CHP’nin iktidar olamayışının en büyük nedeni parti içi disiplinin ve beraberinde huzurun olmamasından kaynaklanmaktadır.

1977 yılında yapılan genel seçimlerde %41,3 gibi rekor oy alan Bülent Ecevit’e hizipçilik yapanlar yine bu ilkesizler değilmiydi?

Erdal İnönü’yü olağanüstü kurultaylarla yıldırıp siyasetten bıktırıp uzaklaştıran aynı zihniyet değilmi?

Bunların amacı seçim kazanıp hükümet olmak falan değil, bunların aklı fikri derdi parti içi iktidarı ele geçirmektir.

Kim ne derse desin, CHP de çeşitli kılıflara girerek farklı görünmeye çalışan statükocular yerel seçim öncesi en azından belediye başkanlıklarını parsellemek adına olağanüstü kurultay için zemin hazırlama uğraşı içindeler.

Partinin tartışılır hale gelmesinde bilerek veya bilmeyerek Profesör Birgül Ayman Güler’inde katkısı olmuştur. Bu durum karşısında Profesör Birgül Ayman Güler’in kendini sorgulama zamanı gelmişte geçiyor!

Baykal ve izdaşlarının her zamanki gibi ekibinin parti içinde muhalefete düştüğü dönemlerde aynı karıştırıcı kışkırtıcı oyunlara başvurduğu CHP’nin geçmiş tarihinde somut örneklerle doludur. Bu durum CHP’ ye dolayısıyla da ülkeye sürekli zarar vermişdir.

Bu güne kadar Tuncelili veya etnik kimliğinden dolay bazıları tarafından bir türlü sindirilemeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hoşgörüsü bol demokrat kimliği herkesin haddini bileceği yöndeydi. Görülüyor ki çok kişide haddini bilmiyor. Genel ve özel konuşmanın hatta kürsü konuşmasının ayırdında olmayanlar var.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun masaya vurma zamanı gelmiştir. Önüne gelenin ağzına geldiğini hiçbir demokraside hiçbir parti kabul etmez. Bu nedenledir ki Kılıçdaroğlu gereği neyse onu yapmalıdır.

Eski sağcı “böl parçala yut” mantığı ile kadroları hatta sıradan üyeleri dahi birbirine düşüren devlet ile bir şekilde işi olan kişileri parti yönetimine almamalı, hatta var olanı derhal görevinden uzaklaştırmalı.

Milliyetçilik/Ulusalcılık kavramına kişilerin namusu kadar sahip çıkmasına kimsenin itirazı olmamalı. Ancak Etnik kimlik üzerinden siyaset te yapılmamalı, yapanlar derhal uzaklaştırılmalı.

Evet, CHP’de bir hata yapılırken birde doğru olan yapıldı. CHP Genel Başkan yardımcısı Perihan Sarı Diyarbakır il kongresinde Diyarbakırlılara bir iki cümlede olsa Kürtçe konuştu, selam verdi, hal hatır sordu, hatta bakınız ne dedi; “Ülke günlük söylemlerle idare edilemez. Bu bakış açısıyla çözülemez. Bu dille barış kurulamaz, savaş diliyle barışa ulaşılmaz. Ülkemizin önündeki temel sorun demokrasi, hak ve özgürlükler sorunudur. Kürt yurttaşlarımızın sorununu adını koyarak 1989 yılında biz ortaya koyduk. Kürt raporu bugün yaşadığımız noktadaki birçok gelişmenin temeli, yol haritasıdır. Etnik kimliği bir şeref olarak biz niteledik. Bu günde aynı sorumluluk duygusuyla barış ve kardeşlik yolunda bu sorunun çözülmesinden yanayız" Salonda bulunan partililere Kürtçe, 'Sevgili yurtseverler' diye seslenen Perihan Sarı, “Bu toprakların birlikte yaşama iradesini ortaya koymuş, emperyalizme karşı birlikte savaşmış ve bu iradeyi bugüne taşımış insanların ülkesidir. Hiç kimsenin inancı, mezhebi, etnisitesi, ırkı, soyu bir başkasının üzerinde hiyerarşi kurma nedeni olmamalıdır. Bu değerler kutsal, dokunulmaz ve insan onurunun bir parçasıdır. İnsan onurunun bir gereğidir. Biz bu değerleri benimsemiş bir parti olarak, insan onurunu gözeterek, korumak, kollamak, esirgemek zorundayız. Herkesin varlığına saygı göstermek, kendisini istediği gibi ifade edebileceği, kimliğini yaşayacağı koşulları, iklimi savunmak, oluşturmak zorundayız" İşte bunları söyleyende bir CHP’li(Perihan Sarı).

“Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız. Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, Türkiye'de siz sorunu Türk sorunu yaptınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit eşdeğerde gördüremezsiniz. Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız” Bunları söyleyende bir CHP’li(Birgül Ayman Güler)!