GARİPÇE’DEKİ GARİP OLAY!

Aydın Yavuz

Garipçe benim 1968 yılında stajyer öğretmen olarak mesleğe ilk başladığım yer.Sarıyer sırtlarında,Karadeniz kıyısında şirin bir köydü Garipçe.Halkı cana yakın,yardımsever,hoşgörülü,yenilikçi ve medeniydi.

Aradan geçen yarım asırdan sonra bugün Garipçe’nin çok ileri gitmiş olması gerekirdi.Çünkü bu zaman zarfında dünya o kadar değişti,o kadar ilerledi ki,bu gelişmelerden İstanbul gibi bir metropoldeki beldenin etkilenmemesi düşünülemezdi.Ama ne yazık ki öyle olmamış, Garipçe 60’ların da gerisine düşmüş.Garipçe’nin görünüşü değişmiş,ahşap evlerin yerine beton bloklar dikilmiş,köy bakkalının yerini AVM’ler almış ama Garipçe ilerlememiş geriye gitmiş.Son yıllardaki dinsel-mezhepsel şartlandırma belli ki orada da olmuş,yörenin ilerici-yenilikçi halkı eski hoşgörüsünü yitirmiş.

Bu kanıya şurdan vardım: Beldenin girişine,”burada bikiniyle,mayoyla denize girilmez” afişi asılmış.İnternette dolaşan bu utanç verici afişi görünce önce şaşırdım,sonra utandım.Anılarımdaki Garipçe’nin yok oluşuna üzüldüm.

İstanbul’un göbeğinde,Sarıyer sırtlarında bir beldede bu çağda kadınların mayoyla denize giremeyeceği ihtar ediliyordu.Bu utanç verici yasağı halktan birilerinin mi yoksa işgüzar belde yöneticilerinin mi koyduğu belli değil ama bu ilkelliğe,demokrasi dışı bu dayatmaya birilerinin seyirci kaldığı belli.

“Yeni Türkiye” diyenlerin,”dinsel milliyetçiliğe de karşıyım” diyenlerin,demokratlığı ağızlarına sakız edenlerin istedikleri Türkiye bu mudur? Atatürk Türkkiye’sinin geleceği yer burası mıdır? Kim,hangi cüretle bu yasa dışı yasağı İstanbul gibi bir  kentte denize girmek isteyen kadınlara koyabiliyor? Buna nasıl yelteniyor? İlgililer,bu kenti yönetenler bu geriliğe neden karşı koymuyor? Bu utanç levhası acaba hala Garipçe’nin girişinde asılı duruyor mu? Garipçe’yi 60’ların gerisine çekenler acaba yaptıklarıyla övünüyorlar mıdır?

Bu kara afiş,hem güzelim Garipçe’nin içine düşürüldüğü acıklı durumu hem de ülkemizi yöneten zihniyetin nasıl bir Türkiye hayal ettiğini gösteriyor.Anılarımdaki Garipçe’nin yarım asırdan sonraki düşürüldüğü bu duruma üzülmek ne yazık ki bir şeyi değiştirmiyor.Ülkeye olandır Garipçe’ye olan.