MİLLİYET-MİLLET


Biz Türküz.Atatürk’ün tanımıyla Türk; “Türkiye Cumhuriyetini kuran ve o devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes”tir.” Buna göre Türklük belli bir ırkın adı değil,Türk’le  Kürt’ün ve Anadolu’daki diğer tüm halkların ortak adıdır;üst kimliğidir. 
Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşı olarak,Anadolu’da Türklük üst kimliğiyle yaşayan milliyetlerden herhangi biri, mesela Kürtler,“biz Türklük üst kimliğini kabul etmiyoruz,Türklük bizim ortak adımız olamaz.Biz Kürtüz ve bir milletiz” diyebiliyorlarsa,devlet olma hakları vardır ve bunu kimse engelleyemez. Fakat devlet olabilmek için “milletiz” demek  yetmez.Millet olabilmek ortak dil,ortak bölge ve ortak yaşama arzusu gerektirir.Ortadoğu’nun hatta Türkiye’nin değişik yörelerine dağılmış olan Kürt halkı,bu sosyo-politik özellikleri yani millet olma niteliklerini taşımakta mıdır? Hayır.
Tarihin hiçbir döneminde,yukarda değinilen sosyolojik nedenlerden dolayı  devlet kuramamış olan Kürtler,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu unsuru olan Türkler’le, bu devletin eşit haklara sahip onurlu yurttaşlarıdır.Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran “milliyet”lerden biridir.”Türk” milliyetiyle denktir ama Türk ulusuyla değil.”Türk milliyeti” de Türk ulusuyla eşdeğerde değildir. 
BDP Milletvekili Altan Tan da Meclisteki konuşmasında, ”Kürtler’i bir kavim olarak tanıyın” derken, Kürtler’in devlet kurma aşamasına gelmiş bir millet değil,”milliyet”e denk düşen “kavim” olduğu gerçeğini dile getirmiştir  bilmeyerek.
Kürt halkının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki topraklarda bir Kürt devleti kurma isteği sosyolojik olarak mümkün olmadığı gibi siyasal olarak da mümkün değildir.Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Türk unsurunun öncülüğünde kanla kuran halkların hiçbirinin buna oluru yoktur.Ayrıca,Millet ve milletin kurduğu ulus devlet,kapitalist aşamanın  ürünüdür.
Oysa Kürt halkının devlet kurmayı hayal ettiği toprakların büyük bölümü üstünde İran,Irak,Suriye’de hatta Güneydoğu Anadolu’da  kapitalist ilişki değil ağalık-marabalık düzeni hakimdir.Kürt halkının geri kalmışlığını istismar ederek bağımsız Kürdistan kurma teranesiyle ellerine silah tutuşturulanlar,bu gerçeklerden bihaber,emperyalizmin taşeronlarıdır.
Zarar görecek ülke Türkiye olduğu için bu zavallıları silahlandıran sömürgenler,nihayet koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu terör örgütüyle  pazarlık masasına oturttular.Bu dış baskıya boyun eğen siyasi irade,yaptığı işin vahametini gizlemek için millete,”teröre silah bıraktırmaya çalışıyoruz” diyor,fakat terör örgütünün ne karşılığında silah bırakacağını açıklamıyor.Bunların silahı nereye,kime  bırakacağını da söyleyemiyor.
Erdoğan,PKK’li teröristlerin Türkiye topraklarından çıkıp üçüncü bir ülkeye gitmelerini,bu çekilme esnasında güvenliklerinin sağlanacağını söylüyor.Bu sözlerde hem acizlik var hem de aldatma.Teröristlerden,ülke topraklarını terk etmelerini istemek,bunu onların inisiyatifine bırakmak tam bir   acizliktir.Üçüncü bir ülkeye gitmelerinden söz etmekse,Türk halkını kandırmaya yöneliktir.Çünkü yedi bin teröristin Barzanistan’dan başka ne gidebileceği bir ülke vardır,ne de onları kabul edecek bir ülke…
PKK ile pazarlığa mecbur edilen Erdoğan’ın amacı,geçici bir çatışmasızlık ortamı yaratarak önündeki üç seçimi kazanmaktır.Bu onun,2011 seçimleri arifesinde oynadığı oyunun bir benzeridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Yavuz Arşivi