Nişan alan eşşek

“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir memlekette açlık ve yoksulluk baş göstermiş. Bir zamanlar bir eli yağda bir eli balda olan insanlar, bir dilim kuru ekmeğin yoksunu olmuşlar. Padişah bakmış ki kıtlık halkı kırıp geçirecek, bunu önleyici bir çıkar yol aramış. Çığırtkanlar Padişah fermanını şöyle bağırırlarmış:

- Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin! Her kimin devlete bir hizmeti, vatana bir yararlığı olmuşsa, koşup saraya gelsin! Padişahımız efendimiz onlara nişanlar verecek!

İnsanlar, açlığı, yokluğu, derdi, borcu, harcı unutup, Padişahtan nişan almak sevdasına düşmüşler. Padişahta yapılan hizmetin büyüklüğüne göre çeşit çeşit nişanlar varmış. Birinci dereceden altın yaldızlı nişan, ikinci dereceden altın suyuna batmış nişan, üçüncü dereceden gümüş kaplama nişan, dördüncü dereceden demir nişan, beşinci dereceden kalaylı nişan, altıncı dereceden çinko nişan, yedinci dereceden teneke nişan... Gelen giden nişan alıyormuş.
Padişahın kim gelirse nişan dağıttığını duyan bir inek de, "Nişan asıl benim hakkım!" diyerek bir nişan almayı aklına koymuş.
Açlıktan bir deri bir kemik inek koşa koşa sarayın kapısına gelmiş.

Kapıcıbaşıya; “Padişaha haber verin!” demiş. İneği huzuruna kabul eden Padişah: Böğür bakalım, ne böğüreceksin?diye sormuş,
İnek de;“ Sultanım, demiş, duyduğuma göre nişanlar dağıtıyormuşsun. Ben de nişan almak istiyorum.“

Padişah; “ Hangi hakla?” diye bağırmış. “Memlekete nasıl bir yararlılığın dokundu ki sana nişan verelim?”
O zaman inek;  Efendimiz! bana nişan verilmesin de kimlere verilsin? Ben daha insanlara ne yapayım? Etimi yersiniz, sütümü içersiniz, derimi giyersiniz. Gübremi bile bırakmaz kullanırsınız.
Padişah, ineğin isteğini haklı bulmuş. İneğe ikinci dereceden bir nişan verilmiş.

Boynunda nişanı, inek sevinçten oynaya oynaya saraydan dönerken katırla karşılaşmış.

Katır, “Nedir bu sevincin? Nereden gelirsin böyle?diye sormuş.
İnek her şeyi bir biranlatmış. Padişahtan nişan aldığını da söyleyince katır da coşmuş. O coşkunlukla doğru dörtnala saraya varmış. “Padişahımız efendimizi göreceğim” demiş.
Padişah, “gelsin bakalım, katır kulum da” demiş.

Katır huzura varınca, el etek öptükten sonra, nişan istediğini söylemiş Padişah sormuş:
“Sen ne yaptın ki nişan istiyorsun?”
“A hünkarım, savaşta topunuzu, tüfeğinizi sırtımda taşıyan ben değil miyim? Barışta çoluğunuzu çocuğunuzu arkamda götüren ben değil miyim?”
Katırı da haklı bulan Padişah,

“Katır kuluma da birinci dereceden bir nişan verilsin!” diye ferman eylemiş.
Katırda bir sevinçle saraydan dönerken eşekle karşılaşmış.

Eşek;“Nereden gelip, nereye gidersin? diye sormuş. Katır başından geçenleri anlatınca,
“Dur öyle ise, padişahımıza gider, bir nişan da ben alırım!” diye dörtnala saraya koşmuş.
“Saray koruyucuları, deh demişler, çüş demişler ama eşeği kabul buyuran Padişah;

Ne dilersin ey eşek kulum?deyince, eşek de dilediğini bildirmiş. Padişah, canı burnuna gelip kükremiş:  “İnek eti ile, derisi ile, gübresiyle bu memlekete, bu millete hizmet etti. Katır dersen savaşta, barışta yük taşıdı, bu vatana hizmet etti. A eşek, ya sen ne iş gördün ki, bir de kalkmış eşekliğine bakmadan nişan istersin? Söyle, ne halt ettin?”
O zaman eşek keyfinden sırıtarak;“Aman Padişahım efendim, demiş, size en büyük hizmeti eşek kullarınız yapmıştır. Eğer benim gibi binlerce eşek kulların olmasaydı, hiçbir taht üzerinde oturabilir miydin? Saltanat sürebilir miydin? Dua et biz eşek kullarına ki, bizim gibi eşekler var da, sen de böyle saltanat sürüyorsun.

Padişah, karşısındaki eşeğin, öyle her eşek gibi teneke nişanla gözü doymayacağını anlamış. “Ey eşek kulum, haklısın senin sayende ben bu makamdayım demiş. Senin bu çok yüksek hizmetini karşılayabilecek bir nişanım yok. Sana ölünceye kadar beylik ahırından her gün makarna, bulgur,Üzüm hoşafı ve kış aylarında da kömür, bağladım.
Ye, ye saltanatım için durmadan anır.’’
***
Aziz Nesin ”Nişan alan eşek”

Kıssadan hisse efendim
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi