Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Bayraklar - Okullar Yakılıyor


                  Bayraklar - Okullar Yakılıyor, Türkler Aşağılanıyor, İktidar Ve Genelkurmay Sessiz!..


TÜRKİYE Ortadoğu batağının tam ortasına düştü. Buradan çekip çıkarılmayı bekleyen Türk halkı ise maalesef umutla beklediği adresin de değiştiğini görmekte. Çünkü o adres, Mehmetçiğin en yüce makamı. Yani Genelkurmay Başkanlığı. Sosyal medyada ise, yalaka basının cesaret edip de yayınlayamadığı Türk bayrağını yakanların görüntülerini vermekte. Onurlu Türk milleti
bu görüntüleri gördükçe çileden çıkmakta. Nasıl çıkarmasın ki?.. Düşünün, o bayrak için ne canlar gitti...
Ne ocaklar söndü... Ne topraklar kanlara boğuldu... Acaba Genelkurmay sosyal medyada bu görüntüleri hiç görmüyor mu?.. Bir de bugün bakıyorsunuz, ne şehitlerin adları anılmakta... Ne de
Gazilerin hatırları sayılmakta. Daha düne kadar Gaziler Günü kutlanmıştı. O kutlama esnasında Gazimizin halini gördükçe sinirlerimiz yerinden oynamıştı. Zonguldak’ta Gaziler Günü kutlaması yapılmıştı. Hepiniz mutlaka hatırlarsınız. Hele ki sosyal medyada bunu hatılamayanınız hiç yoktur. 

O kutlama anında valinin, belediye başkanının ve generalin korumaları, efendileri ıslanmasın diye arkalarından şemsiye tutmuşlardı. Ama gelin görün ki, aynı protokolde yerini alan Muhari Gaziler Derneği Şube Başkanı’nın ne bir koruması vardı... Ne de bir şemsiyesi... Protokolde bulunan diğer üç kişi, Gazimizin ıslanmasını görüp de kendi şemsiyesi altına bile almadı. Siz bırakın almayı, yanına dahi yaklaşmadılar. 

Neymiş, protokolde esas duruş olduğu için yerlerinden hareket edemezlermiş. Yani yerde bulunan yuvarlak çizginin dışına çıkamazlarmış. Beyler, o çizgi protokol icabıdır. Ama esas icap edilecek insanlık örneği, o Gazimizin yağmurdan ıslanmaması ve vatanı onların sayesinde sahiplendiğimiz için ona sarılmak ve onu yağmurdan korumaktır. Yerdeki yuvarlak çizgi, mevzuattır. Mevzuat olmayan ise Gazimizdir. Bunu bir türlü idrak edemeyen yönetici kadroları, ne yağmurun azizliğinden Gazimizi kurtarmayı düşünmüşlerdir. Ne de eli öpülesi Gazimizin kahramanlıklarını hatırlayarak protokolün en önünde olmasını düşünebilmişlerdir. 

Yani, Gazimiz, o protokol çizgisinin en önünde durarak İstiklal Marşı okunmalıydı. Bunu düşünebilen biri var mı?.. Hayır, yok. Tek  düşündükleri, fiyakalı elbiselerle, korumaların kendilerine verdiği renkli görüntüyü birkaç dakikalık manevi duyguya sıkıştırıp, hemen oradan uzaklaşmak...
BAYRAKLARIN YAKILMASI BİLE KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL... GÜNDELİK HAYAT TUZAĞI HERKESİ UMURSAMAZ HALE GETİRMİŞ...

Gaziler Günü’nde böylesine bir duygusuzluğu yaşadıktan sonra Güneydoğu’dan yine terörün hareketlediğini ve ne askerin, ne de emniyet güçlerimizin neredeyse hiç seslenmediğini görüyoruz.
Hatta emniyet güçlerimize molotof kokteyli ile saldıran grupların, bir emniyet mensubumuzun yanmasına dahi sebep olduğunu haberlerde görmekteyiz. Ülke bu hale gelmişken, halâ ne bekleniyor? Bu terörist grupların ellerine silah alıp da emniyet güçlerine silahlarla ateş etmesi mi emniyet güçlerimizi hareketlendirecek?.. Emniyet güçlerimizin herhangi bir tehlikeye karşı alacağı önlemler eşliğinde bir sürü eğitimi varken... Ve bunun üzerinde aylarca titizlikle çalışıyorlarken...

Nasıl oluyor da terörist grupların şerefsizce saldırıları karşısında etkileyici önlemler alınmamakta?.. Düşünün, sosyal medyada da aynı zihniyette düşüncelerini ve eylemlerini devam ettirmek isteyen terörist düşünceli insanlar, Türk bayrağının yakılmasını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefine alçakça saldırılarına karşı neden bilgi çağında önlemler alınmaz?.. 

Vur gerilla şarkısıyla bayrağımızı alçakla yakıyorlar... Yakan iki kişinin videosu da yayınlanarak Türklerin şerefine hakaret ediyorlar. Tepki çığ gibi. Ama gelin görün ki, bu olumsuz gelişmelere ne Genelkurmay, ne de iktidar kanadı, bir şey söylemiyor. Sanki böyle bir şey yaşanmamış gibi sus-pus hareket ediyorlar. Oysa Genelkurmay, derhal Bayrak Yürüyüşü adı altında Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını savunarak Türk ulusunun ve Mehmetçiğin duruşunu sergileyebilirdi. Yine aynı düşünceyle hareket edip, büyük bir balo tertipleyerek Gaziler Günü’nde, bütün gazilerimizi onurlandırıp muazzam bir geceye imzasını atabilirdi...

Gerçi Gaziler Günü Genelkurmay Başkanlığı’nda kutlandı. Ama, gazilerimizin şikayetleri kutlamanın dışında da isteklerinin olduğunu gösteriyordu. Mesela, Gaziler Günü’nde bir konuşma yapan eli öpülesi gazimizin şu konuşması yüreklerimizi dağladı. Bakın ne demişti gazimiz?.. Unutmadan, konuşma yapan gazimiz Binbaşı Mehmet Bedri Aluçlu, mayın patlamasında ellerini, gözlerini ve kafa tasının yarısını kaybetmişti.
Hatta kafa tasının yarısı protezliydi. İşte gazimizin söyledikleri:

– “Biz Diyadin’de kurşun yiyen kardeşimizi de, Saray’da şehit olan teğmenimizi de, Abalı’da havalanan karakolumuzu da iliklerimize kadar hissettik. Günlerce açılmayan yolları, yakılan okulları, ses çıkarmayan yöneticileri de gördük, duyduk ve ıstırabını çektik. Fakat biliyoruz ki görmeden ümit ettiğimiz bu vatan için ölürsek, yazılsın kabrimize (Vatan mahzun, biz mahzun) diye”...
Şimdi buradan sormak isteriz, gazilerimizin hem maddi ve hem de manevi sıkıntılarına derman olabilmek için bugüne kadar neler yapıldı?.. 

Neden mi bu soruyu sorduk? Şunun için: Gazi Binbaşı Aluçlu, “Türkiye’de Gaziler Günü’nden kimsenin haberdar olmamasından” dolayı yakındığını biliyoruz da ondan. Yani haberdar olunmamasından yakınan Binbaşımızın manevi yıkımı çok büyük.
İŞTE SİZE AÇILIM ADI ALTINDA YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN İÇLER ACISI DURUMU...

Bunlar neden oluyor?.. Açılım denen yanlış ve yandaş bir politikanın koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni bu hale getirmesinden dolayı oluyor. Olmaması için ne lazım?.. Adam gibi politikacılarımızın olması lazım. Adam gibi muhalefetimizin ve onun liderlerinin pısırık olmaması lazım.

 Ama gelin görün ki ne adam gibi muhalefet eden politikacılarımız var. Ne de muhalefetimizin alternatif siyasi atakları var. Tek bildikleri, salı günleri grup toplantılarında esip yağmak. Ama halkın özlediği ne bir milli duruşu sergileme kabiliyetleri var... Ne de Atatürk Cumhuriyeti’nin sorumluluğuyla hareket edebilme manevraları. Tek bildikleri, başbakanı kötülemek... Köşkü kötülemek... İktidarı kötülemek...
– “Peki kötülüyorsunuz da, alternatif bir çıkışla politika üretebiliyor musunuz?” diye sorsak... İnanın sınıfta kalırlar. Mesela Kılıçdaroğlu diyor ki, “Ben Dersimli Kemal’im. Mutlaka bölgesel
özerkliği sağlayacak kanunu getireceğim.” Hadi buyrun. Hiç oldu mu şimdi Kılıçdaroğlu?..

 Bu laf nereye gidiyor, hiç düşündün mü? Haberin var mı? PKK ve onun yandaşarı, özerklik istiyor. Bundan haberin yok mu?.. Bölgelerinde kendi hakimiyetini kurmak ve Türkleri sırtından vurarak sözde devlet sınırlarını kafalarına göre çizmek istiyorlar. Bunu yapmak için de silahla her gün okul yakıyorlar, insanlara tuzak kuruyorlar, gençlerimizi dağa kaçırıyorlar. Ama sen, özerklik diyerek PKK’nın ekmeğine yağ sürüyorsun. Ne yani, şimdi sen politika mı yapıyorsun?..
Hadi oradan. Ya Bahçeli’ye ne demeli?.. O da, okullar yakılıyor, yıkılıyor, ciddi bir çıkışla buna hükümete ve sorumlulara bir tepki dahi yapmıyor. Daha doğrusu yapamıyor.
Üstelik, Ülkücülerin milliyetçi ruhunun üstüne de ölü toprağa atarak hareketsizleştiriyor.

Bahçeli, partisinin milliyetçi diye başlayan logo ismine yaraşır bir politika dahi üretemiyor. Onun da pili bitmiş, politikası ise yerlerde sürünüyor. Şimdi bizler, “Türkiye’de muhalefet partileri muazzam siyasi duruşuyla iktidarı adeta Meclis’te kilitledi. Sokakta esnaf ve sanatkârlar, öğrenciler ve halkımız bu muhalefetle can ve mal güvenliğinden emin hareket ediyor” diyebiliyor muyuz?..

 Nerdeeeee... Askerimize bile ağır sözlerle ithamlarda bulunan Sırrı Sakık’ın yaptığı bir Meclis konuşmasındaki, “Asker haddini bilecek” ifadeleri vatandaşları haddinden fazla gererken onun ağzının payını dahi veremiyor(lar). Şimdi tam da burada sormak istiyoruz: Okullar ve bayraklar yakılıyor, yetkililer neredesiniz?.. 

Gaziler Günü kutlanıyor, kimin haberi var?.. Askerimize çirkin sözlerle saldıran ve terör örgütünü el üstünde tutan malum partinin sözcülerine bu rahatlığı kim veriyor?.. Her önüne gelenin Türkiye’ye kafa tutmasına (özellikle terör örgütünün sözde liderlerinin koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ne sözlü saldırılarına) karşı yetkili ve etkili mercilerimiz neden cevap vermez?.. Aslında öyle bir cevap almalılar ki, ne Türkiye Cumhuriyeti’ne bir daha dil uzatabilsinler... Ne de şanlı Mehmetçiğimizin onuruna pis dillerini kullanabilsinler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi