SİYASETTE büyük oyunlar oynanır. Siyasette karşındakini yenme ve
birinci olma taktikleri her zaman vardır. Siyasette var olma çabaları
birlikle ve beraberlikle daha çok ses getirir. Bunlar, siyasetin
olmazsa olmazlarıdır. Ama gruplar kurarak ve bunların da içinde ayrı
bir siyaset uygulamak da olmaması gerekenlerdir.
Ama ne yazık ki bütün siyasi partilerde bunlar vardır.
Peki gelenek mi?..
Hayır, gelenek değil. Aksine, “Özgür siyaset anlayışımı ister partide
olsun, ister evde olsun, ister sokakta olsun... Nerede olursa olsun
yapmaya hakkım vardır” düşüncesiyle hareket edilmektedir. Ve sonuç
olarak da parti içi gruplaşmalar şahsi çıkarlara dönerek siyasetin
önünü tıkamaktadır.
Tıpkı Emine Ülker Tarhan’da olduğu gibi.
Düşünebiliyor musunuz?..
Her gün yazıp, çiziyoruz.
Her gün, “Ekmeleddin şöyle biri” diyerek araştırdığımız
izlenimlerimizi kağıt üzerine döküyoruz.
Neden bunları yapıyoruz?..
Bir hata varsa, yolun yarısından dönmenin daha kolay olacağını ispat etmek için.
Yani geç kalınmışlığın hiçbir şeye fayda etmediğini herkes
bilmektedir. Bunu kanıtlamanın en güzel yolu, bugünkü siyasetin nasıl
da tıkandığını göstermekten geçer.
Emine Ülker Tarhan için cumhurbaşkanlığı adaylığı ne zaman ki
zikredildi, vatandaşlar arasında büyük bir heyecan başladı. Herkes,
“İşte en güzel aday profili. Kimse Emine Ülker Tarhan’a adaylık
vasıfları üzerinde yok diyemez. Biz Emine Ülker Tarhan’ın adaylığına
çok sevindik. İnşallah 20 milletvekili çıkar da Emine Hanım’a imzasını
atar ve cumhurbaşkanlığı adaylığı gerçekleşir” diyerek heyecanlarını
sokaklara taşıdılar.
Ama gelin görün ki Deniz Baykal, Emine Hanım’a imza verilmemesi için
baskı yapmış. Bunu biz söylemiyoruz, bunu haberlerde okuyoruz. Hatta,
Emine Hanım için ulusalcı vekillerin toplantı yapacağını, ama bu
yapılacak toplantıya Baykal’ın katılmayacağını da haberlerde okuduk ve
izledik.
Şimdi kimse bize, “Siz kulaktan dolma haberleri köşenize taşıyarak
politika yaptığınızı mı sanıyorsunuz?” diyemez.
O zaman bize böyle bir soruyu soracak olan kişiye aynen şunu demem gerekiyor:
– “Madem kulaktan dolma haberleri düşünerek siyaset yapıp, makaleye
olayları dizip düşüncelerimizi taşımamız yanlış... O halde neden Emine
Ülker Tarhan’ı destekleyecek bir tek söz söylemediniz?..”
Kim söylemedi?..
Baykalcılar...
Ulusalcılar...
Emine Hanım’ın isminin ortaya atılması birkaç gün olduğu halde bu gibi
rizikolu günlerde neden halâ susulmakta?..
Madem Erdoğan’ın karşısına kuvvetli bir adayın çıkarılması isteniyor...
O halde ne duruyorsunuz?..
Niçin susuyorsunuz?..
Emine Ülker Tarhan sizi rahatsız ettiyse, rahatsızlığınızı açıkça söylesenize...
Susmanızın bir tek sebebi var. O da, Emine Ülker Tarhan’ın aday
gösterilmesini hazmedemiyorsunuz.
Neden mi?..
Açıklayayım...

TOPLANTI YAPILIYOR, AMA DOĞRU DÜRÜST BİR AÇIKLAMA DAHİ YAPILAMIYOR!..

Emine Ülker Tarhan için Ekmeleddin’e imza vermeyen vekiller hemen
toplanıyorlar. Anlaşılan o ki, aralarında görüşme yapacaklar ve Emine
Hanım’ın adaylığı için imza atıp atmamayı konuşacaklar.
Ama unuttukları bir şey var, daha yolun başındayken bile toplantı
kararı almaları... Emine Hanım’ın adaylığı için görüşme yapmaları
büyük bir hatadır. Bir defa zaman azalmıştır. Vakit neredeyse
kalmayacak kadar azalmıştır. Hal böyleyken... Halkın nabzı Emine Hanım
için yoklanılırken... Halktan da Emine Hanım için büyük bir sevgi seli
geldiğini görmüşken... Halâ neden susmaktalar?..
Açıkça şunu söylemek gerekiyor:
– “Siz Emine Hanım’ın cumhurbaşkanı adaylığı için hemen toplantı
kararı alıyorsunuz ve halâ bu kararınızı açıklamıyorsunuz. Peki daha
yolun başındayken, Ekmeleddin’in adı Kılıçdaroğlu tarafından
söylenirken, neden hemen toplanmadınız?..
Neden toplantı kararı almadınız?..
Bir toplantı yaparak neden Ekmeleddin için imza vermediğinizi açıklamadınız?..”
Öyle değil mi?..
Ama iş dönüp dolaşıp Emine Ülker Tarhan’a gelince, hemen toplantı
yapma kararı alıyorsunuz ve sinsi şekilde susuyorsunuz.
Kusura kalmayın ama Emine Hanım için ister imza verin - ister
vermeyin, siz zaten bir daha vekil olamazsınız. Çünkü siz şu anda
kendinizi güçlü hissediyorsunuz, ama yarın bu güç elbette halkın
elinde olacak. Ve halk, bugünkü hatalarınızdan ötürü size iyi bir ceza
verecek. O ceza da, size oy vermeyerek gerçekleşmiş olacak.”

BİR DAHA VEKİL OLAMAM KORKUSUYLA ATATÜRK’Ü SIRTINDAN HANÇERLEDİNİZ!..
İNCE, ERDOĞDU VE GENÇ NEREDESİNİZ?.. İMZANIZI NEDEN ÇEKMEDİNİZ?..

Gelelim bizim sevilen birkaç milletvekiline.
Yani Muharrem İnce, Aykut Erdoğdu ve Kamer Genç’e.
Bu şahıslar hemen hergün televizyonlarda ve miting yapar gibi halkın
yanında bulunarak sürekli AKP’yi topa tuttular. Sürekli, “Mutlaka
halkımızı uyarmalıyız. CHP idareye mutlaka geçmeli ve Türkiye üzerinde
oynanan yanlış oyunları durdurmalı” dediler.
Muharrem İnce halkın yüzde yüzüne yakınının sevgisini kazandı ve parti
içine belirli bir yere sahip oldu. Aynı şekilde Erdoğdu da bu sevgiden
payını alan şahıslardan oldu. Kamer Genç ise bildiğiniz gibi, iyi bir
hatip ve sağlam bir CHP’li.
Peki ne oldu da bunlar bugün sus-pus oturuyor?..
Hele ki İnce, neden susmakta?..
Bakın birkaç gün önce ne demişti: “Ben genel başkanıma sitemimi
ilettim. Ama partimi de zora sokacak bir şey yapmayacağım.”
Oldu mu şimdi Sayın İnce?
Ya Erdoğdu?..
O da İnce gibi aynı kader üzerinden gitmekte.
Peki, Kamer Genç’e ne demeli?..
Biz gazeteciler Genç için hep şunu söylerdik: “Kamer Genç, Meclis’te
tek başına muhalefet yapıyor. Helal olsun bu adama.”
Peki bugün ne oldu?..
Genç neden susmakta?..
Emine Ülker Tarhan’ın ismi duyulduğunda adeta Türk halkı coşarken....
Hatta değerli arkadaşım Vildan Hanım’dan  “Halk, Emine Hanım’ın
adaylığı kesinleşsin, elimize bayrağı alıp yollara çıkacağız”
bilgisini de aldıktan sonra, ulusalcı kanadın bunu nasıl olurda
görmezden geldiğini hayretle karşılamaktayım.
İnce’nin, Erdoğdu’nun ve Genç’in susmasının tek nedeni vardır. O da,
önümüzdeki genel seçimde genel başkanın kendilerini milletvekili adayı
göstermeyeceği korkusudur. Ama sen vekilliğini garanti altına almak
için bunu yapıyorsan, o zaman genel başkanına, sitemini söylemeye hiç
hakkın yok. Olamaz da. Hatta AKP’li vekillere kızmaya da hakkınız yok.
Çünkü siz de aynısını yapmaktasınız.
Biz sizi CHP’nin 3 silahşörü olarak görmüştük. Hatta Cumhuriyet’in
bekçileri olarak da ödüllendirmiştik. Ama siz ne bu ödüle
layıksınız... Ne de silahşörlüğe...
Siz de vekil olma hesapları içinde gününüzü gün etmek için sustunuz.
Hatta attığınız imzayı bile geri almadınız.
Sizi tutan mı vardı?..
Ama hayır, evdeki hesap çarşıya uymuyor, değil mi?..
Siz de küçük hesaplar peşinde koşarak Emine Ülker Tarhan’ı yalnız
bırakıp, güya Atatürk’çü geçinerek Ekmeleddin’i sırtladınız. Ama tarih
bunu da görecek ve sizi asla affetmeyecek.
CHP’liler, şunu sakın unutmayın: Ekmeleddin için miting parasını
cebinizden ödemeye hazırlanıyorsunuz. ama Emine Ülker Tarhan’ın ne
miting yapmaya ihtiyacı var... Ne de sizin o tatlı paranıza. Çünkü
Emine Hanım’ın ihtiyacını çoktan aldı bile. Adaylığını halk, zaten
sokaklarda kutlayacak.
Belki şu soruyu sorabilirsiniz:
– “Emine Hanım bu sevgiyi nasıl kazandı?..”
İşte size cevabı:
Emine Hanım sokaklarda, halkın yanında, gençlerin yanında biber gazı
yemedi mi?..
Tomalardan ıslanmadı mı?..
Plastik mermilerden kaçmadı mı?..
Gençler dayak yemesin diye önlerinde set olmadı mı?..
Türk bayrağını sokaklarda savunmadı mı?..
Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını sonuna kadar korumadı mı?..
Eğer halâ Emine Hanım için toplantı yapanlar bunları görmüyorsa,
CHP’ye ve Atatürk’e çok büyük zarar verdiklerini bilmeliler.
Umarım arkadaşım Vildan Hanım’ın duyumu doğru çıkar ve umarım Emine
Hanım’ın adaylığı sokaklarda şenliklerle kutlanır. Ve 3 silahşörler ve
de ulusalcılar, kafalarını kumdan çıkarıp aydınlığı görmüş olur ve
utanırlar.