Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

DOĞANIN SEVGİLİ AYI MART

DOĞANIN SEVGİLİ AYI MART

İçinde “Orman Haftası”, “Dünya Su Günü” gibi günleri barındıran Mart. Bu yılda iyiliğini yaptı. Kuraklıktan korkarken  3-4 gün tatlı tatlı yağan yağmur bize bir aylık su bıraktı. Su, bireylerin temel gereksinimini, ekonomik, teknik çalışmaların sürekliliğini sağlayan ve ulaşımı kolaylaştıran yaşamsal bir kaynaktır. Bu faaliyetlerin yürütülmesi temiz ve yeterli su kaynaklarına bağlıdır. Küresel ısınma ile buharlaşmanın artması yeterli yağışın olmayışı sebebiyle göllerimiz kuruma tehlikesi yaşamaktadır.

Öyleyse bizler suyu tasarruflu kullanmak zorundayız. 22.03.1993’ten bu yana “Dünya Su Günü” kutluyoruz. Ancak 2001 yılında (WHO) Dünya Sağlık Örgütü bu günü “Su ve Sağlık” günü olarak kutlamıştı. Evet Mart içinde “Dünya Tıp Günü” de var. 2003 yılını ise, yaşanan kuraklık ve sel felaketleri nedeniyle “Su ve Felaket” temasını işledi. Sevgili Okurlar, Biliyoruz ki, dünyadaki suyun %97’si tuzlu su, sadece %3’ü tatlı sudur. Bu tatlı suyun da büyük bir kısmı kutuplarda buz halindedir. Bir büyük kısmı da atmosferde, yer altında ve göllerdedir. Demek ki biz tüm tatlı su kaynaklarımızın Binde ikisini içme suyu olarak  kullanabiliyoruz. Son 10 yılda dünyada su talebi 6-7 kat arttı.

Bu talep 2025 yılında 8.3 milyar metre küp, 2050 yılında 10-12 milyar metre küp olacak diye hesaplanmaktadır. Bu dünyada sadece biz insanlar yaşamıyoruz. Yaban hayatı, tarım ve sanayi de su kullanmaktadır. Bu gün 2.5 milyar insan yetersiz, sağlıksız su ile yaşamaktadır. Yarının savaşları altın için değil, petrol için değil su için çıkacaktır. Dünyada kullanılan su miktarı 1940 yılında 1000 kilometre küp, 1990’da 4130 kilometre küp, 2000’de 5000 metreküpe ulaşmıştır.

2025 yılında dünyanın 1/3’ü su kıtlığı yaşayacak, ülkemizde ise başta Konya, Iğdır, Hatay, Muğla, Amasya olmak üzere bir çok ilimizde su kaynakları kururken tarım alanları da çok sıkıntı yaşayacaktır. Dünya’da yeryüzüne düşen yağmurun yıllık ortalaması 800 mm iken Türkiye’de 640 mm dir. (www.dsi.gov.tr) Bu da bizim su zengini değil, su fakiri olduğumuzu gösterir. Yılda Türkiye’ye 501 milyar metreküp yağmur düşerken bunun 186 milyar metreküpü akarsularla taşınır, geri kalan yeraltı suyu olur. (Bilim ve Teknik Kasım 2005) Biz 205 milyar metreküp su potansiyelimizin %64’ü kullanılmamaktadır.

40.1 milyar metreküp kullandığımız suyun, 29.6 metreküpü sulamada, 6.2 milyar metreküpünü içmede, 4.3 milyar metreküpünü ise sanayide kullanıyoruz. Kullanılan su miktarı yılda kişi başına 10.000 metreküp düşerse o ülke su zengini, 2500 metreküp düşerse normaldir. Türkiye’nin kişi başına düşen su miktarı 1300 metreküp kişi başı olduğundan biz su fakiri oluyoruz. Gelecekte Meriç için Bulgaristan ile, Asi için Suriye ile, Fırat ve Dicle için Irak ile tartışabiliriz.

Bu nedenledir ki yer altı ve yerüstü su kaynaklarımızı koruyup kollamalıyız. Öyleyse Kuzey Ormanlarımızı yok edip hava alanı, yol için kurban etmemeliyiz. Maden ocaklarıyla, siyanürlü altın çıkarmayla, mermer ocaklarıyla, kimyasal gübre (pestisit) ile radyasyonla, fosfatla, ağır metallerle suyumuzu zehirlememeliyiz. Yok ettiğimiz ormanların acısını çocuklarımız, torunlarımız çekecek. Bunu sağlamak için çok akıllı yöneticilere ihtiyacımız yok. Az akıllılar bile bunu anlar, bilir. Yoksa paraya kul olur. 22 Mart Dünya Su Gününde 3. Hava alanı yapılacak bölgedeki Akpınar ve Ağaçlı Köylerine TEMA, ÇYDD, Kuzey Ormanlarını Koruma Platformu ile ziyaret yapıp köylülerle sohbet yapacağız. Biz elimizden geleni yapalım bakalım bir sonuç çıkacak mı? Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi