Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu Madde 3 – Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Diktatörler halktan korkarlar. Halkın kendi karşıtı olması ve alanlara çıkması diktatörleri titretir. Bunun için yasa üzerine yasa çıkartırlar.

12 Eylülde Türkiye’de Toplantı ve gösteri hakkı diye bir şey kalmamış aksine birkaç arkadaş yan yana yürümekten korkar, bölünerek yürürlerdi.

Mevcut Hükümet, yani AKP iktidarı Gezi Direnişi ile başlayan ve tüm ülkede bir ay süren büyük halk protestolarını “Hükümete yönelik darbe girişimi” diye algılatma saçmalığında oldukça ısrarlı.

Aynı Hükümet, Futbol sezonuyla birlikte kafayı tribünlere takmış.

Durum her dikta yönetiminde olduğu gibi halkın toplu olarak bulunduğu her alandan korkuyorlar. Evet, Diktatörler halkın toplanmasından çok korkarlar.

Franconun yıllarca futbolla uyuttuğu İspanya halkı Türkiye’de “Çarşı” olmuş sokaklara akmış(!) Kısacası Hükümet Faşizmin üç “F” sinden birini harcayıvermiş, tutamamış elinde.

Yine 12 Eylülde dahi görmediğimiz durumlara tanık olmaya devam ediyoruz. Silivri’ye gidecek olan tutuklu yakınları ve izleyicilere yönelik, İstanbul valisi; "Yola çıkıp gelecek kişiler olursa, onlarla ilgili de planlamalarımız var(!) Tedbirlerimizi adım adım hangi safhaya kadar gerekiyorsa o safhaya kadar uygulamaya devam edeceğiz! Bizim önceliğimiz buraya yurttaşlarımızın izleyici olabilirim kanaatiyle gelmemeleridir. Diyor.

Olacak şey değil. Bu açıklama bir valinin yapması gereken açıklama olmamalı. Ancak vede ne yazık ki bu ülkede bunlarda olmaya başladı. Bu demektir ki ben yasaların değil, emir verenlerin valisiyim!

Sadece Vali mi?

İşte ben bu satırları yazdığım sıra sonuca ulaşan Silivri’nin o meşhur Ergenekon davası sonuçlandı.

Burada ne oldu, hakkaniyet vs vs bunun neresinde?

Şeraitin kestiği parmak acımazmış!

Hadi candım sende!

Parmak yanlış yerden, yanış insanlarla kesilecek, sonrada biz çıkıp “şeraitin kestiği Parma acımaz” diyeceğiz.