HAYATTAN DEDİĞİN NEDİR Kİ!

Arada sırada geçmişimizi önümüze koyduğumuz da, yaptığımız hataları, aldığımız yanlış veya doğru kararları, pişmanlıklarımızı kendimizi yargılayıp eleştirmeye başlarız.  Bir çeşit hesaplaşma, kendi kendimizle kavgadır bu. İyi ki dediğimiz şeyler de vardır,  keşkelerimiz de…

Eğer hayatınızda iyikileriniz daha fazla ise siz şanslı insanlardansınız. Bazen bir yol ayrımı gelir önünüze, o an için farkedilmesi  zordur  belki ama mutlaka bir yolu seçmek zorunda kalmışsınızdır.  Sonuçta;  şu anda yaşadığımız hayatı biz tercih ettik, kendi yaptığımız seçimlerin sonucunu yaşıyoruz. Geriye dönmek mümkün olsaydı, yine aynı hataları, aynı tercihleri yapacaktık. Bence önemli olan bile bile yanlışlarla yaşamaya devam etmemek.  

Eğer hayatta başınıza gelenleri ve seçtiğiniz yolu sorgulamaya başladıysanız, yanlışlar üzerinde durmayın,  kendiniz için ne iyi olacaksa onun peşinde koşun.  Ben kişisel gelişim uzmanı değilim, sadece insan olarak deneyimlerimi gözden geçiriyorum. Bunca yıldır dünya da yaşıyor olmak insana çok şey öğretiyor. Bana soracak olursanız geç keşfettiğim öğretileri şöyle sıralayabilirim;
Kendini sevmek ;  İnsanın, başkalarını sevmesi için, önce kendini sevmesi ve saygı duyması gerekiyor. Yoksa başka birilerini sevmesi mümkün değil.  Mutlu etmek için önce bizim mutluluğumuz önemli. Kendini sevmeyen insan sevilmeyen insandır. Kendine saygı duymazsan sana kimse saygı duymuyor. Geçmişte, etrafımda olan insanlar daha önemliydi, artık değil. Önce ben önemliyim demeyi öğrendim. Bu bencillik anlamına gelmiyor, çünkü ben kendimi iyi hissedersem etrafıma fayda sağlayabilirim, sevebilirim. Hayır diyebilmeyi öğrenmek için, çok uzun yıllar geçti. Ama sonunda öğrendim. 

Empati yapmak; Kendinizi karşınızdakinin yerine koyun, eleştirmeden, yargılamadan dinleyin.  İletişimde en önemli konu bence budur.  Hepimizin başına her şey gelebilir, hatta asla yapmam dediğiniz şeyi yapabilirsiniz.  Siz yaşamasanız bile en yakınınızda yaşayabilirsiniz.  Her şey bizim için, doğruda  olsa, yanlışta olsa…Uzaktan ahkam kesmek kolay.  Düşünmek çok başka,  yaşamak çok başka.

Fedakarlık;  Bir çok insandan duyarız şu cümleleri; “yemedim yedirdim, giymedim giydirdim”, “kan kustum, kızılcık şerbeti içtim” vs..vs.  Hepimiz bir çok fedakarlık yapmışızdır, hala yapıyor da olabiliriz. Ama buna birde farklı açıdan bakmanızı tavsiye edebilirim.  İnanın bu sözleri kullandığınız zaman, kimin için fedakarlık yaptıysanız, bu o kişi için çok ağır bir yük, aynı zaman da çok ezici. Uğruna fedakarlık yaptığınızı söylediğiniz insanı çok derin bir travmanın içine sokuyorsunuz aslında.  Örneğin; annenizin size bu tür kelimeler söylediğini düşünün. Ölene kadar vicdan azabı çekeceksiniz, sizin yüzünüzden onun hayatın tadını çıkaramadığını, hep saçını süpürge ettiğini düşüneceksiniz. Oysa anneniz veya başka bir aile büyüğünüz mutlu, mesut yaşayıp ölmüş olsaydı keşke değil mi?  En azından onu hatırladığınızda ızdırap değil, mutluluk duymaz mıydınız? Yakınlarımız için bazı fedakarlıklarda bulunuyor olmamız kaçınılmaz ancak bunu sık sık dillendirmeyin bari derim ben.

Önyargı;  İnsan tanımadan ilk bakışta birileri hakkında , görünüşünden , yaşamından fikir yürütür. Bazen hiçbir şey, hiç kimse sizin gördüğünüz gibi değildir.  Hepimizin başına gelmiştir, biri hakkında bir genelleme yaparız fakat tanıdıkça bizim tahmin ettiğimiz gibi olmadığını görürüz.  Dışarıdan bakıp hiç kimse hakkında, olumlu veya olumsuz karar vermemeyi öğrendim ve bundan pişman olmadım.
Güvenmek;  Zaman zaman sıkça duyduğumuz sözlerden biri de şudur; “Babama bile güvenmem” İnsan birilerine güvenmeden, yaşayabilir mi?  Bence hayatta en çok ihtiyacımız olan şey, güven duygusu. Birilerine güvenebilmemiz  lazım, herkese şüpheyle bakarsak, nasıl dostluk kuracağız? Haksızlığa uğradığımızı düşüneceğiz, ben bunu hak etmedim diyeceğiz belki ama birilerine güvenmek zorundayız.  

Affetmek;  Kin, nefret ve intikam duygusu hayatınızı cehenneme çevirir. Affedin, sevmeyi deneyin  kötü bir şeyle karşılaşsanız bile, oradan ders çıkarın.  O çok kötü diye tanımladığınız şey belki de daha büyük  bir olayın başınıza gelmesini önlemiştir. Hayat zor değil, zorlaştıran bizleriz.  Belki bunu yapmak,  karşılaştığınız duruma göre zor olabilir, ben bu tür durumlarda önce yazıyorum.  Nelerin beni kırdığını, üzdüğünü… 

 Sonra içimden affediyorum.  Beddua etmeyi hiç sevmedim,  sadece o insan için  “ Kalbine iyilikler” verilmesini diliyorum. Bu beni daha çok rahatlatıyor.
“iyi ki” leriniz, “keşke”lerinizden  çok olsun.
Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi