Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Dönekliğin adı değişim olursa?

Günümüzde değişim ile dönekliği birbirine karıştıranların sayısı o kadar çoğaldı ki... “Döneklik ve değişim” nedir, ne değildir, bir de biz değerlendirelim dedik.

“Değişim”ci; çevrelerindeki değişiklikleri yakından çok iyi takip eder, izler, yenilikçi ve yaratıcı olur. Çevrelerinden ortak düşünceleri dikkate alır, bu aldıkları düşünce ve işlemeleri, toplumsallaştırır. Çevrelerindeki tepkileri öğrenebilmek, ihtiyaç duyulan bilgileri toplayabilmek ve birikimi gereğince yeniden düzenleyebilmek için bir “besleyici yankı” tepki depolama mekanizmasına sahip bulunmaları ve olumlu sonuçlara ulaşabilmek için, değişim süreci üzerinde etkin bir denetim sistemi kurmaları ve ayrıca “masum bilgili kitle” tarafından “muhakkak” benimsenmeleri ve kabul edilir olmaları gerekir.

Örneğin demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşları belirli amaçlara ulaşmak üzere kurulmuş, “yenilikçi, değişimci”, toplumsal, sistematik kurumlardır.

Sivil toplum örgütlerini böyle tanımlandıktan sonra, şimdi de kavramının taşıdığı anlamları gözden geçirelim.

Değişim kavramına oldukça farklı anlamlar, tanımlamalar yükleyebiliriz.

Bunlar arasında fazlasıyla klasik bir tanımlama olacak ama sanırım en anlaşılabilir tanımlama bu olmalı. “Hareket, yer değiştirme veya bir durumdan diğer bir duruma geçiş”. Ne yazık ki birçokları kızacak ama inkâr edilemez gerçek bu! Diyalektik tarifini yapmak zorundaydım, ben de o tanımlamayı yaptım.

Gelişme, büyüme, kalkınma…

Geleneklerin, kalıplaşmış eski düşünce sistemlerinin ve atalardan kalma yaşantı şekillerinin biçimlerinin ve ezberlerinin terk edilmesi.

Yani gelenek, görenek, örf adet ve ananelerin reformize edilip geliştirilerek değiştirilmesi (Baskın Hoca’nın deyimiyle ezber bozma) diyebiliriz. Daha yüksek bir verimlilik ve etkenlik derecesinin getirilmesi gerçekleştirilmesi v.b. sayılabilir.

Kısaca değişim büyüme, gelişme. Farklı daha işlevsel faydalı duruma benzeşme veya eski “eksi” yerine yeni “artı”dır.

“Dönek” ise ikiyüzlülük, sadakatsizlik, aldatmak, entrika ve ihanet olarak çok kabaca tanımlanılabilinir.

Ülkemizde 12 Eylül faşizmine kadar ha oldu ha olacak denilen sol sosyalist devrim ve bunun beraberindeki ivme kazandıran devrimcilerin birçoğunda rastladığımız ‘değişim mi, döneklik mi?’ sorusuna değişken cevaplar verme durumunda kalıyoruz. Hatta bu bölgesel olarak çok farklılık gösteriyor.

Bazen tarihler boyunca bozulmamış ve bozulmayacak dediğimiz bir il halkı en hızlı ve fütursuzca dönerken, buna hemen kendini ortaya atan gönüllü, fedakâr “öncü dönekler”, riyakârca ve utanmadan “değişim” veya “uyum sağlamak” adını takmıştır.

Hatta bazıları daha ileri giderek; yahu bunda ne var ki, “ne olmuş yani asırlardır ezilen, horlanan, dışlanan bu halk değil mi, fırsatını bulmuş, yeter artık biraz da siz ezilin(!)” diyecek kadar ilkelerini bırakmışsa, ne olmuş deme cüretini göstermekten de kaçınmıyor ise artık ondan hiçbir doğru, ilerici, namuslu faaliyet beklenmemeli.

Evet, dönekler “öncü dönekler” aracılığı ile dönekliğin teorik olarak savunması böyle yapıyor, ama bunun insanlıktan, namus ve erdemden ne kadar uzak bir söylem olduğunu aslında kendileri de çok iyi bilmesine rağmen bugüne kadar verdiği mücadelenin asli ve içsel pazarlığının beklentisi ise “çalana haksıza karşı olmak, düzeni değiştirmek” diye bir derdinin olmadığını, hata bir an evvel çalanın yerine geçip çalanın elindeki silahı alıp çalanın bıraktığı yerden kendisinin çalmaya devam etmesidir.

Netice-i kelam son zamanlarda birçok yerde bu değişimcilere ve döneklere rastlamaktayız. Dönekler değişimcilerden aldıkları tepkiyi çok iyi bildikleri için “değişimcileri de” kendileri gibi göstermeye çalışmakta yada elerinde bulundurdukları imkânları ve taraftarları aracılığı ile onları da kendileri gibi olmaya zorlamaktalar. Yutturamadıkları yerlerde ise kendilerini uyum sağlayan değişimci olarak tanımlamanın yolunu aramaktadırlar veya öyle görünmeye çalışmaktadırlar.

twitter.com/HasanHinisli

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi