Gülümseyin...

 
Slow müzik çalan bir kanal dinliyordum, reklamlar çok uzayınca, başka yere zap yaptım. Dikkat ettiniz mi, radyo spikerleri genelde düzgün konuşuyorlar fakat Türk Sanat Müziği yayını yapan kanallarda, daha güzel bir konuşma şekli var. 
Bu müzikle uğraşanlarda da, hatta dinleyicilerinde bile Türkçe kullanımı çok iyi oluyor nedense. 
Geçenlerde, bir bayan pop şarkıcısının konuşmasına kulak verdim, peşindeki magazin muhabirlerine “lan, lun, hödele, hedele” saçma sapan bir şeyler söylüyordu kaba bir dille. Sözüm meclisten dışarı, hepsi öyle değil tabii, bazıları diyorum.
Gel gelelim, bu şekilde konuşan bir klasik müzik sanatçısına hiç denk gelmedim. Muazzez Abacı’nın bir gece kemancıya” çalacaksın” diye kibarca söylendiğini hatırlayanlarınız olur belki ama o sayılmaz. Acaba çok düzgün Türkçe konuşanlar mı TSM söylüyor veya bu tür müzikle ilgileniyor, yoksa TSM okuyup dinleyenler mi, Türkçeyi daha güzel kullanıyor?  
Zaten o şarkıların sözleri bile alabildiğine zarif. Unutulup gitmemeleri bundandır belki de .
Son yıllarda her şeyi çok çabuk tükettiğimiz gibi, şarkıları da tüketiyoruz. 
Fakat bazı şarkılar var ki, 50 yıl, 60 yıl önce yazılmış ama hala kulaklarımızda, dilimizde. Mesela; Hüzzam bir şarkı, “Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye, gözüm acıyor ağlarım hala bilmem niye. İstemem geceyi, onda mehtab gam oldu diye, gözüm acıyor ağlarım hala bilmem niye” Şerif İçli bestelemiş bu şarkıyı, lezzetinden hiçbir şey kaybetmemiş bu güne gelene kadar. Her seferinde de aynı tat ile dinleriz ve eşlik ederiz.  Zeki Müren mesela nasıl tane tane söyler sözleri. “Ağzı fındık, burnu kahve fincanı” diye okur. “Kayfe” demez, kahveye.
Türkçede, lastik gibi, nereye çekersen çek, istediğin gibi yorumlamaya uygun konuşmalarımız var bizim. Okul kitaplarında “Okuma” yazıyor, paragrafın üstünde. Ufaklığın birine annesi oku dediğinde “okuma” yazıyor ama niye okuyayım? diyordu. Türkçeyi öğrenmeye çalışan yabancılar hep dilimizi öğrenmenin zor olduğunu söylüyorlar. Hatta bazıları konuşurken öyle güzel hatalar yapıyor ki, bayılıyorum. Geçenlerde yanından geçtiğim iki erkeğin konuşması kulağıma geldi, epey de komik oluyor, konuşmanın tamamını dinlemeyince. 
Adam aynen şöyle anlatıyordu; 
“Abi, adamda bir alet var, aynısından babamda da vardı” hadi bakalım, ne düşüneceksin şimdi?
Kalbiniz fesat yaa, muhtemelen mekanik bir şeyden bahsediyordur.
Hakikatten de düşününce bunlar gibi milyonlarca şey çıkıyor. Konuşurken dikkatli olmak lazım valla. 
Mesela; “Usta bir sabah ver, bir de akşam”
 Gazeteci de; “Sana bir posta yeter” diyor.
***
 Minibüs şöförü sesleniyor; “Arkadan vermeyen kaldı mı?”
***
Minibüste ön koltukta oturan, arkada oturan arkadaşına dönüp şöyle diyor;
“Ben senin yerine de verdim”
***
Uçakta yukarıdaki yerlerde yer kalmamış. Adam bagajını kucağına almış. Hostes sesleniyor;
“Beyefendi sizin ki küçükse arkaya alayım.”
“Yok yok, diyor adam. Büyük benim ki”…
***
Markette anons yapılıyor;
“Pantolonları indirdik, orta reyonda bekliyoruz”.
***
Orta yaştaki kadınla genç kız dolmuşa binmişler. Dolmuş şoförüne para ödeyecekler, kadın seslenmiş; 
“Dur kızım, benimki bozuk ben vereyim.” 
***
Birde acayip gereksiz konuşmalar oluyor. 
Geçenlerde bir hanım satış yapan elemana bir ürün sordu. “Şundan var mı ? diye
Eleman, “hayır yok” diye cevap verdi. Kadın satıcıya tekrar sordu “Hiç mi yok?”
***
Bir de, dışardan eve gelir hane halkından biri, yüzüne bakıp “sen mi geldin?” deriz, bu nasıl bir soru yahu, yok gelen ona benzeyen biri.
Gidince beni ara, diyerek uğurlarız birini, arayınca da sorarız;
-Gittin mi?
E-posta atarız bir arkadaşımıza, sonra da arayıp;” Mail’imi aldın mı?” diye sorarız.
Daha neler var neler. Şu, Ankara’nın “Oran” semtinde ki diyaloglara hiç girmeyeceğim.
***
Bunların yanında bir de çocuklara konan bazı isimler ki, Allah allah diyeceğim yani. İnsan çocuğuna isim koyarken hiç mi düşünmez? Hele soyadı da, ilk adı tamamlıyorsa neler çıkıyor neler.  Bunları es geçiyorum, siz düşünün.
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi