SOSYAL demokrat Ekmeleddin’in kılıcını çekerek köşelerde kulis yaparken, ortaya çıkan gerçekleri de gözardı etmemeli. Bugün “Ekmeleddin’den başka aday tanımam. Hatta ikinci bir adayın çıkmasına da asla müsaade etmem” derken, bu inadının perde arkası halka açıklanmalıdır.

Yok eğer açıklanmazsa, işte o zaman sol kanatta dananın kuyruğu kopar. Neden kopmasın ki!.. Bakın Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin için ne demişti:

– “Yurt içinde Ekmeleddin Bey’i tanıyan olmayabilir. Ama yurt dışında kime sorarsanız sorun, Ekmeleddin Bey’i tanımayan yoktur. Uzakdoğu ülkelerinden tutun... Rusya, Arap alemi ve Batı’nın birçok ülkesi, kendisini çok iyi tanımaktadır. Bizde tanıyan olmayabilir. Ama zaman geçtikçe onu daha iyi tanıyacaklardır. Onu daha iyi anlayacaklardır. Halkın bu açıdan tepkisini normal karşılıyorum.” Hayır Kılıçdaroğlu... Halkın bu tepkisi hiç de normal değildir.

Üstelik bir inad yüzünden anormalliğe doğru yelken açılmış vaziyette bir deniz girdabına doğru gidilmektedir. Düşünün Kılıçdaroğlu, bir kişi (hem de bu kişi AKP zihniyetli, hatta dini vecibeleri sürekli ön plana çıkaran) ortaya çıksa, size de, “Ben CHP’den aday olacağım. Beni bütün Avrupa ve Doğu bloku ülkeler çok iyi tanımakta. Sizler de beni zaman geçtikçe daha iyi tanıyacaksınız” derse, acaba tepkiniz nasıl olurdu?..

Kuşkusuz hemen, “Acaba bu AKP’den gelen partizan mı?” diyerek düşünceye sahip olunurdu. Tabii sadece bu düşünce değil. Arkasından, her salı günü yapılan grup toplantısında kılıçlar çekilerek, ağır eleştiriler bir bir peşisıra sıralanarak demeçler takip edilirdi. Ama ne oldu?..

Halk, “Ekmeleddin’i tanımıyorum. Tanımaya da mecbur değilim. Aksine, Ekmeleddin Bey kendisini bize tanıtmak için çaba sarf etmeli. Ayrıca, bir tek aday gösterilerek bizi bir kişiye mahkûm etmenin neresi adalet?..” demekte. Ama nedense CHP’nin silahşörleri asla buna önem vermemekte. Hatta bu konu üzerinde duranı bile vatan haini olarak ilan etmeye çalışmakta.

Demokrasi denilince neyi anlıyoruz?.. Tabii ki çok partili parlamenter sistemin Türk siyasetinde hayat bulduğunu anlıyoruz. Peki bu çok partili sistemin gereği olan çoğulcu adayların çıkmasına müsaade ediyor muyuz?.. Veya, bu kurala uyuyor muyuz?.. Bunun cevabı elbette ki hayır. Siz bırakın kurala uymayı... Neredeyse kimsenin Ekmeleddin Bey için soru sormasına dahi müsaade edilmeyecek.

Ama lafa gelince de, “Biz herkesi... Her düşünceyi... Dışlamadan dinliyor ve değerlendiriyoruz” diye caka satmaktan geri kalmazlar. Artık bu işler böyle yürümüyor beyler. Ekmeleddin Bey iyi olabilir. Zaten ona kimse, kötü adam demiyor. Sadece:

– “Bu adam Atatürk ilke ve ınkilaplarına bağlılığını ne zaman gösterecek?..”

– “Ya bu adam, ‘Ben AKP’nin İslami tarzını beğenmiyorum’ derken, farklı Arap milliyetçiliği ile karşımıza çıkarsa... O zaman ne yapacağız?..”

– “Bu adam Mısır’ın İslami görüş tabaasında yetişmiş bir kişi olarak 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi yapısına uyum sağlayabilecek mi?..”

– “Bu adam dini görüşlerini demokratik sistem içinde rayına oturtmak için İslami düşünceleri, laik düşüncenin içine ya harmanlarsa... O zaman gerçekten de ne yapacağız?..”

İşte Kılıçdaroğlu bu soruların cevabından hem kaçıyor ve hem de cevap bulabilmek için halkı “Sabırlı olun” demeye getiriyor. Kusura bakılmasın ama kimse, karşısındakinin ne olduğunu ve

düşüncesinin içinde neler saklı olduğunu bilmeden oy vermek istemiyor.

Aklımıza hemen şu soru geliyor:

– “Ekmeleddin Bey, neden Atatürk ilke ve inkılaplarını sonuna kadar destekliyorum. Türkiye Cumhuriyeti, zaten dini görüşler yüzünden çokm çekmedi mi?.. Şimdi bu duygular artık Türkiye’de asla vücut bulmaz. Hatta bulamaz da. Onun içindir ki Türkiye, Cumhuriyet ile yönetilmeli. Hukukun üstünlüğü Cumhuriyet’in kilit anahtarıdır. Onu yaşatmak ve o kilidi Cumhuriyet adına taşımak (eğer seçilirsem) benim asli görevim olacaktır...”

Neden Kemaleddin Bey bir demeç vermez? Çok mu zor Allah aşkına?.. Bu kadar laf söyleniyor... Bu kadar demeçler veriliyor da... “Ben Ekmeleddin... Türkiye Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı adayı olarak görev almak istiyorum. Halkımın bu görevi ve yetkiyi verdiğinde Atatürk ilke ve inkılaplarını sonuna kadar yaşatacağım” neden demez?.. Bu çok mu zor?..

Ekmeleddin Bey şunu asla unutmasın ki, Kılıçdaroğlu ve diğer parti grupları sizi ne kadar tanırsa tanısın, sizi asıl tanıması gereken halktır. O halkı elde edebilmek için kendinizi, düşüncenizi,

kabiliyetinizi... Türkiye Cumhuriyeti hakkında düşüncelerinizi... Atatürk hakkında görüşlerinizi mutlaka samimiyetle anlatmanız gerekiyor.

Yok eğer bunu anlatmazsanız... Yok eğer, “Hele bir adaylığım açıklansın, ondan sonra bunları yaparım” derseniz... Kusura bakmayın ama bu halkın gözünde düşersiniz. İşte tam da burada, Kılıçdaroğlu’nun da sosyal demokrat kanattan ziyade muhafazakar oyları almak için böylesine gizli hareket ederek aniden tanınmamış birinin (Ekmeleddin’in) ismini ortaya atarsa, durum

çok değişir. Neden mi?..

– Daha yolun başındayken CHP’nin içinde bile adaylık görüş ayrılığı büyük bir hızla devam ederken...

– CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce’nin, “Çatı adayının belirlenmesi sürecinde benim görüşüm alınmadı. Bu konuda sitemim var. Ben bu sitemimi Sayın Genel Başkanım Kılıçdaroğlu’na ilettim. Lafımın da arkasındayım. Bu saatten sonra bana düşen tek görev, çalışmaktır. Bu saatten sonra yapılacak iş, budur. Gerisi geçmişte kalmıştır” derken...

“Atatürk’ün Askerleriyiz” diyerek laik ve demokratik haklardan dolayı cumhurbaşkanı adayını daha yakından tanımak isteyenlere karşı Ekmeleddin’in, demokrasiye gönül vermiş ve onlarca dayak yediği halde yollara düşmüş insanlara bir tek kelime edilmezken... Halâ neyin inadı yapılıyor ki, “Ekmeleddin Bey’i zamanla daha iyi tanıyacaksınız” denilmekte?..

Cumhurbaşkanı adayı ne kadar gizli tutulursa tutulsun, 45 günlük bir zaman diliminde şimdi bu isim belli olmadı mı?.. Oldu... Daha mitingvari konuşmalar yapılmayacak mı?.. Yapılacak...

Adaylar kendilerini anlatmak için yine bir laf yarışına girmeyecekler mi?..Girecekler.

– “Ben aday olursam, şunu şunu şunu yapacağım” sözleri verilmeyecek mi?..” Verilecek... Eeeeeee... Bugüne kadar Ekmeleddin adını gizlemenin ne manası kalıyor?.. MHP’de bazı çalışmaları olduğu için Türkeş’e gönül verenler her ne kadar bu isme “olur” dese de... Türk milletinin hepsine hitap edeceği ne malum?.. Eğer, “Yanlış düşünüyorsunuz. Ekmeleddin şu andan itibaren çatı adayımız olarak Türk milletinin gönlündedir. Bunu yakında anlayacaksınız” denirse –Ki, öyle deniyor... O halde CHP içinde ve halk içinde bu huzursuzluk niye?.. Niyesini söyleyeyim:

– “Halkımızın, ‘Atatürk’ün Askerleriyiz’ derken karşımıza aniden tanımadığımız bir adayı çıkarmanın ne derece doğru olduğunu nasıl bilebilir?.. Ayrıca... Bursa’nın veya herhangi bir şehrimizin belediye başkanının, İstanbul belediye başkanı olmasını doğru bulabilir misiniz?.. İşte bu da, onun gibi bir şey. Dün DSP’nin “Destekleme” kararını okuyunca...

– Bunun nedeni...

– Neye göre yorumladıklarını...

– Atatürk’ün ilkelerini Ekmeleddin’in hangi ifadesinde yakaladıklarını...

– Türkiye Cumhuriyeti’nin tarikatlar ve şeyhler, hacılar, şıhlar ülkesi olmadığının farkını Ekmeleddin’de nasıl yakaladıklarını... Bunları tek tek Türk kamuoyuna açıklamaları gerekmez mi?..

Biz şunu biliyor ve şunu anlıyoruz: “Sosyal demokratlar her zaman cumhuriyetin en tehlikeli olduğu anlarda acı sürprizle karşımızam çıkmışlardır. Bu çıkış halâ bugün devam etmektedir.”

Adaylıkta CHP flamasından vazgeçmediğimizi... Doğru ve yanlış kararlar verildiğinde yine bu flamada birleştiğimizi... Fakaaaaaat, fazla gizillikle de halkı bezdirmenin Türkiye Cumhuriyeti’ne pahalıya mal olacağını Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ekibi iyi bilmelidir. Ayrıca Kılıçdaroğlu ve ekibi şunu unutmamalıdır:

– “Yeni bir cumhurbaşkanı adayı seçimi, sağ oyları almak için yine aynı sağ görüşten birini aday göstermekten geçmez?.. Aksine, “Atatürkün Askerleriyiz” diyenlere yaraşır düşüncede gerçek bir sosyaldemokrat... Gerçek bir laik ve Atatürkçü düşünceyi (yani bağımsızlığı) savunan Türk milliyetçisini göstermekten geçer.” Bugün, bunun tam tersi yapılarak Kılıçdaroğlu tarafından  Türk milliyetçisi sırtından hançerleniyor. Bugünden sonra, yarın Ekmeleddin ortaya çıkıp da, “Ben Atatürk’ü ve inkılaplarını destekliyorum” derse... O zaman şu soru aklımıza gelecek:

– “Yahu bugüne kadar neden sustun?..”

– “Sağ oyları alacağım diye Atatürk’ü seslendirmekten mi korkuyorsun?” Eeeee, bunun değerlendirmesini de halkımıza bırakıyorum.