Mehmet Mert

Mehmet Mert

Adalet yürüyüşü nasıl sonuçlanır

Adalet yürüyüşü nasıl sonuçlanır

 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Haziran 2017 Perşembe sabahı, Ankara Güvenpark'tan İstanbul'a başlattığı 'Adalet Yürüyüşü'nde şimdiye kadar, ayağı sakat olanlar yürüdü, iki gözü kör olanlar yürüdü, yaşı sekseni geçenler yürüdü, onsekizlik gençler yürüdü, kısaca; hak, hukuk, adalet arayanlar ve adalette ihtiyacı olanlar yürüdü...

Yürüyüşün onsekizinci günü (2 Temmuz Pazar), 299. km geride kaldığı an, Sakarya'ya geldiği noktada biz de birkaç arkadaş 'Adalet Yürüyüşü'nün havasını solumak üzere katılım sağladık.
*
Aslında sabah saat 05.00’te yola çıkmıştık, ancak yürüyüş her zamanki gibi 08.00'de değil de 07.00'de başladığı için yürüyüş boyunca yapılan basın toplantısına yetişemedik.
Hava sıcaklığının artmasından kaynaklı hem erken başlamıştı yürüyüş hem de saat 08.30'da verilen molalar artık saat 17.00'ye kadar devam edecekti.
Biz de bu uygulamanın ilk gününe denk geldik.
Yürüyüşü tam molaya ramak kala yakaladık.
Biz konvoya katılalım derken yürüyüşçüler Sapanca Gölü'nü ilk gören noktada mola verdi.
İlk işim hemen yürüyüşü bir turlamak oldu.
Kimler vardı, tanıdık yüz var mıydı, Kılıçdaroğlu neredeydi, basın nerede konuşlanmıştı falan...
Kısa sürede mola düzenini kavradıktan sonra denk gelen milletvekilleri ile ayak üstü fiskos yaptık.
Birazdan o fiskoslardan bazılarını aktaracağız.

mehmet mert


Yürüyüş başladığı andan itibaren, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu sürekli taşkınlıklara müsaade edilmemesi için, provakasyonlara karşı dikkat edilmesi için, taş atanlara gül atılması için, uyarılarda bulunuyordu.
Gerginlik yaratmayın, kavga etmeyin, taşkınlık yapmayın diye her basın toplantısında açıklamalarda bulunuyordu.
Peki bütün bunlara rağmen, iktidar tarafları neden yürüyüşü bir terör eylemi gibi göstermeye çalışıyorlar?
Bu yürüyüşün neden başka ellerle başka güçlerle desteklendiğini vurgulamaya çalışıyorlar?
Yürüyüş boyunca Kılıçdaroğlu'na neden hep “suikast olacak” uyarıları geliyor?
Kimi taş atıyor, kimi yola tezek döküyor, kimi yürüyenleri terörist diye lanse etmeye kalkıyor.
Bana göre bütün bunların en önemli sebebi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilk defa sokağa çıkışı.
CHP tarafından yapılan bir eylemin ilk defa halkta ciddi anlamda karşılık bulması.
*
Peki yürüyüş hedefine ne kadar ulaşacak ne kadar ulaşamayacak dersiniz?
Bana göre yürüyüşün en belirgin kazanımı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı koltuğunu bir süre daha rakipsiz kılması olacaktır.
Bir başka kazanımı ise, daha önceki seçimlerde, her seçim öncesi iktidarı kaybetme korkusu yaşamayan Adalet ve Kalkınma Partisi'ni bu defa ciddi anlamda kaygılara sokması olacaktır.
Bir başka kazanım, ülkede mağdur olan, hukuksuzluklar yaşayan herkesin, bu yürüyüş ile birlikte az da olsa umut beslemesi olmuştur.
Peki yürüyüşün olumsuz ve eksi özellikleri yok mu?
Onları da şöyle sıralayabiliriz; yürüyüşten önce bir çok tutuklama olmasına rağmen Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasından sonra başlatılması, TBMM'nin Ankara'da olmasına rağmen, yürüyüşün İstanbul'dan Ankara'ya doğru değil de tersi istaikamette başlatılmış olması, yürüyüş boyunca yapılan bazı provakatif eylemlere engel olunamaması gibi olumsuzlukları da kortejde edindiğimiz izlenimlerden aktarabiliriz.

ali şeker

Kaza yürüyüşü yapan tek vekil!
CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker'in mazeret gereği, o da nasıl mazeret biliyor musunuz, rahatsızlık geçirenlere müdahale, hastaneye götürme ve tedavisini kontrol etme gibi mazeretler gereği yürüyüşe ara verdiğinde, geri dönerek bu mesafeyi tamamladığını öğrendik. Şeker'e bunu neden yapıyorsun diye sorduğumuzda ise; ''Sayın Genel Başkanımız da aynısını yapıyor? Bir metre bile atlamadan, mesafeyi yürüyor'' cevabını aldık.

Kılıçdaroğlu'nun hızına kimse yetişemiyor!
Mola yerinde tanışma imkanı bulduğum, CHP Antalya milletvekili Niyazi Nefi Kara'nın çok eğlenceli birisi olduğunu yaptığı esprilerden öğreniyordum. Bölgemiz milletvekili ve Kars'tan hemşehrim, İlhan Cihaner'in Erzincan'da görevli iken tanışıp evlendği eşi Muteber hanımın yürüyüş boyunca eşinin yanında olduğunu öğreniyordum.

Tuncay Özkan'ın cezaevinde edindiği hastalıktan dolayı içtiği ilaçların ciddi kilo almasına ve şişkinlik yapmasına sebep olduğunu öğreniyordum.
Ali Şeker gibi kaza yürüyüşü yapanların yanında yürüyüş start verildiğinde Kılıçdaroğlu ile poz verip, ardından kortejden kaybolan; milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri olduğunu öğreniyordum.

En anlamlıları bireysel yürüyüşçüler
Mola alanında bir ara Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile rastlaştık. İmamoğlu yürüyüş boyunca hemen hemen hergün alana geldiğini, bu yürüyüşün ülkemizde adaletin sağlanması ve daha demokratik bir ortam oluşması için önemli bir katkı sağlayacağını ifade ediyordu.

Adalet Yürüyüşü'ne, 5 Temmuz Çarşamba günü ise Beylikdüzü'nden yoğun bir katılım sağlanması için otobüsler kaldırılacağını hatırlatan İmamoğlu, yürüyüş boyunca bireysel olarak adaletin sağlanmasına katkı sunanlara da teşekkür ediyordu.

Sakarya'daki mola alanına şöyle bir göz gezdirdiğimde otobüslerle yürüyüşlere toplu katılım sağlayanlardan ziyade bireysel olarak kendi araçları ve imkanları ile yürüyüşe katılanların daha organize, daha çevreci, daha prensipli olarak yürüyüşe ayak uydurduklarını gözlemledim dersem sanırım fazla da yanılmış olmam.


Adalet Yürüyüşü boyunca milletvekilleri Ali Şeker, İlhan Cihaner, Tuncay Özkan, Orhan Sarıbel ve Niyazi Nefi Kara'nın birlikte konakladıkları otelde zamanı durdurduğumuz anlardan...

Yürüyüşten sonra ne olacak?
CHP Bursa milletvekili Orhan Sarıbal da yürüyüşte olduğu günlerde Ali Şeker'e kaza yürüyüşlerinde eşlik edenlerden.

Mola yerine yakın olan, milletvekillerinin kaldığı oteldeyiz. Bir ara masadaki arkadaşlardan birisi; 'Arkadaş siz o zaman Ramazan ayı boyunca Allah korusun fark edemezseniz, 61 gün kaza orucu tutmaktan heder olursunuz' diye merakını dillendirse de Şeker ve Sarıbal kaza yürüyüşlerini tekrar edeceklerinden eminlerdi.
Sarıbal'a adalet yürüyüşünün son gününü ve yürüyüşten sonra ne olacağını sordum.

Sarıbal adeta açtı ağzını yumdu gözünü: ''Bu yürüyüşün amaç ve ruhuna hepimizin uygun hareket etmesi gerekiyor. Bir taraftan ülkede adalet olmadığınıdan yakınırken adaleti her alanda korumamız gerekiyor. Barışı, huzuru, özgürlüğü, haksızlığı korumamız gerekiyor. Tabi ki artık her şey bu yürüyüşten sonra daha farklı olması gerekiyor. Parti içi demokrasi ve özgürlüklerde daha dikkatli, daha özenli olmamız gerekiyor. Parti organlarımızda, belediyelerimizde, söylem ve icraatlarımızda daha adil, daha demokrat daha özgürlükçü olmamız, başkalarının yaptığı hataları yapmamamız gerekiyor.''

Bu serzenişlerden sonra anlıyorduk ki Cumhuriyet Halk Partisi bir taraftan ülkenin düzenini korumak ve düzeltmek için mücadele verirken diğer taraftan kendi içinde de bir takım sıkıntıların sancısını çekmekteydi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi