Büyükçekmece Gölü Külfet mi, Nimet mi?
Geçtiğimiz günlerde Büyükçekmece Esnaf Odası ve Tepecik’teki bazı yerel derneklerin destek verdiği idda edilen bir toplantı yapıldı. Toplantının basında önce çıkan simalardan biri, Esnaf Odası Başkanı, yanında, kapatılan Tepecik Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü yapmıştı ki, en az on yıl. Yerine eşini bırakarak belediyeden ayrılarak siyasete soyunmuştu. Sağında eski Refah Partisi’nden Tepecik Belediye Meclis üyeliği yapmış bir avukat. Esnaf Odası Başkanı’nın dışında diğer iki kişi Tepecik’in bugüne kadar taşınan makus talihinin içinde yer almış şahsiyetler. Ancak üçünün de ortak özelliği yirmi yıla kadar İstanbul’u, sekiz yıldır da Türkiye’yi yöneten bir siyasi hareketin belediye başkanı adaylığı, aday adaylığı ya da fikir temsilcisi olmalarıdır.
Kendilerince Tepecik halkının “ müteahhitlerin” sorunlarını çözmek(!) Büyükçekmece Gölü’nün çevresini ranta açmak gibi çok ciddi bir çaba işine girdikleri anlaşılıyor. Yukarıdaki şahsiyetleri kamuoyuna tanıtmanın nedeni hem makam olarak, hem siyaset olarak, hem ideolojik olarak siyasi iktidarın paydaşları ve yandaşları olmalarıdır.
İnsanın aklına ister istemez koruma alanı dışındaki imara kapalı alanlar dururken, halkın elinden gölü koruma bahanesiyle üç paraya kamulaştırılan, göl çevresini imara açmak önerisi, lüks konut hayali kuranların iştahını kabartıyor olabilirler mi? Bilerek yada bilmeden
Sorunları dile getirmek adını bir yağmaya hizmet ediliyor olabilirmi?
Büyükçekmece’nin, Çatalca’nın, Silivri’ nin imarları yıllardır cezalı gibi kapatılmışken, Esnaf Odası Başkanı’nın ve yandaşlarının Büyükçekmece Gölü “nimet mi,
küflet mi ?” şeklinde tartışma açması “Köhne zihniyetlerden” kimi kast ettiği belli olmadan görüş bildirmesi çok ilginç.
Esnaf Odası Başkanı diyor ki, “Su medeniyettir. Medeniyetler suların çevresinde kurulmuştur.” Hayır, Sayın başkan, SU HAYATTIR. O nedenle suların çevresinde yerleşimler oluşmuştur. Yabancı ülkelerede göllerin çevresinde kurulan kentlerden bahsediyor. “Neden bizde olmasın?” Diye soruyor.
Sayın başkana önerimiz yüzünü göl çevresindeki koruma alanlarına değil, Marmara Denizi ve çevresine cevirmesidir. Doğa harikası iç denizin, çok değil otuz yıl önce 120 balık çeşidinin yaşadığını herkes bilir. Trajik bir anı olarak anlatılır.Doğma büyüme Çekmeceli olduğundan kendisi daha iyi bilir. Bu gün Marmara’nın, fosseptik çukuruna çevrildiğini bilmez mi? Görmez mi? Kıyı kanununa rağmen kamu alanları olan kıyılarımızın nasıl yağmalandığını bilmez mi? Şu an Marmara Denizinde bir elin parmakları kadar balık kaldığını ve kalanlarında ağır metaller ve diğer zehirlerle soylarının tükenmekte olduğunu bilmez mi? Uzmanlar “Marmara Denizinde çıkan balığı yemeyiniz” diyorlar.Bir zamanlar
İçilecek kadar temiz olan Marmara’ ya halkımızın dışında kimse ayağını bile sokmuyor. Bu arkadaşlar denize girmek için hangi uzak denizlere açılıyorlar kimbilir.
Peki Büyükçekmece gölünü nasıl koruyacaksınız? Eski fenişleri müdürüne soralım. (BMS şirketinin eski ortağı) “göl çevresine koruma bandı yapılıp imara açılabilirmiş”. Onca –sene hak sabiplerinin mülkleri üç paraya istimlak edilirken neredeymiş sorarmısınız. Tepecik’in son belediye başkanının Tepelikliler adına İSKİ ile emlak pazarlığına girdiği metresi 13.5 TL.’ye çıkardığını övünerek anlatırken, birçok hak sahibi başkana inanıp istimlağa razı oldukları, olmayanların mahkemeye gittikleri, şimdi bir takım adamların M2’ye 70 TL. önerdikleri iddiaları ortada dolaşırken, bu iddialardan adı geçen kişilerin haberi varmıdir acaba?
Büyükçekmece Gölü’nü nimet mi, külfet mi noktasında tartışmaya açanlar, “biz siyaset yapmıyoruz, esnafımızın çıkarlarını koruyoruz” diyebilirler.Belki gerçekten de öyledir. Ancak İstanbul’u yirmi yıldır yöneten bir siyasi hareketin, Büyükçekmece’deki siyasi şahsiyetlerinin çoğunlukla bu odadan çıktığına bakılırsa ki, yanlış bulduğum için değil, siyasetten uzak esnaf çıkarı için olduğunu iddialarından pek de inandırıcı olamazlar.
Daha önemlisi dünyada benzeri az bulunan bu doğa harikası alüvyon gölünün 1,5 milyondan fazla nüfusa su sağladığı düşünülürse, gölün ne büyük nimet olduğu asla tartışılamaz. Gerisi gözlerinde TL, $, EURO işaretinden başka bir şey görmeyenlerin sorundan rant çıkarma hesaplarıdır. Yani bulanık suda balık avlamak gibi.
Oysa gelecek kuşaklara, çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacak Büyükçekmece Gölü den daha değerli bir “NİMET” olabileceğini düşünemiyorum. Çünkü SU HAYATTIR.