Mehmet Mert

Mehmet Mert

Bayramlarımız ve biz!

Bayramlarımız ve biz!

 Bugün Türkiye’de sansürün kaldırılışının 103.üncü yıldönümü. Ama aynı zamanda gerçek anlamda sansürün kaldırılışına şunun şurasında ne kaldı bayramı!

 Bugün sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü.

Bugün 24 Temmuz ve  TÜRKİYE’DE SANSÜRÜN KALDIRILIŞININ YILDÖNÜMÜ.

Ülkemizde tam 103 (yüzüç) yıldır bugün basın bayramı olarak kutlanıyor.

Bazı dostlar soruyorlar; sizin kaç bayramınız var diye.

Ben de onlara söylediğimi buradan da yazıyorum.

1- 10 Ocak çalışan gazeteciler günü. (Ülkemizde hangi gazetecilerin ne şartlarında çalıştığını biliyoruz. Dolayısıyla bu günü kutlamadan önce gazetecilerin çalışma şartlarını iyileştirmek gerek. Aksi halde bu güne ne bayram denir ne de kutlama tertiplenir bence)

 2- 24 Temmuz Sansürün Kaldırılışının Yıldönümü. (Siz gerçekten sansürün olmadığına inanıyor musunuz?)

 3- 11 Ekim Dünya Gazete Dağıtıcıları Günü. (Size her gün gazetenizi getiren dağıtıcının gününü kutlamayı unutmazsınız herhalde.?)

 4- 21 Ekim Dünya Gazeteciler Bayramı. (Eh ülkemizde kutladık bir de dünyadaki meslektaşlarımızla beraber kutlayalım değil mi?)

 5- Bunun dışında tanıdığınız veya hayranı olduğunuz gazetecilerin doğum günleri, basın organlarının kuruluş yıldönümü v.s.

 İşte gördüğünüz gibi senede en az 5 ya da 6 defa bizleri kutlamanız gerekiyor. Ne yapalım şansınıza küsün eğer yaptığınız mesleğin yılda 5-6 defa özel günü yoksa yapacak bir şey yok!

 ***

 Sansürün kaldırılması ve basın bayramı

24 Temmuz 103 yıldır  Türk basınından sansürün kaldırılması ve basın bayramı olarak kutlanıyor. 1908’in yaz ayları 2. Abdülhamit için zor geçiyordu.. Selanik’ten yayılan İttihatçı isyanını ne Şemsi Paşa bastırabilmişti ne Müşir Osman Paşa. Binbaşı Enver Bey ve adamları dağlardaydı..       Ayaklanmanın 40. gününde Abdülhamit geri adım attı.. Bir başka açıdan da ileriye doğru atılmış bir adımdı bu: 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet ilan edildi.       Osmanlı Matbuat Cemiyeti adıyla örgütlenmiş gazetecilerin büyük bölümü meşrutiyeti sevinçle karşıladılar. Sansürün karşısına dikilebileceklerdi artık. 1876’dan kalma sansür kararnamesini uygulatmayacaklardı. Yani sansür memurları yayından önce gazeteleri kontrol edemeyecekti..       Meşrutiyetin ilan edildiği günün gecesinde İKdam gazetesinin sahibi Ahmet Cevdet ile Sabah Gazetesi sahibi Mihran Efendiler, gazete provalarını görmek için gelen sansür memurlarını aynı sözlerle geri çevirdiler: gazeteler hürdür, sansür yasaktır.       25 Temmuz 1908 sabahı dağıtılan gazeteler farklıydı artık. Uzun yılların ardından ilk kez sansür memurlarının değil gazetecilerin tercihlerine göre basılmışlardı. Özgürce yayımlanan gazetelere halkın ilgisi de büyük oldu. Bazı gazeteler satışlarını 2 binlerden 5 binler düzeyine çıkardı. Fiyatı 10 kuruş olan İkdam karaborsada yarım liraya ktadar alıcı bulabildi. Bir ay içinde 200 yeni gazete için yayın hakkı alındı.       24 Temmuz bir anlamda gerçek gazeteciliğin patlama yaptığı gündü. Bu nedenle 24 Temmuz Cumhuriyet Dönemi’nde Türk basınından sansürün kaldırılması ve basın bayramı olarak ilan edildi. Daha sonra kutlamalar “geleneksel gazeteciler günü” adı altında yapılmaya başlandı.       Türkiye’deki basın kuruluşları zaman zaman 24 Temmuz 1908 öncesini hatırlatan dönemlerden geçtiler ama 24 Temmuz simge olarak önemini hiç kaybetmedi.

*** 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugüne özel mesajı şöyle:

Basından sansürün kaldırılışının üzerinden 103 yıl geçmiş ama, biz hala Özgür basın mücadelesi veriyoruz, hala sansüre karşı mücadeleden bahsediyoruz.Basından sansürün ilk kez kaldırılışından bugüne kadar geçen 103 yıla baktığımızda ise, özgür ve sansürsüz basın konusunda çok fazla yol alamadığımızı görüyoruz. Ne yazık ki günümüzde, mesleki değerleri önde tutarak gazetecilik yapmanın, yazmanın, çizmenin, soru sormanın bile bedele bağlandığı bir süreçten geçiyoruz.
Yine Özgür basın mücadelesi veriyoruz, yine sansüre karşı mücadeleden bahsediyoruz. Bunları söylerken, sansüre karşı mücadelenin yalnızca basının, gazetecilerin görevi olmadığını, bunun hepimize düşen bir sorumluluk olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Çünkü, sansür halkın haber alma gerçekleri öğrenme hakkının önündeki engeldir.  Çünkü sansür, kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi engeller.

 Sansür hepimizin sorunu olmalı ki, çoğulculuğu,  çok sesliliği ve demokrasinin egemen olmasını sağlayabilelim.

Hepimizin sorunu olmalı ki, sandık başına gittiğimizde, her zaman saygı duyacağımız ve herkesin de saygılı olmasını isteyeceğimiz oyumuzu bilince dayalı olarak kullanalım,  Hepimizin sorunu olmalı ki, basından sansürün kaldırılışının 103. yıldönümünde sansür ve baskı nedeniyle elinden kalemi, köşesi alınan, programları yasaklanan, yöneticilikten el çektirilen gazetecilere hep birlikte sahip çıkalım, destek olalım.   

Sansür hepimizin sorunu olsun ki, gazetecilik yaptığı, iletişim özgürlüğünü savunduğu İçin cezaevine atılan, yazmayı düşündüğü kitabının bilgisayar kaydına bile el konulan, milletvekili seçildiği halde yemin etmesine izin verilmeyen gazeteci ayıbından kurtulalım.

Bu önemli ve anlamlı günde, kalemini demokrasi, insan hakları ve halkın çıkarları İçin kullanan, çoğulculuk ile  çok sesliliği  şiar edinen basın mensuplarıyla  sansürsüz günlerde buluşmayı diliyor,  şahsınızda cemiyetiniz üyesi olarak rozet takacak gazetecileri kutluyor, bu anlamlı günde sizlerle birlikte olan meslektaşlarınızla, konuklarınıza sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum”

 

Bilgi paylaşmaktır!

 Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe,  kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz. 

Bakın nasıl da düzgün okudunuz, ilginç değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi