Hareket etmeyen zincirlerinin farkında olamaz

Hareket etmeyen zincirlerinin farkında olamaz
Sosyalist Enternasyonal’in Atina’daki toplantısındaki konuşmasına 8 parlamenterin tutuklu olduğunu vurgulayarak başlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Meclis’te yemin etmeme gerekçesini Rosa Luxemburg’un, “Hareket etmeyenler, zincirlerinin farkında olamazlar”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal üyesi yoldaşlarına yemin etmeme gerekçelerini, Marksist kökenli Sosyal Demokrasi hareketinin en önemli isimlerinden Rosa Luxemburg’un,100 yıl kadar önce yine bir enternasyonal toplantısında dile getirdiği, “Hareket etmeyenler, zincirlerinin farkında olamazlar” sözleriyle açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Biz de hareket etmeli, hak ve özgürlük yolunda bizi engellemek isteyenlere direnmeliyiz” dedi. Sosyalist Enternasyonal’in Atina’daki toplantısındaki konuşmasına “Değerli yoldaşlarım” diye başlayan Kılıçdaroğlu, sözlerini “Biz Türk sosyalistleri ve Türk Sosyal demokratları” diyerek tamamladı.

8 vekil tutuklu

Kılıçdaroğlu, “Sosyalist” kavramlarla desteklediği konuşmasında, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın yanı sıra MHP Milletvekili Engin Alan ve BDP’nin desteklediği hapisteki diğer 5 milletvekiline de atıfla, “Seçilmiş olan 8 parlamenter, henüz devam etmekte olan davalar nedeniyle halen tutuklu bulunmaktadır” hatırlatması yaparak, şunları söyledi:

Klişe gerekçeler

Bu milletvekillerinin bazılarının tutukluluk süreleri 800 günü geçmiş olup, bu süre içinde yapmış oldukları 50’ye aşkın tahliye talebi AİHM’nin öngördüğü ölçütlere tamamen aykırı olarak klişe gerekçelerle reddedilmiştir. Yasalarımıza göre, TBMM’ye seçilen milletvekillerinin, parlamento faaliyetlerinde bulunabilmeleri için Meclis’te yemin etmeleri gerekmektedir. Tutuklu milletvekillerinin yemin ederek yasama faaliyetine katılabilmeleri için tutukluluk hallerine son verilmesi gerekmektedir.

Dokunulmazlık olmaz

Tutuklu milletvekillerinin hakkındaki dava süreci, seçilmelerinden önce başlamış olduğu için bu dava ile ilgili olarak dokunulmazlıktan yararlanmaları söz konusu değildir. Tutuklu milletvekilleri görevlerine başlayabilmek için tahliye talebinde bulundular. Ancak bu istekleri mahkeme tarafından davayla ilgili delillerin henüz toplanmadığı gibi, kendilerinin sorumlu tutulamayacakları dayanaksız bir gerekçeyle reddedilmiştir. Genel seçimlerde halk tarafından milletvekilli seçilerek, Meclis’e gönderilen 8 parlamenterin görevlerini yapmaları, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan özel yetkili mahkemeler tarafından engellenmektedir. Tahliye edilmeyen 8 milletvekilli hakkında verilen kararlar, AİHS’nin, özgürlükten yoksun bırakılmasına ilişkin 5’inci maddesine, seçme ve seçilme hakkına ilişkin ek 1’inci protokolün 3’üncü maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Kararlar, AİHM’in tutuklama süreleri, yetersiz gerekçeler, klişe kararlar, kata-log suçlar gibi kriterlerine aykırıdır.

Rosa ve direniş

12 Eylül referandumuyla Türkiye’de kuvvetler dengesi bozuldu. Yargı, yürütmenin kontrolü altına girdi. Bu vahim olay, söz konusu çarpıklığın Türkiye’de parlamenter demokrasinin işleyişine sekte vuracak bir düzeye geldiğini göstermektedir. Yoldaşlarım, biz sosyal demokrat ve sosyalistlerin görevi küresel düzeyde savaş, önyargı ve yoksulluk üreten mekanizmalara karşı direnmek ve yeni bir dünya yaratmaktır. Tıpkı, 100 yıl önce bu kürsüden konuşan Luxemburg’un, ‘Hareket etmeyenler, zincirlerinin de farkında olmazlar’ dediği gibi bugün biz de hareket etmeli, hak ve özgürlük yolunda bizi engellemek isteyenlere karşı direnmeliyiz.

Arap Baharı ve CHP?


Arap Baharı’nı yaratanların haklı mücadelelerine Sosyalist Enternasyonal de el uzatmalı. Enternasyonal olarak Batı karşıtı olmayan, şiddete başvurmayan ve doğrudan ülkelerinin demokratikleştirilmesini talep eden dost Arap halklarının dönüşüm taleplerini çok iyi anlamalı ve desteklemeliyiz. Çünkü bu eylemler, etnik, dinsel ve mezhepsel radikalizme savrulmadan devam ettirilebilirse bölgeyi temelden dönüştürecek bir Rönesans yaşanabilir.

Efsane Marksist

ROSA Luxemburg, 5 Mart 1871’de (bazı kaynaklara göre 1870) Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Polonya’da doğdu. Daha genç yaşlarında sosyalizmle tanıştı ve dönemin solcu gruplarında yer aldı. 18 yaşındayken İsviçre’ye kaçmak zorunda kaldı. 1890’da sosyalist parlamentoya girdi. Özgür bir Polonya için çalışan Luxemburg’a göre ancak Almanya, Avusturya ve Rusya’da devrim gerçekleştiği takdirde Polonya özgür olabilirdi. Bu görüşü, milliyetçi bir çizgi çizen Polonyalı sosyalist grupların ondan uzaklaşmasına neden oldu. Aynı sebeple Rus sosyalist çevrelerle de ilişkisi bozuldu. 1898’de Gustav Lübeck ile evlenerek Berlin’e taşındı. Alman vatandaşı oldu. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ne (SPD) katıldı. 1904-1906 arasında siyasi faaliyetleri ve görüşleri nedeniyle 3 kez hapse girdi. Savaşın başlamasıyla SPD milliyetçi çizgiye kayınca, Luxemburg partiyle ilişkisini kesti. 1914’te Internationale Grubu’nu kurdu. Grubun devlete karşı tutumu yüzünden 1916’da hapis cezasına çarptırıldı. 1918’de hapisten çıktı. Liebknecht ile birlikte Alman Komünist Partisi’ni kurdu. 15 Ocak 1919’da tutuklandı. Ölene kadar dövülen Luxemburg’un cesedi aynı gün nehirde bulundu.

Yunanistan hâlâ ayakta

TOPLANTININ açılışını yapan Sosyalist Enternasyonal Başkanı ve Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, ülkesindeki krize yönelik önlemler için şunları söyledi: “Büyük bir insan potansiyelimiz var. Basın ‘Yunanistan düşecek’ diyor. Hayır, halen ayaktayız. Farklı kararlar almak zorunda kaldık. Bu kararlar vatanperver kararlardır, amacımız ülkemizi kurtarmaktır.” Toplantının ilk günkü oturumunun ardından Papandreu ile Kılıçdaroğlu biraraya geldi. Görüşmede Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet’te yayınlayan ve Yunanistan’a destek mesajı veren, “Dayan Yorgo, iktidara geliyoruz” açıklamasının gündeme gelmediği belirtildi.

Ak Parti örneği

IRAK Devlet Başkanı Celal Talabani, Sosyalist Enternasyonal’deki konuşmasında Ak Parti’nin yüzde 50’lik seçim başarısını, “Müslümanların yaşadığı ülkelerde yönetimlerin halkına genel olarak eziyet ediyor. Ancak Ak Parti gibi bir örnek de var önümüzde. Türkiye’deki seçim başarısı ortada. Dolayısıyla Müslüman toplumların tümü hakkında ‘anti demokrasi’ bahsi açmak, onlara düşmanca duygular beslemek doğru değil” dedi. Talabani, “Türkiye kendi iç krizlerini kısa sürede çözerse bölgedeki gelişmeler hakkında daha etkin roller üstlenebilir” sözleriyle Kürt sorununa dolaylı bir gönderme yaptı. Talabani, Suriye’ye ise Türkiye’nin önerilerini ciddiye alması tavsiyesinde bulundu. Talabani, Kılıçdaroğlu’nu Irak’a davet ederek, “Kardeşimi seçim başarısı nedeniyle kutluyorum. Hem oy oranını hem de milletvekili sayısını yükseltti” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.