Tarih tekerrür ediyor.Dün yaşadığımız birçok acı olayın benzerini bugün de aynen yaşıyoruz.
Milli Mücadele ve Mütareke yıllarındaki gibi yine çok yönlü bir kuşatmayla karşı karşıyayız bugün.Fakat bu ateşten çemberi dün nasıl kırdıysak bugün de öyle kıracağız.Dün nasıl birlik olup düşmanı dize getirdiysek bugün de el ele verip iç-dış bedbahtların oyunlarını bozacağız.Çünkü devrimci Atatürk,en kötü koşullarda bile nasıl kurtuluşa ulaşacağımızı ”Gençliğe Hitabe”sinde bize göstermiştir.Yeter ki onun yolunda olalım,izinden ayrılmayalım.
Bugün yaşamakta olduğumuz acıolayların benzerlerini Abdülhamit döneminde,Kurtuluş günlerinde ve Mütareke yıllarında aynısıyla yaşadık.

İngiliz kışkırtması 31 Mart gerici ayaklanmasını bastırıp 1908 Meşrutiyetini ilan eden yenilikçi subaylar,teslimiyet belgesi Mondoros Mütarekesi’nden sonra kurulan işbirlikçi Damat Ferit Hükümeti döneminde ya öldürüldüler ya da türlü tertiplerle tutuklanarak ceza evlerine tıkıldılar.28 Şubat kaytaklığını önleyen yurtseverler de bugün aynı biçimde süründürülüyorlar.Devran dönünce dünün kahramanları bugünün mağdurları oluyorlar.Bu,senaryo öyle yazıldığı için oluyor.
Bir örnek: Abdülaziz,akli dengesini yitirdiği için 30 Mayıs 1876’da tahtan indirilerek sarayda bir odaya hapsediliyor.Bu travmaya dayanamayan padişah,4Haziranda odasında intihar ediyor.Ondan sonra tahta oturan 2.Abdülhamit ,ilk Türk Anayasası Kanuni Esasi’yi imzalayıp Meşrutiyeti ilan etmesi için kendisine baskı yapan aydınlardan kurtulmak amacıyla,Abdülaziz’in intihar etmeyip öldürüldüğünü iddia ederek bir cadı avı başlatıyor.Olayın failleri olarak ilan ettiği aydınları,1881 yılında Yıldız’da kurduğu bir çadır mahkemede sözde yargılatarak hepsini müebbet hapsa mahkum ettiriyor.En çok korktuğu Mithat Paşa’yı Taif zindanına sürgün ediyor.1884’te de onu orada boğdurtuyor.

Dört yıl süren yargılama sürecinde Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan,oğlunun öldürülmediğini,intihar ettiğini haykırıp durduysa da mahkeme bunu dikkate almıyor.Sanıkların,Pertevniyal Sultan’ın tanıklığına başvurulması isteklerini hep reddederek beklenen hükmünü veriyor.Sanıkların tümü müebbet hapis cezasına çarptırılıyor.

130 yıl sonra bugün ülkede benzer suçlamalarla yüzlerce subay,yazar,aydın,gazeteci suçlanarak zindanlarda tutuluyor.Bunların arasında,bölücü terörle mücadele yürütürken kışladan alınıp hapse tıkılanlar var;onlarca cesaret,liyakat ve kahramanlık madalyası olanlar var;Türk Ordusu’nda en üst rütbeye ulaşarak zekasını ve yurtseverliğini kanıtlayanlar var.

Hemen her yurtseverin kaderidir bu.Çünkü risk alamayan, kahraman olamaz.M.Kemal Atatürk de bu badireleri atlatmıştır.Onun için de devlet düşmanı denmiş ve hakkında yakalama kararıçıkartılmış, görüldüğü yerde tutuklanması istenmiştir.Siyaset malzemesi din olanlar,onun hakkında dinsizlik fetvaları da çıkartmış,ölüm fermanları bile yayınlamıştır.
Atatürk düşmanlarını tarih bugün lanetle anıyor ama o yaşıyor; hep yaşayacak!