Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

ARI VE BAL CENNETİ TÜRKİYE DIŞARDAN BAL ALIYOR

ARI VE BAL CENNETİ TÜRKİYE DIŞARDAN BAL ALIYOR


Sevgili Okuyucular geçen hafta dünyada arı kolonilerinin hızla eksildiğini bunun ilerde bal bulamayacağımız yanında arıların tozlaşmayı sağladığından sebze ve meyve üretiminde büyük sıkıntılar yaşayacağımızı belirtmiştim. Peki, Türkiye’de durum ne? TEMA Vakfı'nın ''Türkiye Arıcılığındaki Tehlikeler'' raporunda, Türkiye arılarında ''yanlış arıcılık uygulamaları ve olumsuz iklim koşulları nedeniyle son iki kışta yüzde 50'yi geçen koloni kayıpları yaşandığı ve bal üretiminin düştüğü'' belirtildi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, raporda, Türkiye'deki 4,5 milyon bal arısı kolonisinin, koloni başına 17 kilogram bal verdiği ve yılda 60-70 bin ton bal üretildiği kaydedildi. Türkiye'deki 20 koloniden sadece bir tanesinin ana arısının değiştirilebildiği belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Bu ana arıların da damızlık vasıfları ve kaliteleri kontrol edilemedi. Türkiye'de bal kalitesi denetimi yok denecek kadar yetersiz ve göstermelik. Ticari früktozlu ve sakarozlu ballar yaygın olarak pazarlanıyor.

''BİR DAMLA BAL İÇİN 120 BİN ÇİÇEĞE ZİYARET''-

Raporda, bal arılarının nektar ve polen toplamak için çiçekleri ziyaret etmesinin, onların döllenmesini ve ürünün oluşmasını da sağladığı belirtilerek, arıların bir damla bal üretimi için yaklaşık 120 bin çiçeği ziyaret ettikleri kaydedildi. Bitkilerin gelişmesinde, tarımsal ürünlerin oluşmasında ve hayvancılığın ana girdisi yem bitkilerinin veriminde, arıların, su ve gübre kadar önemli olduğu ifade edilen raporda, ''Özellikle kimyasal ilaçlarla zararlı böcek mücadelesi yapılan tarım alanlarında diğer dölleyici böceklerin ölmesi nedeniyle döllenmede mutlaka bal arısına ihtiyaç duyulduğu'' vurgulandı.

-''AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ'' -

Türkiye'de eğitim, damızlık, arı sağlığı ve bal kalitesinin kontrolü gibi önemli sorunlar bulunduğu ve arıcılığın usta çırak ilişkisiyle öğrenildiği ifade edilen raporda, modern arıcılık tekniklerinin hala üretici tabanına benimsetilemediği savunuldu. Her yıl Türkiye'de damızlık değeri yüksek en az 2,2 milyon ana arı kullanılması gerektiği ve TÜBİTAK'ın yürüttüğü bir araştırma sonucunda Bitlis'te yüzde 42, Diyarbakır'da yüzde 49, Hatay'da yüzde 52 oranında ''Amerikan yavru çürüklüğü'' tespit edildiği bildirilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

''Avrupa Birliği mevzuatına göre, 'Amerikan Yavru Çürüklüğü' görülen kolonilerin yakılması gerekir. Tarım Bakanlığı'nda arı hastalıklarını teşhis edip doğru tedaviyi önerecek teçhizli ve yetkili bir arı hastalıkları laboratuarı bulunmamaktadır. Yaygın olan hastalıklara karşın ülke genelinde uyulması gereken tedbirlerle ilgili bir politika da geliştirilememiştir. Üreticiler yoğun arı hastalıkları ile bulaşık kolonileri tedavi etmek amacı ile pek çok kimyasallar kullanmaktadırlar.''

-''PETEKLER, PETROL ÜRÜNÜ NAFTALİN VE PARAFİNDEN''-

Türkiye'de naftalin kalıntısız ve parafin katkısız temel petek bulunmadığı bildirilen raporda, bu peteklerin balla birlikte tüketildiği iddia edildi. Naftalin ve parafinin petrol ürünü ve kanserojen olduğu, petekli bal tüketim alışkanlığına sahip tüketicilere temel petekler olmadan petekli balları nasıl yiyeceklerinin anlatılması gerektiği vurgulandı. Üreticilerin ise son yıllarda sakarozun yerine daha ucuz olduğu için glikoza ve früktoza yöneldikleri belirtilen raporda, şunlara yer verildi: ''Bu sahtecilik daha da yaygınlaşmış, hiç arı görmemiş ticari şekerler doğrudan bal diye satılır olmuştur. Ticari glikoz ve früktozun piyasa değeri 1 YTL civarındadır. Bu sanayi ürünleri doğrudan veya doğal balla karıştırılarak en az 7-8 YTL ye bal diye satılmaktadır. Bu durum şekersiz bal üreten ve pazarlayanların aleyhine haksız bir rekabet yaratmaktadır. Yiyeceklerimizi alırken her geçen gün daha dikkatli, daha araştırmacı olmalıyız. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi