Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Aydın olmanın bedeli!

Dün yazdığımız “Temizlik Şart” başlıklı yazımıza çok tepki bekliyordum, lakin umduğum tepkiyi alamayınca acaba gazetede çıkmadı mı diye merak ettim. Genelliklede internetten takip ettiğim o gün ise internet bağlantısının olmaması nedeniyle web sayfamıza geç konulması sonucu göremediğim gazeteyi her gün akşama doğru aldığım yere gidip aldım, baktım yazım vardı!

O ara bir arkadaşla karşılaştık çay içip hasbıhal yapalım diye bir yere oturduğumuzda, “Hınıslı çok tepki alacağa benziyorsun hem iktidara hem muhalefete bindirmişsin son yazın çok manidar, ama taraflardan herhangi birinde taraf olmazsan siyasi geleceğin adına kendi ayaklarına kurşun sıkıyorsun” dedi.

Ben böyle bir tepkinin olabileceğini çoktan beri biliyordum. Çünkü ben aydın olmanın hangi zorluklarda, hangi mayınlı yollarda yürümek, ateşten gömleği giymek olduğunu gençliğimde öğrenip bedelini senelerce ve hatta halen ödeyen biriydim. Ayrıca bu tür popülist siyasetin benim kişiliğime uygun olmadığını, popülist siyasetin içinde olmayıp daha çok dışarıdan siyaset üreteceğimi çok kereler söyleyip yazmıştım.

Ona aydın olmanın bu tepkilere göğüs germek olduğunu, bir lokma uğruna onlara teslim olan çakma aydınları naylon solcuları isim isim sıraladığımda, bana hak verip “yinede sen bilirsin” demesi kendi kafasında oluşturduğu edilgen aydın profilini sanırım değiştirmemişti. Oda sokaktaki herkes gibi olmuş, “gelene ağam gidene paşam” diyen aydınları aydın olarak kabullenmişti.

Oysa aydın; var olan mevcut rejimin meşru olsada olmasada, demokrasi adına dünya sıralamalarında gerilerde kalsada, seni okutsada meşru olan bu okulları sana diploma verdi diye onun ayıbını söylemekten korkmamaktır.

Aydın olmak Karanlık denilince gece karanlığını değil karanlık işleri aklınıza getiren ve bir aydının görevi karanlığın olduğu her yerde orayı aydınlatmaktır. O karanlığın içinde kardeşi bile olsa onuda açıklayamıyor ve her şeye rağmen aydın olduğunu iddia etmesi ise sadece lafta aydındır yani lafı güzaftır!

Aydın olmak, yazdıklarından dolayı ürküttüğün fincancı katırlarının etrafında dolanan onların kemiğiyle beslenen birkaç çakal tarafından ısırılmak ve canının yanmasıdır.

Aydın olmak, çoğu zaman işsiz kalmaktır, çocuğuna gelecek sağlayamamaktır, onu güzel okullarda okutamamaktır, mutfağında öyle zaman olurki aş yerine taş pişirmektir!

Aydın olmak, bir pazar sabahı arabasının kontağını çevirmekle beraber bombalarla Uğur Mumcu gibi uğurlanmaktır!

Aydın olmak, kızdırdığın yobaz sürüsü tarafından Sivas’ta bir otelde diri diri yakılmandır.

Aydın olmak yazdığın şiirlerin yüzünden 49 yaşında askerlik yaptırılma vaadiyle çağırılıp meçhul edilmek adına vatanından mülteci olmaktır Nazım gibi.

Aydın olmak, delik bir ayakkabı ile ensenden yediğin 3 kurşunla yerde yatmaktır Hırant Dink gibi.

Aydın olmak, Maçka’da katiller tarafından kurşuna dizilmektir Abdi İpekçi gibi!

Aydın olmak genç yaşındayken boynuna geçirilmiş çift düğümle ve boyunun uzunluğunu göz ardı edenler tarafından parmak uçlarının yere değerek can vermektir üç fidan gibi darağacında.

Aydın olmak; Sabahattin Ali, Doğan Öz, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Uğur Mumcu, Kemal Türkler, Musa Anter, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok olmaktır!

Kısacası Aydın olmak; iktidara da muhalefete de her daim bir çift sözü olmaktır bu ülkede!

Aydın olmak; Mum olup ateşi sevmektir, bu sevmek öyle bir sevmektir ki, ateş mumu yakıp eritmesine rağmen eriyip tükendiğinde ateşin sönmesine üzüleceğini bile bile sevmektir ateşi!

 

twitter.com/HasanHinisli

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi