Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Beylikdüzü Belediyesi İftar Sofrası’nda İmamoğlu Farkı!..

BEYLİKDÜZÜ’nde büyük bir coşku vardı. Bu coşkunun adı her ne kadar “İftar Sofrası” olsa da, temeldeki güzellik, sosyal demokrat anlayıştan doğan birlikteliğin göstergesiydi. Adeta özlem duyulan bir coşkunun bu derece samimiyet ortamı doğuracağını kimse tahmin edemezken, Beylikdüzü sofrasının bu denli sıcak ilgi görmesi CHP adına bir milat niteliğindeydi.
Baz olarak ele aldığımız toplumsal değişimin CHP kanatları altındaki çalışmaların bu derece samimi ortam yaratması da ayrıca düşünülmesi gereken önemli bir konudur.

Nasıl düşünülmesin ki!..

Masaların yan yana dizilişlerindeki modern anlayışın temelinde, komşunun komşuya muhtaçlığını gösterecek kadar zarif bir dizin olduğunu görmek bizleri ayrıca memnun etmiştir.
Samimi ortam bu gibi gecelerde kendini gösterir. Ama gösterilmesi gereken esas konu, belediye anlayışının samimi ortamı yaratmasıdır.
Her masanın ihtiyaçlarını giderecek görevlilerin bu derece nazik ve hatırşinas oluşları, geceye daha çok renk katmıştır. Bu açıdan belediye hizmetini ele aldığımızda, gecenin rengi hemen kendini göstermiştir.

Tabii sorumluluk anlayışını, Başkan Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasında görmek de mümkündü. İmamoğlu konuşmasının satır aralarında yeni cumhurbaşkanı adıyının zarif bir şekilde isim vermeden hatırlatması da, sosyal demokrat terbiyenin en önemli göstergelerindendi.

Bu seçimin önemli dama taşını oluşturacak bireylerin sakin ve zarif düşüncelerini o gecede görmek bizi daha çok sevindirdi. Her masayı oluşturan ailelerin heyecanında, adeta coşkunun bir an önce kutlanması gerekeceğinin katkısını, İmamoğlu’nu canı gönülden dinlerken şahit olduk.

Bu çerçevede ele alacağımız konunun ana başlağını atarken, CHP’nin güçlü bir iddiayla yola çıkmasını... Bu anlayış içinde Beylikdüzü’ne imza atmak istediğini düşünmek ve düşündürmek yerinde olur.
Neydi o iddialar?..

1– Beyikdüzü’nde güçlü bir CHP yaratmak.
2– Beylikdüzü’nü İstanbul’un değil, Türkiye’nin en güçlü merkezi yapmak.
3– CHP’nin kalesi olan güzel İzmir’imizin büyük bir benzeri olarak
Beylikdüzü’nün görülmesinin temellerini atmak.
4– Beylikdüzü’nde her kesimden insanı kucaklamak.
5– Sosyal demokrat anlayışın en güzel örneğini bu güzel semtimizde yaratmak.
6– Semtimizdeki farkı sosyal demokrat olarak daha kapsamlı şekilde ele almak.
7– CHP’nin anlayış farkını en iyi şekilde Beylikdüzü’nde gösterebilmek.
8– Seçim öncesi verilen sözleri, en iyi şekilde yerine getirebilmek için canla - başla çalışıldığını canlı örnek olarak sunabilmek.
9– Geçmiş yıllardaki kadrolaşmaların hatalarına düşmemek için tüm Beylikdüzü halkına dört elle sarılmak.
10– Yanlış anlamaların olmaması için her kesimden ve her köşeden insanlarla sıcak ortamı yaratabilmek için siyaseti mümkün olduğunca uzakta tutabilmek.
11– Kapalısını - açığını, çarşaflısını - çarşafsızını ayırt etmeden hizmet ağını her kesime ulaştırabilmek...
12– Hizmeti tam 12’den vurabilmek için her türlü eylemin ve düşünce farkının içeriğini yakalayabilmek.
İşte bunları, İmamoğlu’nun az ve öz konuşmasında görebiliyoruz.
Tabii her ne kadar siyaset tuzaklarla dolu olsa da... Bu tuzakları aşmanın en kuvvetli yanı, bu gibi ortamlarda ele alınan birlikteliğin en iyi şekilde işlenmesiyle mümkün olmuştur. Bu mümküniyatı iyi şekilde değerlendiren İmamoğlu, farkını ve kişiliğini gecede göstermiştir.
SİYASİ ORTAM GERÇEKÇİLİK FARKINI GÖSTEEREN EN ÖNEMLİ DETAY...

İftar Sofrası adıyla düzenlenen geceye katılımın büyük bir oranda olduğunu görmek, semt sakini olarak bizi de çok memnun etmiştir. Gecenin ortamı kısa ve öz olarak anlamını yitirmemiştir. Her ne kadar masalarda yer arayanların büyük çoğunluğu katılıma renk katmış olsa da... Bu rengin asıl sahibi, İmamoğlu’nun farklı düşünceyle böylesi bir geceye imzasını atmış olmasıdır.
Gerçekten CHP’nin alkışlananı her ne kadar İmamoğlu olsa da... Yine kendisinin Atatürk adını söylemesi, gecenin en çok alkış alan kişisi olmuştur. Yani, gecenin renkli siması olarak İmamoğlu görülürken... Bu katkıyı kendisine sağlayan kişinin Atatürk olduğunu ima etmesi de, son derece şık ve güzel bir hareketti.
BELEDİYEYE KATKI YALAKALIKLA DEĞİL, “ELEŞTİREREK’... YAPILMASI GEREKENİ “HATIRLATARAK” OLUR!..

Bizim toplumumuzda eleştiri her zaman yanlış dozajda olmuştur. Hatta eleştiri hakkını kullanmak isteyenlere, “Sen kimsin de beni eleştiriyorsun?” gibisinden çıkışlarla kamuoyu oluşturulmuştur.
Düşünün, bugün iktidarı eleştirdiğimiz zaman, “ölümüne” partizanlık yapanlara hayretle bakıyoruz.
Neden?..

“O partiye gönül verdim. Asla da eleştiri kabul etmem. Ne olursa olsun, falan - filan parti benim için en önemli nedenlerden bir tanesidir” tarzında çıkışla eleştiri dozajını kavgacı görünüme taşımıştır.
Zaten Türkiye’nin bugün bu halde olması, sırf bu yüzden değil midir?..
İlk önce şunu belirtmek isteriz ki, bizler; basın olarak yanlışı göstermek ve iktidar(lar)a “yapılması gerekenin yapılmadığını” resimlerle ispatlayarak yardımcı oluyoruz. Ama bu yardımın adı bugün, neredeyse vatan hainliği... Yediğimiz ekmeğe nankörlük olarak algılanıyor.
Hangi partinin tabanı ve partizanı olursa olsun, bizden beklentisi bu yöndedir. Oysa bizler, gazeteci olarak yanlışların yeriyle doğruların yerini göstermek... Halka inen hizmetlerin akışını daha sağlıklı yapılmasını sağlamaktır.
Bizler ne partiyiz...
Ne de partici...
Bizler, kamuoyunun haklarını ve düşüncelerini kağıda dökerek yanlışı yapanları görevlilere ve ilgililere ulaştıran hizmetli gazetecileriz.
Zaten gazetelerin de görevi bu değil mi?..
Bugün iktidarın yanlışlarını nasıl yazıyorsak... Aynı şekilde CHP veya MHP’nin de yanlışlarını yazmakla hükümlüyüz. Yanlışları yazmak kavga değil, bilakis halk adına hizmetin hatırlatılması yönünden büyük bir çabadır.

Biz “Falan veya filan partiye yalakalık yapayım” diyerek yola çıkarsak, bundan zarar görecek olan adres, yine kendimiz oluruz. Çünkü halkımızın isteklerini ve seslerini en iyi şekilde duyurabileceği yer, basındır. Gazetelerdir.

İşte tam da burada İmamoğlu, her türlü eleştiriyi ve her türlü hizmeti yerinde ve adresinde görmek için çaba sarf etmelidir. En azından halka inen hizmet akışını bu şekilde yakalarsa, Beylikdüzü’nde eşi görülmemiş bir tarih yazabilir.
Şu anda önünde duran Beylikdüzü, başarının pastası olarak bir milat olabilir. Biz de nankörlük etmeyelim hemen. Çünkü daha yolun başındayken... Yerel seçimlerden bu kadar kısa zaman akışı içinde her türlü başarıyı beklemek de nankörlük olur.


Ama...


– Halkın nabzını yoklamak ve yakalamak....
– Gelen eleştirileri yerinde izlemek...
– Beylikdüzü’ndeki tıkanıklığın resmini çekmek...
– Otobüs hizmetlerini halka daha çok verebilmek...
– Semtlerin arasındaki sınırları sadece bolkların bahçe alanları zihniyetinden kurtarılarak büyük parklar yaratmak...
– (İmamoğlu’nun İftar Sofrası gecesinde söylediğinden yola çıkarak) Komşunun arazisini telle sınırlayıp öcü alanlarının oluşturulması yerine... Hepsini birbirinden geçer hale getirerek betonlaşmayı sıfıra indirmek...
– Gezi parkları yaratmak...
– Oluşturulacak parklarda cola ve meyve suyu satışları yapılması için büfelere verilen alanları sadece büfelerin modern koltuk ve sandalyelerle donatılmasını önlemek... Ve o parktaki halka hizmeti, “Oturacaksan bir şey içeceksin. Bu zorunludur” düşüncesinden ve baskısından halkımızı kurtarmak.
– Büyük alanları sadece E5 üzerinde doğal olmayan beton yapılaşmalarla yaratmaktan değil... Doğal zenginliğin bol olduğu Beylikdüzü’nde halka yaraşır yürüyüş alanları ve gezi parkları oluşturmayı başarabilmek...
– Gençlerin her türlü ihtiyacına cevap verebilecek alanları yaratıp her türlü internet hizmetini bu alanlarda gençlerimize bedava sunmak için düşünen bir genç toplum yaratmak...
– Hasbahçe ve daha ilerisine giden paralel yollardaki otobüs hizmetlerini fazla duraklar oluşturarak sıkıntıları gidermek...
– Sahipsiz gibi görünen boş arazilerin başıboş bırakılmasına göz yumularak görüntü kirliliği oluşturmalarını önlemek...
– Her ay bir kere olsun çeşitli yarışmalar ve etkinlikler düzenlenerek halkın birbiriyle kaynaşmasını sağlamak...
– Çalışan annelerin sorunlarına daha yakından eğilerek çözümler yaratmak....
– Hizmeti sadece vergilerle sınırlı tutmayarak, bunu daha geniş tabana yayarak Beylikdüzü halkına, “Benim bölgem çok iyi. Ne sorunum varsa onu belediyemle, hatta belediye başkanımla paylaşabiliyorum. Onunla görüşmemde hiçbir zorluk dahi çekmiyorum” dedirtebilmek...

İşte Beylikdüzü halkı bunu bekler.
Beylikdüzü halkı, CHP’nin kalesi olmak için, ilk adımın hizmet ağı çerçevesinde belediyenin çalışmalarını yakından görmek ister.
Ekrem İmamoğlu, bu saydığımız bütün beklentileri gerçekleştirmek için elbette zamana ihtiyacı olacaktır. Ama bu hizmet akışını ne kadar geciktirirse, zamanın kendisine yetmeyeceğini de söylemek mümkündür.
Evet...
“İftar Sofrası”ndaki samimiyet ve Başkan’la birlikte o güzel atmosferi yakalamak Beylikdüzü sakinleri için güzel bir resimdi. Şimdi sıra bu resimdeki güzellikleri tek tek başarabilmek ve halkın nabzını iyi tutabilmek.

İmamoğlu, nabzı en iyi tutma becerisini gülezyüzlülüğü ve halkıyla olan samimiyetinde gösterdi. Zaten Beylikdüzü halkı, onun bu güzel davranışını misliyle karşılık vererek ödüllendirdi.
Dileriz bundan sonra başarılara başarı katmak, hedef olsun. Bugüne kadar Beylikdüzü’nde modernleşme hayali düşüncesinden öte gitmeyen bir ölü zaman geçti. Geçmişteki hataları bir daha yaşamak istemeyen Beylikdüzü halkımız, İmamoğlu dedi.

Yukarıda saydığımız ve onların da doğuracağı birçok sorun beraberinde çözülürse, işte o zaman İmamoğlu, İzmir’in “CHP’nin kalesi” unvanını bölgesine taşıyacaktır.
Yolun açık olsun İmamoğlu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi