Sosyal medyada, Youtube’de doğru haberle yalan haberler birbirine karışıyor. Kadının biri çıkıyor “ben müftü karısıyım” diyerek provokasyon yapıyordu. Daha sonra CHP üyesi olduğu ortaya çıkıyor. Bu duruma benzer bir olay 2010 yılında Mersinde çarşaf yırtan kadınların provokasyonu olarak günlerce medyayı sallamıştı. 2009 yılında Kemal Kılıçdaroğlu’nun İBB adaylığı anında Bağcılarda otobüsteki çarşaflı kadın olayını unutmuş değiliz!

Müftünün Karısı rolü ile CHP’ye tedavisi mümkün olmayan yara veren bayan için çok şey söylendi. Bu şahsa ağzına geleni söylemek yerine kök soruna çözüm bulmak gerek. Kök sorun bellidir, bu işin asıl sorumlusu önüne geleni üye yapan zihniyet değilmi? Delege ağaları koltuklarını garanti altına almak için mahallede yakaladıklarını kolundan tuttuklarını üye yapmıyor mu? Bakınız Mersinde Çarşaf yırtan bayanlar, Bağcılarda Kılıçdaroğlu’nun aracına binen çarşaflı kadın, Müftünün karısıyım diye ortaya çıkan bayan, bunların tamamı yerinde duramayan doyumsuz her şeyin doğrusunu kendilerinin bildiğini sananlar değilmi. Biz sürekli Parti Okulunu savunduk “eğitim, eğitim, eğitim” dedik, ne yazık ki Parti Okulunu da kendilerine benzettiler, umutlarımızı kırdılar, geleceğimizi çaldılar. Torpille Türkiye’nin en başarısız kadınını parti okulunda eğitimci kursuna aldılar. Bunları sürekli yazıp çizdik, biz yorulduk, onlar anlamadı! Çünkü yukarıdakilerin tek derdi eskiden olduğu gibi halen koltuk... Konunun çözümü üyelerin bireysel tedbirinden çok genel merkezin düzenleyeceği üyeliğin sınırlarıdır.

Böyle durumların delegelik sistemimden kaynaklandığı, kendini daha güçlü yapmak isteyen delege ağalarını önüne geleni üye yapmasından ortaya çıktığı bilinmesine rağmen önünün kesilmemesinin ise CHP’ye olan güveni azalttığını CHP üst yapısı bir türlü görmüyor, ya da işine gelmiyor!

CHP üst yapısı geçmişin bir kopyası olarak CHP’yi ne yazık ki Baykal’dan sonra bir adım dahi, ileriye taşıyamamıştır.

CHP bu delege ağalarından kurtulmadığı sürece, ne eğitimle(Ki Parti Okulu da özellikle “danışmanların en başarısız kişilere yaptığı torpille” delinmiştir) nede başka bir şeyle düzelir. Bir lider delege ağalarının her an onu makamından alabileceği kaygısıyla ne proje üretebilir, nede sağlıklı kadro kurabilir.

Bazı danışmanlar ise Genel başkanın kulağına“CHP sine-i millete dönsün” diye fısıldıyorlarmış! Meali ise; CHP'li tüm vekiller istifa etsin halka dönsün, 135 milletvekili için seçime girilsin CHP seçimleri protesto edip, seçime girmesin. Siyasi partiler yasasına göre partilere yapılan yardımlardan faydalanmasın. Seçimlerde ekonomik kriz yaşasın. Peki, ne olacak bunun sonu?”

Yarım akıllı danışman ve özel kalem müdürleriyle bu iş yürümez. Bunlar danışman, PM üyesi, isterse MYK olsun. CHP üst yapısı ne yapıp edip bu yarım akıllılardan kurtulmalıdır. Bu yarım akıllılardan biri, parti okulunun en başarısız öğrencisini yaptığı “torpille” parti okulunun “eğitimcinin eğitimine” bile yolladı. Özel ilişkisini partinin en kutsal kurumuna bulaştırdı bile!(bu konuyu ileride detaylarıyla işleyeceğiz)…

CHP tüm ülkede, il ve ilçe başkanı, yöneticileri, Belediye Başkanı ve meclis üyelerini hâlihazırda mahalle birim başkanlığından tutunda en üst kademedeki görevliye kadar gözden geçirmelidir. Şaibeye bulaşmış, hatta zanlı durumundaki kim olursa olsun, en az 5 yıl olmak üzere, sadece görevlerinden alarak değil, parti üyeliğini bile dondurarak, hem kendinin, hem ülkenin geleceğine umut olabilir! Bu saydıklarımız beşeri bir tedbirdir.

Siyasi tedbir içinse, zor ama her şey bitmiş değil.

Yarından itibaren, beş gün süreyle Siyasi tedbirlere (Parti içi mücadele ve CHP’nin Sol Tarafı) devam edeceğiz…