Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Türkiye, ‘Açılım’ Diye Bölündükten Sonra Bakın Neler Olacak?..

BUNDAN önceki yazımızda Arap aleminin cılızlığından... Batı’nın Türkiye’ye olan bakış açısından... Bağımsızlığını ilan etmiş olan Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunlardan az da olsa bahsetmiştik. Ama bu bahsediş tabii ki çok eksikliklerle anlatılmıştı. Şimdi ise Batı’nın iğrenç Türkiye politikaları yavaş yavaş rayına oturmaya başladı. Ama bunu fark edemeyen halkımız, halâ particilik peşinde koştuğundan gözleri kararmış vaziyette.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi meydanlara çıkan bazı partili politikacılarımız Türkiye üzerinde oynanan oyunların tehlike sinyallerini verirken... Bazısı da sanki hiçbir tehlike yokmuş gibi
davranmakta... Hatta Türkiye’nin güllük gülistanlık bir ülke olduğunu anlatarak partilileri hayal dünyasında gezdirmekte. Oysa durum hiç de öyle değil. Bakın sınırlarımızda neler oluyor?..
Müttefikim dediğimiz kalleş Amerika, hem İsrail’in vahşi katliamına “İsrail haklıdır” diyerek arka çıkıyor... Hem de Avrupalıların politikası aynen bu doğrultuda devam ediyor.
Peki İslam alemi ne yapıyor?.. Hiçbir şey. Süslü laflar... Süslü kınamalar... Süslü siyasi duruşlar...n Peki icraat var mı?.. Asla yok... Olamaz da...

Olması için insanda bir defa Atatürk gibi yürek olması lazım. Atatürk gibi vatansever olmak lazım... Atatürk gibi emperyalistlere dünyayı zindan etmek lazım. Bunu yapabilecek (Biz de dahil) Arap dünyası var mı?.. Hayır. Yok... Olamaz da... Peki biz neyi tartışıyoruz?.. Hadi Arap alemi hissiyatını kaybetmiş vaziyette... Biz ne yapıyoruz?.. Hiçbir şey... Sadece kınamalar ve yas ilan etmeler. İcraat var mı?.. Yok... Neden?.. Amerikan ve Batı Avrupalıların politikasına o kadar teslim olmuşuz ki... Bunun farkına varamayan Türk halkı, meydanlardaki lügatlardan payını almış bir Avrupalı var sanmakta. Oysa Avrupa’nın hiç umurunda dahi değil. Neden mi?... Çünkü onlar Türkiye üzerinde oynanan oyunun taşlarını “Kürt açılımı” ile yavaş yavaş döşemeye başadılar da ondan.
TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN ASIL TEHLİKENİN KİMSE FARKINDA DA DEĞİL?..

Türkiye o kadar kırılgan bir yapıya sahip ki, şu anda açılım politika(ları)nın en büyük destekçileri yine Batı alemidir. Zaten Batı’nın “Böl” - “Parçala” - “Yönet” politikasını hüsrana uğratan Atatürk’ü bugün masa başında yenmek istemiyorlar mı?.. Öyle bir istiyorlar ki... Bunu dünya alem bilmekte. Hal böyleyken, sınırımızdaki gelişmeler Türkiye’yi yavaş yavaş köşeye sıkıştırmaya başladı bile.

Bakın bugün Irak ve Suriye hükümetlerini yıkmak isteyen azılı güçler, bazı örgütleri destekleyerek Ortadoğu’da hükümranlıklarını ilan etmek için vahşi Batı’nın politikasını nasıl da gün yüzüne çıkarıverdi. Ama bunu anlatmaya çalıştığımız Kürt kardeşlerimiz, maalesef tuzağa düşmüş vaziyette son sürat gitmekte. Peki nereye kadar gidecek?.. Bölünmeye kadar...
Çünkü açılım denen kelime, Türkiye’yi tam da ortadan bölecek güçte bir yapılanmadır. Bakın İsrail’in vahşetine dur diyebilmek için bölge ülkelerini ziyaret etmek isteyen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Mun, Ortadoğu gezisini kapsayan ülkeler arasına Türkiye’yi bile almıyor. Neden?.. Çünkü Ankara’nın yaptığı politikalar yanlış da ondan.
Yarın - öbürgün Türkiye bölünmeye doğru sinsi şekilde adım adım yaklaştığında Ankara hükümetinin o çok güvendiği NATO ve BM anında sırtını çevirecek.
Çünkü NATO da, BM ve Avrupa Birliği de Türkiye’nin çökertilmesi için hareket edecekler. Hatta, “bölünüyorsan bölün kardeşim. Banane. Bu senin iç meselen. Bizi alakadar etmez” diyecekler. Bunu şimdiden söylemek çok acı ama maalesef durum böyle.
TÜRKİYE UYUYOR, AMA DÜŞMAN UYUMUYOR, HARIL HARIL ÇALIŞIYOR. BAĞIMSIZLIK DÜMENİYLE DÜŞMANLIĞI ANADOLU’YA POMPALIYOR!..

Bakın sınırlarımızda Irak hükümeti rahatsız. Suriye ise emperyalizme karşı amansız mücadelesini veriyor. Peki Türkiye ne yapıyor?.. Hiçbir şey. Sadece kendi kabuğuna çekilmiş gibi gözüküyor. Oysa hiç de öyle değil. Açılım diyerek Kürt kardeşlerimizin oylarına gözünü diken iktidar, Türkiye’nin bölünmesine daha çok yardım ettiğinin farkında dahi değil. Hükümet, “Biz Kürtlere özgürlüklerini veriyoruz” derken, öbür taraftan Türklerin özgürlüklerini elinden alıyor. Ve bunun adına da açılım deniyor.
Oysa açılımın arkasında kürdistan hayali kuran sinsi ve iki yüzlü Barzani (ve onun en büyük bölücü arkadaşı Talabani) var. Bu sinsi ikili Türk tarafınca her ne kadar kürdistanın maşası olarak görülmek istenseler de... Sınırlarımızın güvenliği adeta onların eline terk edilmiş vaziyette. Şu anki görüntü bu. Oysa Mehmetçik bu tehlikenin çoktan farkındaydı ama nedense hiç
kımıldamıyor. Kımıldamadığı gibi, Güneydoğu bölgemizde PKK’nın haftalarca yol kesmelerine sesini dahi çıkarmıyor.
Ordumuzun bu vurdum duymaz hareketi, şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak kadar vahim ve acıdır. Ordumuz bilmiyor mu Marshall yardımıyla Türkiye’nin Amerika’ya teslim olduğunu?..
Ordumuz bilmiyor mu Ecevit’in Kıbrıs harekâtında Amerikan engeline karşı yine de Ada’ya çıktığını?.. Ordumuz bilmiyor mu açılımın arkasından Türkiye’nin bölüneceği gerçeğinin olduğunu?.. Biliyor elbette. Ama nedense susuyor.
MODER HAÇLI SEFERİ ARAP BAHARIYLA YOLA ÇIKTI. KÜRTLER HALÂ “BANA DOKANMAYAN YILAN BİN YAŞASIN” DİYOR...
Fakat Türkiye o kadar zor günlerden geçiyor ki, Kürt açılımını destekleyen kalleş Avrupalılar, adeta haçlı seferlerinde galip gelemediklerinin intikamını almak için “Bölgede kürdistan kurulmalı”, “Kürtçe resmi dil olmalı” diyerek Türkiye’nin bölünmesini istiyor. Ankara hükümeti ise bunu görmüyor. Görmediği gibi, Kuzey Irak Kürt yönetiminin petrolünden yararlanmak
istiyor. Oysa o petrolü ne size yedirirler... Ne de Kuzey Irak’ı size pay ederler. 


Bir defa Amerika, onlarca yıl kursağında kalan yeni Anadolu haritasını Pentagon’dan yavaş yavaş dışarı çıkarmaya başladı. Bunu bugün normal gören Kürtler de, “Bize özgürlük tanınıyor. Ne güzel” diyerek büyük bir tuzağın içine düşecekler. Neden mi?..

Çünkü güneyde hayali kurulan bir İsrail devletiyle Kuzey Doğu Anadolu sınırında bulunan Ermenistan arasında sıkışıp kalacaklar da ondan. Ve onların da sonu tıpkı bugünkü Filistin gibi olacak. İsrail asla Kürtlere göz açtırmayacak. Türkiye sınırlarında ve bazı bölgelerde toprak alımlarına hız verecekler. Ve sonuçta Kürtlerin yok diyemeyecekleri tekliflerle evlerini İsrail hükümetine verecekler. Sonuçta ne mi olacak?.. Kürtler bu sefer “Kürdistan bize yaramadı. En iyisi mi biz Adana, Gaziantep, İzmir ve İstanbul’a göç ederiz. Nasıl olsa biz Türk topraklarında yaşayan Türk vatandaşı değil miyiz?” diyecekler.

Bu kez de Türklerin yerleştiği bölgeye geldiklerinde, orayı da karıştırmaları için emperyalistler kolları sıvayacak. Yine aynı dümenle (yani açılım dümeniyle) bu kez Türk toplumunun birlikteliğini tam ortadan bölmek için yine Kürtleri gaza getirip büyük bir istila ile Anadolu toprakları tam anlamıyla Amerikan güdümünde İsrail’in ve Atatürk’ün kovduğu Fransız ve İngilizlerin ağzından akan salyalarla büyük Türk tarihi haritadan yılları kapsayan politikalarla silinmek istenecek. (Yunanistan’ı da unutmayalım.) Acaba bunu Kürtler görmüyor mu?.. Görmezler...
Onlar, şu anda “Türkiye bölünsün de, ne olursa olsun” havasındalar. Akıllarınca kürdistan kurulacak.

Kendilerinin dili olacak. Kuzey Irak petrolünden payları olacak. Bu yetmiyormuş gibi, bölgeye ayrılsalar dahi, kendilerini Türkiye’den kopmamış gibi hissederek Ankara hükümetinden maaşlarını ve yatırım politikalarını alacak. Hatta “Biz Kürtüz. Bunu kabul edin” diye Türkiye Cumhuriyeti devletine çıkışları yetmiyormuş gibi, ülkemizde demokrasi gereği yerel ve genel
seçimler ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylıkları da olacak.

Tıpkı bugün Demirtaş’ın hem Türkiye vatandaşı olmayı kabul etmeyerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı olmak için adaylığını koyması gibi... Adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarıyla, devlet yapısıyla alay ediyorlar. Ama yanlış yaptıklarını çok iyi anlayacaklar. Bu hareketleriyle hem Türkiye Cumhuriyeti’ni sırtından vuruyorlar... Hem de milyonlara varan Türk nüfusunu hiçe sayarak ezici politikalar üretmeye çalışıyorlar.
BİZ “TÜRK - TÜRK KARDEŞTİR. BİN YILLIK AKRABAYIZ” DİYORUZ. ACABA KÜRT KARDEŞLERİMİZ NEDEN “KÜRT - TÜRK KARDEŞTİR. BİZİ KİMSE BÖLEMEZ” DEMİYOR?..

Ayrıca.... Her ne kadar biz “Kürt kardeşlerimiz” desek, Kürtlerden hiçbir zaman “Türk kardeşlerimiz” ifadesini duymuyoruz. Neden?.. Yıllardan beri Türkiye’yi bölmek isteyenlerin tuzaklarına
düştüklerinden dolayı, Kürtler de, Türkler’e düşmanlar. Baksanıza Sakık ne demişti: “Dağdaki bir PKK’lı için bin tane Mehmetçik feda olsun.”

Sen hem Türkiye topraklarında yaşa... Hem milletvekili ol. Hem bu milletin vergilerinden utanmadan maaşını al. Sonra da dağdaki teröristleri savunmaya geç. Eeeeee, ne yaparsın?..
Hani bir atasözü vardır, “Besle kargayı, oysun gözünü” diye. Şimdi Türkiye’nin içinde bulunduğu durum tıpkı budur. Kürdistan bir dümendir.

İsrail ile Ermenistan’ın en büyük beklentisi, Türkiye’nin doğusunu “Kürtlere özgürlük” adıyla bölüp birleşmek. Rusya’ya komşu olup radarlarla Moskova’yı dinlemek... Türk milletini de bugün tıpkı Filistinlilere yaptıkları gibi köşeye sıkıştırıp sindire sindire yok etmek. Ondan sonra sen istediğin kadar sokağa çıkıp “Allahu ekber” de. Vatan toprakları elden gittikten sonra üstüne soğuk su içer oturursun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi