan’ın da eleştiri hakkı vardır ama onun “Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle ilgili salvoları eleştiri değil düpedüz buyruktur.Çünkü o icranın başındadır;söylediklerini eksiksiz yaptıracak güce ve araçlara sahiptir.Bu nedenle Başbakan’ın yakınmalarını,sıradan insanın eleştirileriyle bir tutmak mümkün değildir.Çünkü bütün güç Başbakan’ın elindedir ve o, hedefine alıp eleştirdiği şeye karşı bu gücü orantısız kullanma olanağına sahiptir.
Başbakan’ın,tarihten esinlenilerek sinemaya uyarlanmış,45 ülkede 150 milyon insanın zevkle izlediği,hatta kendisinin de izlediği anlaşılan bir diziyi;kendini,devleti ve devletin organlarını bağlayacak biçimde topa tutması,demokratik bir ülkede olacak iş değildir.Başbakan,dizi aleyhinde söyledikleriyle kalmıyor,daha da ileri giderek,bu sanat eserinin defterini dürmeleri için yargıya talimat veriyor; dizinin yayınlandığı kanalı tehdit ediyor.
Oysa Başbakan’ın,Türk sinemasınısektör haline getirerek yurt dışına film-dizi ihraç edip ülkeye katma değer sağlayanları onore etmesi gerekirdi.Bunu yapmadığı gibi,halkımızın sevdiği bu sanatçıları refüze ediyor,yapımcıların kolunu kanadını kırıyor.

Başbakan’ın sanata karşı ilk çıkışı değil bu.Van’daki Barış Heykeli’ne de aynı biçimde tavır alıp o güzel eseri yerle bir etti.Çünkü o,her şeyin en iyisini ve en doğrusunu kendisinin bildiğine inanıyor.Kadının kürtaj olup olmayacağını o biliyor.Çiftlerin kaç çocuk yapması gerektiğini o biliyor.Kadının çağdaş biçimde giyinerek mi yoksa örtünerek mi daha özgür olabileceğini o biliyor.Nereye nasıl cami yapılacağınıo biliyor.Dizi nasıl çekilir,bunu da en iyi o biliyor.
Başbakan’da,kendinden daha önde birine tahammülsüzlük var,yani alerji.Her fırsatta İnönü’ye hakaret etmesinin,Atatürk’e dil uzatmasının nedeni de bu.Başarılı bir dizi,Erdoğan’ın hayalindeki kahramanıfarklı biçimde tasvir edince ve bütün bu işler kendi direktif ve denetimi dışında gelişince Başbakan kükrüyor.
O istiyor ki,kendisinin söylediklerinin aksini söyleyen,yaptığının tersini yapan,politikalarınıeleştiren olmasın.Sevmediği kitabı yazan,beğenmediği heykeli yapan,hoşuna gitmeyen diziyi çeken bulunmasın.Ülkede,kendinden başka hiçbir şey,hiçbir kimse konuşulmasın.

Otokratik bir anlayıştır bu.Bu anlayıştaki kişi,kafasındaki paradigmayı topluma,devlet aracıyla yedirir.En tepedekinin çıkardığı sesi,tüm toplumun aynı biçimde çıkarmasıistenir.Görevliler ve de durumdan vazife çıkaranlar,farklı ses çıkaranlarıhizaya getirir.Zaten ne yapılması gerektiğini, en tepedeki bazen vücut diliyle bazen de sözleriyle belirtir.

Erdoğan’ın çağdaş sanata tavırlıolmasının bir nedeni de,onun kafasındaki dünyada yaratmanın yani sanatın olmamasıdır.Varsa da Osmanlı’daki gibi olması,bugünkü Suudi Arabistan’daki kadar olmasıdır.
Erdoğan’ın sanat aleyhtarlığının en önemli nedenlerinden biri de,dini motif taşımayan bu yaratıları hırpalayarak onların üzerinden insanlara dini mesajlar vermenin etkili bir yol olduğuna inanmasıdır.Muhteşem Yüzyıl dizisini uluorta eleştirirken de bunu yapıyor.Amacıbu olmasa,bir sözüyle kanalı bile kapatacak olan patronun kulağına bu diziyi,Van Barış Heykeli’nin olduğu mahzene göndermesini söylerdi.Bunu yapmıyor çünkü bunun bir siyasi getirisinin olmayacağını biliyor.
Her şey bir yana, bu çıkışıyla halkımız Erdoğan’ın,Muhteşem Yüzyıl dizisini hiç kaçırmadan izlediğini öğrendi.Yoksa Erdoğan,Sultan Süleyman’ın dizide at sırtında değil de,daha çok Harem etrafında dolanırken ya da Has Oda’da uzanmış beklerken verildiğini nerden bilirdi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Yavuz Arşivi