25 yıldır üçüncü bölge seçim çevresinin merkezi durumundaki Büyükçekmece de ikamet ediyorum.

Dünyada,ülkemde çevremde neler olup bittiğini günceli, siyaseti siyasetçileri ekonomik ve sosyal olayları ülkenin değişen gündemini yazılı görsel basını bilimsel değerlendirmeleri siyaseti siyasetçileri iyi bir gözlemci gözüyle değerlendirdiğimi düşünürüm.

Haberdar gazetesin de yazmaya başladığım günden bu güne kadar yerel siyaset ve siyasetçiler hakkında birkaç kişi hariç yazı ve yorum yapmadım.

Özellikle yerel seçimlerde bölgeye gelecek hizmetler açısından partili adaydan çok adayın birikimi projelerinin gerçekleşme yüzdesi, bu güne kadar bölge siyasetinde neler yapmış olduğu, ülkeye hangi hizmetlerde bulunduğu, dünyaya olaylara bakış açısı aydınlık bir pencereden midir, demokrasiye insan haklarına inancı gibi kriterlere bakarak adaylar değerlendirilmeli ve seçmek için oy verilmelidir.

Ancak son yıllarda ülkede yaşanan kirli siyasetin adam karalamanın at iziyle it izinin birbirine karışması ve ete tuz ararken tuzun koktuğu bu kokuların yerele kadar ulaştığı bir ortamda seçime gidiyoruz.

Seçim öncesinde, matbaada bastırdıkları iki sayfalık yazıları çoğaltarak aday adaylarını yeren veya öven yazma özürlü birkaç kişinin kaleme aldıkları kâğıt parçalarını “gazete”diye pazarladıklarını görüyoruz.

Ya da bölgede ayda haftada bir bastırdıkları ve üç beş adet satan gazeteciklerde her seçim döneminde bir dedikodu üretim merkezi halinde çalışıp yazılar yazanlara aday adaylarına kalemlerini kiralayanlara sık rastlıyoruz.

Eğer bölge halkını aydınlatma adına yerel basın olarak çevre belediyelerinin bu güne kadar yaptıkları hizmetleri, yapamadıklarını daha iyi hizmet verecek olanların öne çıkarılması adına tarafsız objektif değerlendirmeler yapabilen gazeteler ve yazarlar olursa onlarında alkışlanması gerekir.

Basın halkın sesidir dilidir haykırışıdır isyanıdır övgüsüdür tepkisidir.Onurlu insanları kalemlerini kiralamaz,seçimi geçim kaynağı haline getirmez.

Ucuza satılan beyinler kilometresi sıfıra yakın olanlardır.