ECDADA SAYGI TARİH BİLİNCİYLE OLUŞUR

Demokratik toplumlarda her sınıfın siyasal temsilcisi partiler vardır.Bu partilerden demokrasiyi savunanların taraftarları çok,demokrasi dışı çözüm arayışında olanlarınsa destekçileri azdır.Bu nedenle bu marjinal partiler,normal yollardan iktidara gelemeyeceklerini bildiklerinden takiyyeye,hileye baş vurarak toplumu aldatırlar.Yığınların benimsediği değerleri benimsemiş görünerek almaları gerekenin üstünde oy alırlar.Böylece sapla saman karışır,toplumsal denge bozulur,huzursuzluk artar,diktaya yöneliş başlar.

Toplumda demokrasi dışı düzen özlemcisi marjinal partiler olmalı fakat bunlar iktidar olmamalıdır.Bu tehlikenin bertarafı, da demokratik dinamiklerle sağlanmalıdır.
Demokrasi karşıtlarının iktidarı ele geçirdiklerinde yaptıkları ilk iş, devri sabık yaratmaktır.Yani kendilerinden öncekileri suçlu ilan edip göstermelik mahkemeler kurarak ülkeyi açık hapishaneye çevirmek.Bunu yaparken bile demokrasiyi kullanmaya devam ederler.

Bu arada,demokrasi yanlılarıyla kendi yandaşları arasındaki ayrılıkları iyice körükleyip derinleştirerek, bu farklılıkları çatışma nedeni haline getirirler.Çünkü bunlar,türlü oyunlarla kurdukları hileli düzenlerini sürdürebilmek için düşman yaratmak ve o düşmanla savaşmak, zorundadırlar.Bu savaşı yandaşlarına,refah düzeni kurmanın ve bunu sürdürmenin yolu olarak sunarlar.
Demokrasiyi önce araç sonra da engel olarak görenler, yürütmek istedikleri bu savaşta,kendilerine karşı koymaktan çekinenleri de baskı,şantaj ve tertiplerle kendi yanlarına çekerek bir süre büyüyüp çoğalırlar.Ama eşkıya dünyaya hükümdar olamayacağı için şiddete,korkuya,şantaja dayalı iktidarları önce sallanmaya başlar,fetret devrinden sonra da yıkılır.Bütün otokritik-teokratik yönetimlerin değişmez sonudur bu.
Geçmişi karalayarak zulmü payidar kılarak iktidarlarını sürdürenler, deniz bitince yaktıkları canların hesabını vermemek için başka yalanlar üretmeye koyulurlar. Sermayeleri tükendiği için inandıracak kimse bulamayınca kaçacak delik ararlar.

Zulümle abat olunamayacağı evrensel bir gerçektir. Bu katı gerçek ülkemiz için de geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularına ve destansı tarihine küfrederek,o tarihi karalayarak iktidar sürdürmek,baba malını kumarda tüketerek bir süre sefa sürmek gibidir.O sefa,kısa süre için keyif verse de sonunda acıya dönüşür,”keşke” dedirtir.
Türk insanını 61 İslam ülkesi insanından farklı bir yaşam biçimine eriştiren M.Kemal Atatürk’e ve onun kahraman silah arkadaşlarına hakaret etmek,en hafif deyişle cehalettir;tarih bilmezliktir;nankörlüktür.Türklük bilincinden yoksunluktur.
Bugün bir Müslüman Türk insanı olarak diğer tüm İslam ülkesi insanlarından daha iyi durumda olmamız, M.Kemal Atatürk’e ve onun yol göstericiliğiyle Lozan’da yeni Türkiye gerçeğini yedi düvele benimseten Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye minnet, şükran ve saygı beslememize yeter. Ama bunu yapabilmek, bu erdemi gösterebilmek için tarih bilincine sahip olmak gerek. O bilinç varsa,gerçek ecdat saygınız da oluşur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Yavuz Arşivi