Gündemden düşmeyen Suriye’deki dış kışkırtmalı olaylar ve mevcut durum itibariyle süre evvel yayınlanmış iki yazımızı tekrar yayınlama ihtiyacı duyduk, bugün ve yarın bu iki yazımızı yayınlayacağız.

Fatih Altaylı 22 Şubat 2012 tarihli HaberTürk gazetesindeki yazısında çok önemli bir militarist faaliyetin haberini verdi. “Suriye Ordusu’ndan ayrılan çeşitli rütbede 2500 asker, ilk kez organize bir şekilde bir araya geldi. “2500 kişilik” bu grup, kendilerine ‘Muaviye Tugayı’ adını verdi. Diyor… Aynı zamanda Suriye'nin Mezze bölgesinde de düzenlenen ve yine Amerikanist hükümetlerin iktidar olduğu ülkelerdeki medyanın alabildiğince şişirmesine rağmen çok az sayıda Suriyelinin katıldığı gösteriye ilişkin tespitlerde bulunan Hamalı Selefi Alim Şeyh Adnan Arur, ise “Biz, Muaviye radiyallahu anha tabii olan kişileriz. Bununla da gurur duyuyoruz”. Şeyh Arur, 18 Şubat'ta Safa ve Visal başta olmak üzere Selefi çizgide yayın yapan birçok televizyondan canlı yayınlanan konuşmasında: "Evet! Nasıl ki Homs ehli, Halid Bin Velid'in torunlarıdır... Şam ehli de Muaviye'nin torunlarıdır. Başımız dik! Kuran ve Nebevi Sünnet'in emrettiği üzere biz Muaviye'ye tabii olanlarız. Bununla da gurur duyuyoruz!" demiş.

Peki, kimdir muaviye?

İslam peygamberi Muhammet Mustafa’nın zevcelerinden Habibe’nin kardeşi olup Ebu Süfyan ve Hind'in oğlu, Yezidin babasıdır.
Babası Ebu Süfyan Hz. Muhammed’in en büyük düşmanlarından. Uhud ve Hendek savaşlarında müşriklere kumandanlık yapmış. İslamiyet yayılmaya başladığı zamandan ölünceye kadar Müslümanlığın yayılmasını önlemeye çalışmış, birçok müslümanın kanına girmiş, birçoğunun mallarını yağma etmiştir.
Annesi Hind'de Müslümanlığın en azılı düşmanlarından biri olup bedir savaşında kardeşi ve babasının ölümünden sorumlu tuttuğu Hz. Hamza’yı, Vahşi adında mızrak atma konusunda profesyonel olan bir köle tutup Uhud savaşında şehit etmiştir. bununla da yetinmeyerek kalbini sökmüş ve kanını içmiştir.
Muaviyenin oğlu Yezid ise Kerbela'da peygamber torunu Hz. Hüseyin’i ve onunla birlikte bulunan 72 müslümanı, Harra olayında ise 80 küsur sahabenin de içinde bulunduğu 10 bine yakın müslümanı kendisine biat etmedikleri gerekçesi ile vahşi bir şekilde şehit etmiştir.
Muaviyenin de, babası gibi canından olma korkusu ile Müslüman olduğu tarih kitaplarında yazmaktadır. Babasından aldığı müslümanlık düşmanlığı bayrağını Hz. Ali ile mücadele ederek devam ettirmiş, bu bayrağı oğlu yezide devretmiştir.
Bazı kitaplarda isminin başına hazret eklendiği görülmekte ve peygamberin sır katipliğini yaptığı saçmalıkları yazılmaktadır. Bunlar emevi zihniyetinin, müslümanlığa en büyük darbeyi vuran kültürel aldatma sonuçlarındandır.
Mekke’nin fethine, yani Hz. Peygamberin dünya hayatının bitmesinden 2 yıl öncesine kadar Müslüman olmamış ve daha sonra güya müslümanlığı benimsemiş bu şahsın, islamı ilk günden beri kalpten benimseyen ve peygamberle birçok savaşa katılan, onunla beraber hicret eden onlarca sahabe dururken Hz. Muhammedin sır katipliğini yapmış olması mümkün değildir. Bırakın sır katipliğini, Müslüman dahi olmadığı ayan beyan ortadadır. İslam aleminde özelliklede Aleviler arasında onun Müslümanlığı katiyetle kabul görmemiştir.

Kısacası Tüm dünyadaki İslam ülkeleriyle beraber ülkemizdeki siyasal islamın derinindeki kişi olarak düşünmekte fayda var. İktidar için masum insanları kandırmak bir yana Allah, kitap, muhammed diyerek Maraş, Sivas madımak, Çorum, Gazi mahallesi ve buna benzer birçok vahşetten çıkar elde etmekte diyebiliriz...

Bugün Suriye’de hortlatılmak istenen ülkemizde de bazı devlet yöneticilerinin birinci sıradan sempati beslediği Amerikanist Muaviye ordusu işte budur. Bu ordu tüm İslam dünyasındaki Amerikan çıkarlarına hizmet etmektedir. Dün nasıl ki mal ve can korkusuyla Müslüman olan sahte Müslüman muaviyeler varsa, bugünde çıkar ve zenginlik uğruna bu işe soyunanların olduğunu unutmamak gerek…

Yarın; Suriye ve Amerikanist Dezenformasyon.

Arşiv 30 ‎Temmuz ‎2012