Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

AKP’yi Hem Hakan Fidan, Hem ANAP Korkusu Sardı!..



SİYASET öyle bir noktaya geldi ki... Sormayın gitsin. İlk önce
vekiller “Acaba yarınki seçimde seçilebilecek miyim?” derken... Kimi
vekiller de, “Partimdeki ağırlığım şu an saygıyla anılıyorsa, bunu;
yeni gelene asla bozdurmam ve koz olarak da kullandırmam” diyecek
kadar da demeçler yayınlıyor.
Daha doğrusu AKP oldukça yara almamak için her önüne geleni vekil aday
adayı yapmak istemiyor. Ama konu ve durum öyle bir yerlere geldi ki,
bunun ne önünü alabilirler... Ne de konuya konu katarak bunu halka
anlatabilirler.
Örneğin Bülent Arınç, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifasının perde
arkasını bilmediğini... Ancak AKP bünyesinde yeni sorumluluklar
yüklenmesinin doğru olamayacağını açıkça itiraf da ediyor. Mesela
Fidan’ın ne başbakan olmasından yana... Ne de Dışişleri Bakanlığı’nın
en yetkilisi olması konusuna sıcak bakmaktan yana.
Bakın kendi ağzından dinleyelim Arınç’ı:
– “Milletvekili olarak kalmaz bakan olacak derseniz; başbakan olması
mümkün değil, düşündüğüm kadarıyla. Yani bu seçimden sonrasının
başbakanı bellidir. Şu ya da budur. Doğru mudur bir MİT Müsteşarının
ileride başbakan olması? Bana göre o da yanlıştır. Bakan olabilir mi?
Belki bazı bakanlıklar olabilir, ama her bakanlıkta MİT müsteşarlığı
yapmış bir insan için bence doğru bir görev değil. Şimdi Dışişleri
bakanı yapsanız; karşınızdaki Dışişleri bakanı ile konuşuyorsunuz.
Adam diyecek ki bu MİT'i idare eden insandı, benim hakkımda her şeyi
biliyor. Ben de onun hakkında her şeyi bileyim. Söylenen sözler kuşku
ile karşılanacak. İçişleri bakanlığı yapar mı derseniz fazlasıyla
yapar. Ama her bakanlık görevinin düşünüldüğü için, bazı sıfatlarda
yakıştırıldığı için mesela dışişleri bakanı olacağı söyleniyor. Ben
şahsen uygun görmem. Sade milletvekilliği için hiç gerek yok. Ama
bakanlık düşünülüyorsa bu bakanlığın yaptığı görevle biraz bağlantılı
bir bakanlık olması gerekir.”
O zaman size demezler mi, “Yahu toz kondurmadığınız MİT Müsteşarı’na
bugün ne oldu da bu kadar karşı çıkıyorsunuz?” diye...
Öyle değil mi?..
Daha düne kadar “Çözüm sürecinde çok büyük payı olan Hakan Fidan’ın
kuruma verdiği emek taktir edilmekte” diyenler... Bugün, “Kanun
değişikliği olmuş ve yeni kanunda çok olağan üstü yetkiler almıştır.
Dokunulmazlıktan daha fazla hakları vardır. Parlamentoya girmesini
israf olarak görüyoruz” diyerek 90 derece görüş değiştirenler... Yine
Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkacak söze kilitlenmişlerdir.
Peki bu konuda Erdoğan ne demişti?:
– “Bu değerlendirmelerin hiçbirini kabul etmek mümkün değil. Sayın
Fidan'ın adaylığına olumlu bakıyor muyum? Bunu da açık sözlü olarak
değerlendirmek isterim. Ben adaylığına  olumlu bakmıyorum. Bunu açık
ve net söyleyeyim. Bunu Sayın Başbakan'a da söyledim. Daha önce de
söylediğim gibi, adaylığını kabul etmek veya onu aday olarak
göstermek, o sayın Başbakan'ın takdiridir. Ona da benim karışma yetkim
yok. Böyle bir hakkım da yok. Muhalefetin, yani MİT'in başında olan
bir kişinin milletvekili olup olmayacağına  ilişkin takdirini de doğru
bulmuyorum. O da ayrı bir yanlıştır.”
Bir hatırlatma yapalım: Erdoğan, “Fidan olayı Başbakan’ın takdiridir”
diyor... Ama yeri gelince de, Bakanlar Kurulu toplantısını Aksaray’da
yapıyor. Peki o Bakanlar Kurulu toplantısını yaparken Başbakan’ın
gönlünü var mıydı?..
Sanmıyoruz.
Hiç yoktu.
Eğer gönlü olmuş olsaydı, masada hiç olmazsa bir gülümsemesi olurdu.
Öyle değil mi?..
Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan’la ilgili tüm bu gelişmelere “Yanlış”
dedikten sonra bakın nasıl bir cümle kuruyor:
– “Her memurun, nasıl belli bir süre içinde istifa edip aday olma
yetkisi varsa,  MİT'in başındaki bir insan da istifasını yapar. Eğer
parti kendisini aday gösterirse, aday olur. Bu yargı için de
geçerlidir, güvenlik teşkilatlarımız için de geçerlidir. Hiçbir devlet
aygıtı içerisinde, kurum içinde olan biri için böyle bir yasak yoktur.
Hepsi o süre içinde istifa eder. Bu istifasından sonra, o siyasi parti
kendisini aday gösterirse aday olabilir.”

HAKAN FİDAN ADAY GÖSTERİLECEK VE HAYAL EDİLEN BAŞKAN YARDIMCILIĞI
GÖREVİNİ ALMAK İÇİN YOL KATEDECEK...

Yani bu ne demek?..
Şu demek: “Kim yanlış derse desin, devletin her memuru, demokratik
kurallar içinde hakkı olan adaylığını açıklayabilir. Tabii partinin
aday göstermesi şartıyla.”
İşte tam da burada görüşümüzü açıklayalım:
1– Hakan Fidan, Başbakan Davutoğlu ile Tayyip Erdoğan’a çıktı.
2– Erdoğan, “Fidan’ın adaylığını yanlış buluyorum” dediği halde, neden
istifasını kabul etti?..
3– Erdoğan, Fidan’ın istifasına ve adaylığını koymasına sıcak
bakmıyorsa (Ki öyle diyor) o halde neden Davutoğlu’yla birlikte
Fidan’ı kabul etti?..
Kim ne derse desin Erdoğan, Fidan’ın istifasına sıcak bakıyor ve 4 ay
sonraki genel seçimden sonra başkanlık hayali gerçekeştiğinde,
şimdiden Fidan’ın “başkan yardımcılığı” görevine hazırlanmasını
istiyor.
Kimbilir başbakan olarak da atayabilir.
Beklenti bu yönde.
Çünkü MİT Müsteşarı Fidan, AKP’de kendisine karşı olanların
açıklamalarını ve neler söyleyebileceklerini bilmeden ve Tayyip
Erdoğan’ın onayını almadan istifa eder mi?..
Hayır...
Ayrıca, bir ön araştırma yapmadan ve Erdoğan’ın da görüşünü ve
düşüncelerini almadan bu yola çıkar mı?..
Buna da elbette hayır...
Peki AKP’de şu anda “Fidan’ı istemiyoruz” diyenlerin açıklamalarına
önem veren var mı?..
Hayır, yok.
Neden mi?..
Çünkü, AKP’de vekillik dönemine takılanların bir daha aday
olamayacaklarını bildiği için... Fidan’a karşı çıkanların bu kişiler
olduğunu da bildiği için açıklamaları hem tarafsız ve hem de taraflı
olarak yapan Erdoğan, her an Fidan’ı açıkça destekleyecek ifadeler
kullanabilir.
Nasıl kullanabilir biliyor musunuz?..
1– Davutoğlu ile yaşadığı görüş ayrılığının kendisini oldukça rahatsız
ettiği için şu günlerde kendisine çıkış yolu arayacak olan  Erdoğan,
her an Fidan’ı destekleyecek açıklamayı yapabilir.
2– Haziran’da yapılacak genel seçimde AKP istediği sonuca ulaşamadığı
anda Fidan, her an “Başbakanlık Konutu”na oturtulabilir. Erdoğan, bunu
da açıklayabilir.
3– Fidan’ın sağ kolu olduğunu açıklamak için yeterli zemini ve zamanı
bekliyor olabilir. Çünkü Fidan’a verdiği önem herkesçe bilinmekte.
Tabii tüm bu tahminler hep AKP’nin seçimden lider olarak çıkması
yönünde düşünülen senaryolar.

AKP GENEL SEÇİMDE YENİLGİYİ HİÇ  DÜŞÜNMEDEN BAŞKANLIK HAYALİYLE SARHOŞ
OLMUŞ DURUMDA...

Bu satıra kadar yazdığımız her şey, iktidar partisinin hayaline
yönelik yorumlar ve senaryo tarzında düşünceler. Evet ama, ya AKP
genel seçimde büyük bir yenilgi alırsa... O zaman ne olacak?..
İşte o zaman dananın kuyruğu kopacak. AKP’nin ve kurmaylarının özlemle
beklediği tüm tahminler ve hayaller yıkılacak. Yüzde 50 düşüncesine
kapılarak bir hayal peşinde koştuklarının gerçek yüzünü o zaman daha
iyi görecek.
Gerçi bugünlerde bu gerçeği gören Arınç, bakın ne diyor:
– “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret
söylemine dönüşüyor. Eskiden sokağa çıkardık taraftarımız bizi çok
severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle
bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var... / ...Emanet ehlinde
olmalı. Onun bunun yakınında, tarafında, şurasında, burasında
kesinlikle olmaz. ANAP’ı yıkan budur, DYP’yi yıkan budur. CHP ’yi bu
halde bırakan budur. Bir tanesi bu…”
Bundan şunu anlıyoruz: “Biz bugüne kadar yüzde 50 oy oranıyla
liderliği bırakmadık. Ama geride kalan yüzde 50’nin haklarını
savunmayı da unuttuk. Bu bizim en büyük hatamız oldu.”
İşte bu ifadeyi açık açığa söylemiyorlar. Dolaylı yollardan
anımsatarak güya halka yaklaştıklarını sanıyorlar. Ama aldanıyorlar.
Bu aldanışlarını da parti içi sıkıntılarını dile getirerek güzel
mesajlar vermeye çalışıyorlar.
Ama bunda pek de başarılı olacaklarını sanmasınlar. Çünkü eyalet
sistemiyle Türkiye’nin bir bütün hale geldiği düşüncesini halka
dayatmaya çalışan AKP, bu konuda sınıfta kaldığını açıkça söylemeli.
Çünkü Türkiye eyalet olarak bütünleşmedi... Aksine büyük savaşlar
vererek zaferler kazandı. Yurdun her köşesinde yaşayan Türk’ü, Kürt’ü,
Alevi’si, Laz’ı, hemen hemen her vatandaşı Anadolu için bir ordu
haline gelerek şehirlerin değil, Türkiye’nin sınırını çizdi.
Yani bağımsızlığını kazandı.
Onun için bugün başkanlık diye bastıranlar, bu ince ve nazik konuyu
asla açıklayamaz ve tutturamazlar.
Arınç’ın dediği gibi AKP, bir zamanların büyük partisi olan ANAP gibi
parçalanabilir ve dağılabilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti bir parti
yüzünden ne parçalanır ve ne de dağılır. Hatta ne de eyaletlere
dönüşür. Onun için toprak bütünlüğü ve sınırlar koca Anadolu
topraklarını çevrelediğinden dolayı, bunun adına “Bağımsız Türkiye”
denir.
Ayrıca...
Arınç, “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir
nefret söylemine dönüşüyor” diyor. Aslında neden nefrete dönüştüğünü
anlamayacak ne var?..
Siz ortaya çıkıp da:
1– Türkleri tanımazsanız...
2– Türkiye Cumhuriyeti ibaresini kaldırırsanız.
3– Andımıza saygı duymazsanız.
4– AKP olarak Türklere hakaret eden Şivan Perver’e ödül verirseniz.
5– Adeta Türklüğe hakaret etmeyi moda haline getirirseniz.
6– Kürt açılımını mutlaka Türklüğe ve Türk milletine hakaret ederek
algılarsanız ve algılatmaya çalışırsanız...
7– Türk milliyetçiliğine hakaret ederseniz...
8– Açılım yapacağım diye şehit ve gazi ailelerini hiçe sayarsanız...
9– Türk diye bir ırk yok derseniz...
10– Ve her an ve her saniye Atatürk’e hakaret ederseniz...
11– Türk Bayrağı’nı indirmeye çalışırsanız...
12– Bebek katili Apo’ya yüz verirseniz...
Elbette ki yüzde 50 sizi sevmez.
Şimdi bunlar unutulup yeni seçimde yeni isimlerle yola çıkıp “Biz her
zaman kazanırız” demekle bu iş olmuyor. Sadece yüzde 50 ile yola
çıkmakla ve Türk nüfusunun yarısının oyunu almakla ülkeyi memnun
edemezsiniz.
Türklüğe hakaret etmeyi kazanç görürseniz, sadece ve sadece Türkiye
Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını parçalamak için seferber olan
emperyalistlere çalışmış olursunuz. Şu an bağımsızlığın varsa, bunu
“Atatürk’e” borçlusunuz.
Seçim sadece seçim olarak yapılmıyor. 4 ay sonra yapılacak olan genel
seçim de, Türkiye Cumhuriyeti’nin gittikçe yok olan şahsiyetini
kazandırmak için yapılıyor. Bütün savaşlar, mücadeleler ve ekonomide
rahata erme savaşımı hep bağımsızlığımızı kazanmak için değil mi?
Sadece Hakan Fidan olayını partiye gömerek Türkiye’nin bütün
sorunlarını partiniz içinde eritir yok ederseniz, değil yüzde 50’yi ve
genel seçimi; Türkiye’yi kaybedersiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi