Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Değişmek gerek!

Onlar tahammülü mümkün olmayacak kadar iticiydiler. Birilerinin gözüne girerek emeksiz yalan ve entrikalar eşliğinde hasbelkader tanıştıkları kişilerden kendi özlerini saklayıp vitrinize ettikleri yalan meziyetlerinin sonucu bir koltuk edinmişlerdi.

İşin garibi ne kadar beceriksiz ve kötü olurlarsa olsunlar o koltuğun onları büyüttüğüne inanıyorlardı. Şayet ki yapılan herhangi bir işte başarılı olmamışlarsa ne kadar meziyetsiz basiretsiz ve de beceriksiz olsalar bile yine inanıyorlardı olmayan büyüklüklerine. Onların diğer adı içimizdeki İrlandalılardı(!)

Gazeteciler onlar için en iyisini yazmalıydılar. Yazmayan hemen dışlanmalıydı, hatta lehlerine yazılsın da nasıl olursa öyle olsundu. Şayet fotoğrafta gözleri kapalı çıktıysa; “Neden böyle çektin benim [resmimi!]” (fotoğraf olduğunu bile bilmiyor) diye bağırabilmeliydiler. Öyle bir hakları vardı, o hak yoksa var olmalıydı.

Keşke gidecek bir yerim olsaydı da oradan dışarı çıkıp büyük oyunlara maruz kalarak o oyunları oynayanları, o oyunların ayrıntılarını, o oyunları oynayanlarında onlar olduğunu görmeseydim.

Şimdi büyük koltukları işgal etmiş o oyunları oynayan İrlandalı küçük oyuncuları tanıyorum. O küçük oyuncuların kime ne zaman nasıl bir oyunları olacak tahminleriyle onların yaptığını izlemek artık çok zor. Her an o zavallı kendini bir şey sanan bir küçük oyuncu boynunu kopartacak hissiyle yaşıyorsan bu daha da zor. Çünkü içine sindiremiyorsun, diyorsun ki; “Neden derede boğulayım okyanus varken(!)”

Evet, bu içimizdeki İrlandalı küçük oyuncular ulviydiler, her iyi şey onlar içindi. En büyük insanla ancak onlar tokalaşmalı onlar konuşmalıydılar, hatta kürsüye bile onlar çıkmalıydı otobüsün ütünde onlar olmalıydı, her kare fotoğrafta muhakkak o kadraj içinde hemde en büyük adama en yakın yine onlar olmalıydılar. En büyük adamlara çiçekleri onlar vermeli, onlar liderin elini sıkmalıydılar.

Hoş, kaybedecek bir şeyin yok, lakin ideallerinin heba edileceği kaygısını duyuyorsun, yok ki başka yerin oraya gidesin, ah bir gidecek yerim olsa demeyi de hiç ihmal etmiyorsun…

O küçük İrlandalı oyuncular başarılı olamıyorsa suç asla kendilerinde olmayıp sürekli başkasındaydı. Yeteneksiz olabilecekleri bir türlü akıllarına gelmiyordu. Yalanla şişirilerek yarattıkları kendilerine güvenleri oldukça fazlaydı. İşin garibi her zaman berbat işler yapan ve bu işleri bunlara bulaştıran senin benim gibi geri zekâlılar vardı.

Bazıları senin becerilerinin ve insani ilişkilerinin onların önünde çok büyük engeller oluşturacağını fark etti. Bu fark ediş davetlere çağrılmalarını sınırladı. Tüm bunlara rağmen ve de her şeye rağmen gittiğiniz bir etkinlik olursa, gölgende kalacakları korkusuyla arka sıralara itilmen için çaba sarf edenleri gördükçe için acıdı, ama yinede o hallerine güldün. Onlara ve entrikalarına rağmen gördüğün itibar acılarını azda olsa dindirdi.

Eskiden bir günde belki 3-5 yere davet edilirken şimdi engellenmen için hamleler yapanları görüyorsun, hatta senden davetler saklanır oldu, çünkü korkuları, endişeleri, çekinceleri, kaybedecek koltukları var…

Evet, şimdi onların kazanmadan edindikleri, tadına varınca da kaybetme korkusu yaşatan koltukları var.

Ne zamana kadar mı?

Sadece ve sadece kaybedene kadar.

Kıyıda köşede kırıntıları kalan İrlandalılar gidecek, yani kısa bir süre sonrası değişim var(!)

 

 

 


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi