Mehmet Mert

Mehmet Mert

Bir mektup aldık…!

Bir mektup aldık…!

Bu günkü yazımda önce adıma gelen bir mektuba yer vereceğim. Ardından birkaç gündür yazısında bana sataşan, siyasette bir türlü bir yere gelemediği için çevresindeki herkese saldıran, kendisini filozof sanan bir zat-ı muhtereme cevap vereceğiz.

Önce mektup:
Kardeşim Mehmet Mert!
Ben; Ceyhan Yılmaz Emekli Öğretmenim,aspel kader biraz yazarlığımda var. Seni çok eskiden tanırım, teşviki mesaimiz olmasa da ortak yönlerimiz var.
1-Sen kariyerinin kanıtlamış insansın. Festivaldeki ödülü işledin, anladığım kadar ödüller şovenist  duygularla verilmiş.Tırnaklarınla kazıyarak geldiğin kalende sağlam durduğuna inancım tam.
2-Bir gazete var ki bazı siyasi kişi veya kişileri yere göğe sığdıramıyor. Ben isterdim ki ; Büyükçekmece ve Çatalca Festivallerini karşılaştırsaydınız.
a-Büyükçekmece şov yönü fazla ,ama amfiye ya elit kişiler veya zabıtaların elindeki listeler alındı. Başıma geleceğini bildiğim için, madara edileceğime gitmedim.
b-Çatalca Festivali Statta yapıldı, herkes ayırımsız orada coşkuyu dorukta yaşadı.Yorum yapmıyorum.
Hiçbir konuya şovanist duyguyla eğilmem. Ben buralıyım Çatalca’yı ve Büyükçekmece’yi çok iyi bilirim. Bu yöre halkı kullanıldığını anladımı tekmesi sert olur. CHP Kurultayındaydım;Teşhisim Kılıçdaroğlu Liderlik rüştünü ispatladı. Katılımdaki coşku samimi ve gerçekti. Bil vesile 71 yaşımda küllenmiş heyecanım doruktaydı.Yarından ümitliyim ve çocuklarınız mutlu olacak.Yeter ki örnek insan olalım. Kalem’in kavi olsun.  Köşende bu yazımı yazarsan mutlu olurum. Gözlerinden öperim.  CEYHAN YILMAZ

 * * *

Batı cephesinde yeni bir şey yok!
Bu günkü yazı başlığımı 50-60 yıl önceleri çok sık kullanılan bir Alman değiminden aldım. Batı cephesi 800 kilometre uzunluğunda bir cepheymiş, birçok noktasında da tek bir mermi atılmadan aylar geçermiş. Bir Alman General; "siperleri dolaşırken bir askere 'hiç alman vurma fırsatın oldu mu?' diye sordum. Bana siper duvarının üstünden sık sık başını çıkaran kel, uzun sakallı yaşlıca bir beyefendi gördüğünü söyledi. 'peki onu neden vurmadın?' dedim. Asker hayret etti. 'vurmak mı? Ama komutanım, adamın bana hiçbir zararı olmadı ki!' "

  12 Eylül 2010 tarihindeki yazıma böyle giriş yapmış ve o günlerde gerçekleşen EVET-HAYIR referandumunda değişen bir şeyin olmadığına dikkat çekmiştim.
   Bölgemizin yakından tanıdığı, bir türlü siyasetten kendine yer edinemeyen Hasan Girgin yememiş, içmemiş, üşenmemiş. Gitmiş arşivden bu yazımı bulmuş ve beni CAHALET ile suçlamaya kalkmış.
   Neymiş; ‘Batı cephesinde yeni bir şey yok!’ için ben Alman değimi demişim, o bunun 1929 yılında yayınlanan bir kitap olduğunu ve benim bunu bilmediğimden dolayı büyük cahil olduğumu ima etmeye kalkmış.
   Tabi aslında mesele benim şunu yazmam bunu yazmam meselesi değil. Mesele Hasan Girgin’in içinde bir yanmışlığı olduğundan o alevi serinletme meselesidir.
   Girgin bunları bıraksın da bir dönem yere göğe sığdıramadığı HABERDAR’dan ve Mehmet Mert’ten neden birden bire gıcık kaptı onları yazsın.
   Kaleme aldığı konuları yazdığımda o zaman Hasan Girgin’de bu gazete de yazıyordu. O dönem yazmaya neden cesaret edemedi. Nerede kaldı şimdi demokrat olmak, aydın olmak!
   Aydın dediğin senin yaptığın ise ben kör cahilliği kabul ederim, merak etme!
   Erich Maria Remarque'nın yazdığı, ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ kitabı kitaplığımın ilk misafirlerindendir. Beni bırakıp çocuklarıma sorsa o kitabın her satırını anlatırlar Girgin’e.
   Bu kitabı bir dönem (Esenyurt Belediye Başkanı olduğu zaman) Dr. Gürbüz Çapan da dahil bir çok belediye bedava bile dağıttı. Allah bilir ya ofisimde bir ara onlarca vardı o kitaptan. Tıpkı Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabı bizler için ne ise Almanlar için ise , ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ kitabını bilmeyen, okumayan yoktur. Bu kitap o kadar bilinen ve okunan kitap ki Almanlar artık bu kitabın ismini değimleştirdiler. Alman dostu olanlar bunu test edebilirler.

Aşağıdaki linki tıklarsan. ‘Yüzyılın romanını’ başlıklı haberi de HABERDAR yayınlamış. Ne zaman; 06 Ağustos 2011 Cumartesi 19:16.
Yaşar Kemal, yüzyılın romanını seçti: 'Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok'
http://www.haberdar.com.tr/kultur-sanat/yuzyilin-romanini-h10215.html
Bu haber senin rüyalarında yayınlanmadı Hasan Girgin. Bölgenin en çok okunan web sitesinde yayınlandı!
* * *
Bir başka yazım ise ‘Siyaset adamları neden politika yaparlar’ diye sormuşum. Büyük bir cehalet örneği göstermişim! Neymiş siyaset ile politika aynı şeymiş. Kim diyor bunu? Beni cahillik ile suçlayan büyük üstat Hasan Girgin!
Bakın Türk Dil Kurumu ‘siyaset’ anlamını nasıl yorumluyor:  Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.
Peki aynı kurum ‘politika’ diye sorana ne cevap veriyor:
1. Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa. "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır." - Anayasa
2. Davranış biçimi, düşünce yapısı.
3. Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme.
Yok bu açıklamalar bile ‘siyaset’ ve ‘politika’ arasındaki farkı anlatamıyor ise sana. Bir şey diyemeyeceğim. Üzgünüm!
* * *
Saygıdeğer okurlar; bağışlayın. Elimizde olmayan nedenler ile bu türden kişilere de cevap vermek durumundayız. Bu sivri zekalılara cevap vermez isek eşi bulunmaz akıllarınca daha başka önyargılar ile uğraşıp duracaklar. En iyisi bunlara şöyle seslenelim. Siz on onbeş yazı yazın. Ben hepsine birden cevap vereyim. Hadi bakalım, araştırın arşivimizi. Daha başka neler bulacaksınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi