Hepsi bir şeyleri değiştirmek için geldi. Partiye bir şeyler kazandırmak için özverili çalışan kaliteli insanlarda gelmedi değil, hemde oldukça fazla geldiler, ancak(!) Ya “yukarıya biat etmemek adına” olmuyor deyip kızdılar ve çekip gittiler. Ya da ne olduğunu anlayamadan birilerinin diğerine “biatine” yenildiler.

İlçe örgütlerine sürekli gidip gelirseniz kısa bir süre içinde “ilçeden genel merkeze” kadar, kansız koltuk kavgalarının ne için yapıldığını öğrenirsiniz.

Koltuğa oturdunuz mu başlarsınız sağlamlaştırmaya. İkinci adam istemezsiniz. Çünkü ikinci adam gölgeniz gibi sizi takip eder, bir dediğinizi iki etmez. “Sadakatten midir, yoksa inanç mı veya çıkar mı” diye sorarsınız kendinize. Son kararınız üzere silersiniz bir kalemde. Koltuğunuz, her türlü soruya cevap verme hakkı ve fırsatı verir size.

Koltuğunuz yoksa kızarsınız. Haksızlıkları, olması gerekenleri, yanlışları söylersiniz.

Koltuğunuz varsa, yaptıklarınız umudunuz olup sabır aşılar, alabileceğiniz bir koltuk teselliniz olur ve susarsınız...

Virüs bünyeye bir girdimi en güçlü "”antibiyotik” bile işe yaramıyor.
Sadece bünyemi?
İşte siyaset dünyası!  Sağda yer bulamayanlar sol partileri işgal etmişler. Makam koltuk teslim almışlar. Birde utanmadan dizayn etmenin peşindeler...

Bırakın artık birbirinizi pohpohlamayı ve dışa dönün.

Yok, gece davetleri, yok şu ilçenin yemeği, yok bu ilçenin dayanışma gecesi, yok içe dönük paneller, konferanslar, yok ödül törenleri, plaketler, madalyalar!

***

Eskiden tamir ederdik, şimdi değiştiriyoruz. Biz halen tamir etmenin sosyal yanına inanıyoruz. Değiştirmek ise tüketim toplumunu teşvik eden kapitalizmin eseridir. Tamir etmeyi denemekte fayda var. Kılıçdaroğlu’nu yalnız bırakmamak gerek diyoruz…

Halka dönük çalışmayanlar içe dönük iktidar olurlar, ancak kapılarının önünü süpürmek için dahi rakip partilerin iktidar olduğu belediyelerden hizmet beklemek zorunda kalırlar...

Kişisel çıkarlarınız uğruna, sosyal ve siyasal görevlerinizi yarına ertelemeyin. Çünkü yarın çok geç olabilir.

CHP, Avrupai görgü kurallarıyla çatal bıçak masada yemek yiyenlerin olduğu kadar sofrada tas ile çorba içenlerin partisi olabilirse kazanamayacağı hiç bir seçim olmaz. Bunun içindir ki CHP’nin yapması gereken; elitist, hoşgörüsüz, halka yukarıdan bakan her kim ise bünyesinden dışlamak olmalıdır.

CHP, 12 Haziran 2011 seçim beyannamesine koyduğu “Aile Sigortası” projesinin arkasında durmaya devam etmeli.

CHP, Tespiti halinde ihtiyaç sahibi her aileye elektrik, su, yakacak gibi temel ihtiyaçları ücretsiz veya en az bedelle verecek projeler üretmeli.

CHP, Toplu Taşımacılıktan kar eden kurumlar yerine sadece kendini amorti eden kurumları teşvik ederek toplu taşımacılığı en ucuz seyahat biçimine dönüştürmeli.

CHP, Başta sağlık, eğitim gibi temel gerekliliği ülke sathında herkese ücretsiz götürmeyi amaç edinmeli.

CHP, köylüye “tarım kalitesi yüksek toprak” sağlayacak çözümler üretmeli.

CHP, işçiye sendikal haklar tanıyacak projeler hazırlamalı.

Evet, yukarıda örneklediğimiz ve dahada çoğaltılabilinecek konular üzerinde çalışsın, CHP’nin iktidar olması için hiçbir engel kalmayacaktır…