MUHATABIMIZ GÜLEN DEĞİL

Erdoğan siyasette ilkesiz ve fırsatçı.Dün söylediğinin bugün tersini söyleyebiliyor.Dün yol arkadaşlığı yaptığını bugün terk edebiliyor.Yani ahde vefasızlık ediyor.

Erdoğan iktidar olduğunda,İstanbul Belediyesi çalışanları dışında  kadrosu yoktu.Devletin mevcut bürokratlarını tehdit ederek etki alanına çekerken,emniyette ve yargıda adamları olan Gülen’le işbirliğine gitti.Çünkü ikisinin de hedefi ve amacı aynıydı.İkisi de laik Cumhuriyete karşıydı.İkisi de Amerikancı'ydı.Bu yüzden güç ve kader birliği yaparak devleti teslim almaya giriştiler.
Gülen daha çok eğitimde,emniyette ve adalette yuvalanırken Erdoğan diğer kurumları ele geçirdi.Kısa sürede emniyette ve yargıda güçlenen Gülen,TSK’ye yöneldi.95’ten itibaren ABD denetimi dışına çıkan Türk Ordusu’nu hizaya getirmek için orduya kumpas kurdu.TSK’nin komuta kademesini “uydurma delillerle ve ayarlanmış yargıçlarla” Silivri’ye doldurdu.

Gülen bunları Erdoğan eliyle yaptı.Polis şeflerini,yargıçları,savcıları belli yerlere Erdoğan’ın onayıyla getirdi.Çünkü mühür Erdoğan’daydı.Fakat gün geldi ortaklık bozuldu.İktidar bölüşümünde anlaşmazlığa düşüldü.Çatışma başladı.Erdoğan’ın yaptığı usulsüzlükleri bilen Gülen,emrindeki güçlerle 17 Aralıkta Erdoğan’a operasyon düzenledi.Bu kadarını beklemeyen Erdoğan şoke oldu.Yasaları hiçe sayarak polise,savcılığın istediği operasyonlara katılmamasını emretti.Bununla da yetinmeyerek polis şeflerinin ve yargıçların görev yerlerini değiştirdi.Fetullah’ın isteğiyle kilit noktalara getirdiği adalet ve emniyet mensuplarını yurdun değişik yörelerine sürdü.

874 adalet mensubunu,on bin polisi sürgün ederken,dış güçlerce kendisine tuzak kurulduğunu söyleyerek kamuoyunda saldırıya uğradığı algısını yaratmaya çalıştı.On yıl işbirliği yaptığı ortağını hainlikle ve işbirlikçilikle suçlayarak onların inlerine gireceğini söyledi.Erdoğan ortağını hainlikle suçlarken,kendi öngörüsüzlüğünü ve aczini gizlemeye çalıştı.Ortağının her isteğine boyun eğmekle hata ettiğini,aldandığını söyledi.Söylediği gibi bu bir hata idiyse eğer durum daha da vahimdi.Çünkü devlet yöneticisinin hata yapma lüksü yoktu.Onun hatasının bedelini yalnız kendisi değil bütün bir toplum öder.Toplum böyle birine nasıl güvenir? Ona güvenliğini  nasıl emanet eder?

Erdoğan hatasının bedelini ödemiyor.Ödememek için çırpınıyor.Bin dereden su getiriyor.İleri,uygar ülkelerde yapılanı yapmıyor.Hatalarının bedelini,devlet kurumlarına kendi elleriyle yerleştirdiği Fetullahçı’lıkla suçladığı bürokratlara ödetiyor.Onları,”paralel” dediği örgütün gizli elemanları olarak suçluyor,infaz ediyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Yavuz Arşivi