Atatürk Cumhuriyeti kurdu.Devrimleri yaptı.Amacı demokratik Türkiye’ydi.Ama ülkemizde hala katılımcı,gerçek demokrasi kurulamadı.Bunun nedeni,1950’den beri ülkede demokrasiden yana bir iktidarın kurulamamasıdır.

Bugün ülkemizde gerçek demokrasi yok.Koyu diktatörlük de yok.Demokrasinin kimi biçimsel kurumlarının olduğu sandıksal demokrasi var.Buna melez demokrasi de deniyor.Bu demokraside seçim var,seçimle gelen parlamento var,sözde muhalefet var,yürütme var,bağımsız olduğu söylenen yargı da var.
Demokrasinin olmazsa olmazı bu kurumlar ülkemizde var ama İngiltere’de,İsveç’te ve diğer gerçek demokratik ülkelerde olduğu gibi bu kurumlar özgür ve bağımsız değil.Hepsi yürütmenin vesayeti altında.

Tıpkı Mursi’nin Mısır’ında olduğu gibi.Bu durumu gizlemek için Başbakan, ülkede demokrasi olduğunu hep sandık üzerinden ispata çalışıyor.”Sandık varsa demokrasi de var” diyor.Diyor ama buna ne yurttaşları inandırabiliyor  ne de dünyayı…

Seçimden önceki seçmen sayısıyla seçimden sonraki arasında 6 milyon fark olursa,kullanılan fakat sayılmayan binlerce oy çöplerden çıkarsa,oy sayım tutanakları sandık başlarındaki parti temsilcilerine verilmezse o sandığın namusundan ve güvenirliğinden söz edilebilir mi?
Sandık sadece kendi işine yaradığı için  iktidar,”sandık da sandık”diyor.”Sandıktan önde çıkana,diğerleri koşulsuz tabi olacak” diyor.Oysa demokrasinin tek ölçütü sandık değildir.Sandıktan yani seçimden sonraki süreçte yapılan-yapılmayanlardır.

Gerçek demokrasinin olduğu ülkelerde insanlar,seçimden seçime oylarını kullanıp bir köşeye çekilmezler. Seçim sonrası sürecin her anında etkindirler.Katılımcı demokrasinin kendilerine sağladığı tüm hakları kullanarak grev,boykot,miting,gösteri ve yürüyüş yaparak iktidarı yönlendirirler.Bu haklarını kullanmak için iktidardan izin almazlar.İktidar da bu yurttaşları copla,silahla,gazla dağıtmaya çalışmaz;sokağa çıkan bu insanları darbecilikle suçlamaz.Hele,”gelecek sandığı bekleyin”hiç demez,diyemez.Çünkü demokrasi,sandıktan sandığa halkın irade beyan etmesinden ibaret olan bir yönetim biçimi değildir.

Gücü elinde bulunduran yönetim,iş makineleriyle  insanların evlerini hatta ibadet yerlerini yıkmaya kalkışsa,yurttaşlar bu yıkıma müdahale etmeyecek,olayı seyir mi edecekler? Yıkıcıyı cezalandırmak için sandığı mı bekleyecekler?Böyle bir demokrasi var mı dünyada?

Sandıktan yani seçimden sonraki süreç yurttaşların,iktidarın yanlış ve yanlı uygulamalarına karşı koyma haklarının olduğu ve bu haklarını iktidardan izin almadan özgürce kullandıkları süreçtir.Sandık, iktidarın devamına ya da azline karar verilecek yerdir.İki sandık arasındaki sürede halkın nasıl davranacağını iktidar belirliyorsa ya da halkın aş-iş özgürlük taleplerine,şiddet kullanılarak müdahale ediliyorsa,sokaklarda insanlar satırlarla kovalanıyor,sopalarla öldürülüyorlarsa orada gerçek demokrasi yok,biçimsel  demokrasi vardır.Yani sandık demokrasisi…