Dönen dünyanın üzerinde duran insanlar!
Geride bıraktığımız dokuz günlük bayram tatili çok ilginç geçti. Benim adıma yaşanmadı bu ilginçlik, hepimiz adına yaşandı.
Mesela 7 milyarı aşan nüfusa sahip dünyamızın bir buçuk milyarının İslam kökenli olduğu söyleniyor.
Hadi bir sorup soruşturalım bir buçuk milyar Müslüman kardeşlerimiz içerisinde geride bıraktığımız Ramazan Bayramı'nın tatil süresini 9 güne çıkaran başka ülke var mıdır?
***
İslam dinini en yoğun yaşayan ülke olan Suudi Arabistan'da bile bu yaz sıcağında tatil dört günü geçmemiş.
ABD, Fransa, Japonya gibi ülkelerde bir yıl içerisinde, üst üste üç günü geçen tatil yok.
Neyse konumuz tatiller, tatillerin daha programlı yapılması, gereksiz uzatılan tatiller, tatil günlerinde aksayan işler falan değil.
Konumuz aksine insanoğlunun tembelliği.
Hergün kendi çevresi üzerinde dönen bir dünya üzerinde yaşayan insanların durağanlığı.
Tembelliği.
İşgüzarlığı.
Ne kendisine ne de hiçkimseye faydası olmayan insanların gereksizliği.
***
Bu bayram bir değişiklik olsun diye üç arkadaş, ben, meslektaşlarım Ali Tarakcı ve Cengiz Alçayır ile birkaç gün beraberce dinlenelim, tatil yapalım, düşünelim, tartışalım, vakit geçirelim dedik.
Ali tutturdu, Yunan Adaları'na gidelim, Amerika'ya gidelim, Paris'e gidelim, Avusturalya'ya gidelim diye.
Cengiz farketmez dedi.
Ben ise daha yakın yere gitmeyi tercih edenlerdendim ve nihayet karar verdik yanı başımızda, İstanbul'a 250 km mesafede bulunan İğneada'ya gittik.
***
2010 yılında da gitmiştim İğneada'yı ve çok sevmiştim.
Eminim Cengiz ve Ali de sevmiştir.
Neyse bu tatilin ve yolculuğun bize çok şey öğrettiğini söyleyebilirim.
En azından tatil günlerinde evde uyumak, sağda solda boş boş vakit geçirmek yerine düşünün daha sabahın yedisinde Trakya köylerinde hava soluyorduk.
Kahvaltı yapıyorduk.
Doğanın, yeişilin, rüzgarın, gök yüzünün tadını çıkarıyorduk.
***
Sabah saat dokuzda İğneada'daydık ve Karadeniz'in hırçın denizinin tadını çıkarıyorduk.
İğneada iki bin nüfusu olan Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı bir belde.
Belde daha çok fazla keşfedilmemiş.
Ali yeni duymuştu adını, Cengiz ise duymuş ama çok fazla fikir sahibi değildi.
Ben de 2010 yılında İğneada'da otel açılışına davet edildiğim için açılışa gitmiş ve bu yarımadayı çok sevdiğim için tekrar gitmek istemiştim.
***
Dün gazetelerde bir haber vardı; 'Marmara'nın önemli yaz turizmi merkezlerinden Avşa Adası, 9 günlük bayram tatilinde turist akınına uğrayınca nüfusu 50 kat artışla 130 bine yaklaştı. Deniz otobüsleri ve feribotların günlük 30 sefer yaptığı, market araçlarının aralıksız gıda taşıdığı adadaki 50 plaj, en yoğun günlerini yaşıyor. Avşa Adası'nın kışın 2 bin 500 civarındaki nüfusu, 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 130 bine ulaştı..'
İnanın İğneadası'da Avşa'dan farklı değildi.
Yetkililer sadece bayramın ilk günü yarımadaya 22 bin araç girdiğini söylüyordu.
Yarımada'da kaldığımız günlerde saatlerce ekmek kuyruğuna, bakkal kuyruğuna şahit olduk.
***
Neyse sonuçta biz üç arkadaş iki üç gün güzel bir yerde hep birlikte dinlendik, tartıştık, kafa yorduk, fikir geliştirdik ve çok güzel projeler ile evimize döndük.
Kısaca dönen dünya üzerinde duran insanlardan olmamak için sürekli üretme sözü verdik bir birimize.
Çalışma sözü verdik.
Mesleğimizi daha elverişli bir şekilde, daha sağlıklı sistemde daha güçlü yapma sözü verdik.
***
Araştıracağız.
Soruşturacağız.
İrdeleyeceğiz.
Eskisinden daha fazla bir efor ile daha güçlü yayın organlarımızla birlikte, vatana, millete, bölgeye, insanlığa, çevreye, bütün canlılara faydalı gazetecilik yapmaya çalışacağız.
***
Dönüp bakalım bir geriye.
Kimler geldi kimler geçti bu alemden.
Kimi dönen dünya üzerinde dünyanın dönmesinden bile rahatsızlık duyan gereksiz, faydasız bir hayat yaşadı gitti geldiği yere.
Kimi ise adeta dünyayı kendi elleri ile daha hızlı döndüreceğine inanıcı ile 24 saatlik bir güne yüz saatlik bir yaşam sığdırarak, dünyayı doyurarak, çevresine fayda sağlayarak, insanlığa katkı sunarak, kötülükleri yok ederek, karanlıklara ışık tutarak, hastalıklara derman dağıtarak gitti geldiği yere.
***
Umarım yeni projelerimiz, bölgemize, insanlarımıza, mesleğimize katkı sunacak işler yapar.
Akılsızlara akıl sunar.
Kafasızlara ilham olur.
Kötü niyeti şiar kabul eden çürümüş, kokmuş, körelmiş beyinlere ışık olur.
Hadi bakalım hep birlikte kendi ekseni etrafında dönerek bir koca günü meydana getiren dünyamız üzerinde durmadan dönmeye, çalışmaya, bir şeyler üretmeye devam edelim..
Yaşasın dönen dünya doğan güneş.
Yaşasın insanlık...
Mesela 7 milyarı aşan nüfusa sahip dünyamızın bir buçuk milyarının İslam kökenli olduğu söyleniyor.
Hadi bir sorup soruşturalım bir buçuk milyar Müslüman kardeşlerimiz içerisinde geride bıraktığımız Ramazan Bayramı'nın tatil süresini 9 güne çıkaran başka ülke var mıdır?
***
İslam dinini en yoğun yaşayan ülke olan Suudi Arabistan'da bile bu yaz sıcağında tatil dört günü geçmemiş.
ABD, Fransa, Japonya gibi ülkelerde bir yıl içerisinde, üst üste üç günü geçen tatil yok.
Neyse konumuz tatiller, tatillerin daha programlı yapılması, gereksiz uzatılan tatiller, tatil günlerinde aksayan işler falan değil.
Konumuz aksine insanoğlunun tembelliği.
Hergün kendi çevresi üzerinde dönen bir dünya üzerinde yaşayan insanların durağanlığı.
Tembelliği.
İşgüzarlığı.
Ne kendisine ne de hiçkimseye faydası olmayan insanların gereksizliği.
***
Bu bayram bir değişiklik olsun diye üç arkadaş, ben, meslektaşlarım Ali Tarakcı ve Cengiz Alçayır ile birkaç gün beraberce dinlenelim, tatil yapalım, düşünelim, tartışalım, vakit geçirelim dedik.
Ali tutturdu, Yunan Adaları'na gidelim, Amerika'ya gidelim, Paris'e gidelim, Avusturalya'ya gidelim diye.
Cengiz farketmez dedi.
Ben ise daha yakın yere gitmeyi tercih edenlerdendim ve nihayet karar verdik yanı başımızda, İstanbul'a 250 km mesafede bulunan İğneada'ya gittik.
***
2010 yılında da gitmiştim İğneada'yı ve çok sevmiştim.
Eminim Cengiz ve Ali de sevmiştir.
Neyse bu tatilin ve yolculuğun bize çok şey öğrettiğini söyleyebilirim.
En azından tatil günlerinde evde uyumak, sağda solda boş boş vakit geçirmek yerine düşünün daha sabahın yedisinde Trakya köylerinde hava soluyorduk.
Kahvaltı yapıyorduk.
Doğanın, yeişilin, rüzgarın, gök yüzünün tadını çıkarıyorduk.
***
Sabah saat dokuzda İğneada'daydık ve Karadeniz'in hırçın denizinin tadını çıkarıyorduk.
İğneada iki bin nüfusu olan Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı bir belde.
Belde daha çok fazla keşfedilmemiş.
Ali yeni duymuştu adını, Cengiz ise duymuş ama çok fazla fikir sahibi değildi.
Ben de 2010 yılında İğneada'da otel açılışına davet edildiğim için açılışa gitmiş ve bu yarımadayı çok sevdiğim için tekrar gitmek istemiştim.
***
Dün gazetelerde bir haber vardı; 'Marmara'nın önemli yaz turizmi merkezlerinden Avşa Adası, 9 günlük bayram tatilinde turist akınına uğrayınca nüfusu 50 kat artışla 130 bine yaklaştı. Deniz otobüsleri ve feribotların günlük 30 sefer yaptığı, market araçlarının aralıksız gıda taşıdığı adadaki 50 plaj, en yoğun günlerini yaşıyor. Avşa Adası'nın kışın 2 bin 500 civarındaki nüfusu, 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 130 bine ulaştı..'
İnanın İğneadası'da Avşa'dan farklı değildi.
Yetkililer sadece bayramın ilk günü yarımadaya 22 bin araç girdiğini söylüyordu.
Yarımada'da kaldığımız günlerde saatlerce ekmek kuyruğuna, bakkal kuyruğuna şahit olduk.
***
Neyse sonuçta biz üç arkadaş iki üç gün güzel bir yerde hep birlikte dinlendik, tartıştık, kafa yorduk, fikir geliştirdik ve çok güzel projeler ile evimize döndük.
Kısaca dönen dünya üzerinde duran insanlardan olmamak için sürekli üretme sözü verdik bir birimize.
Çalışma sözü verdik.
Mesleğimizi daha elverişli bir şekilde, daha sağlıklı sistemde daha güçlü yapma sözü verdik.
***
Araştıracağız.
Soruşturacağız.
İrdeleyeceğiz.
Eskisinden daha fazla bir efor ile daha güçlü yayın organlarımızla birlikte, vatana, millete, bölgeye, insanlığa, çevreye, bütün canlılara faydalı gazetecilik yapmaya çalışacağız.
***
Dönüp bakalım bir geriye.
Kimler geldi kimler geçti bu alemden.
Kimi dönen dünya üzerinde dünyanın dönmesinden bile rahatsızlık duyan gereksiz, faydasız bir hayat yaşadı gitti geldiği yere.
Kimi ise adeta dünyayı kendi elleri ile daha hızlı döndüreceğine inanıcı ile 24 saatlik bir güne yüz saatlik bir yaşam sığdırarak, dünyayı doyurarak, çevresine fayda sağlayarak, insanlığa katkı sunarak, kötülükleri yok ederek, karanlıklara ışık tutarak, hastalıklara derman dağıtarak gitti geldiği yere.
***
Umarım yeni projelerimiz, bölgemize, insanlarımıza, mesleğimize katkı sunacak işler yapar.
Akılsızlara akıl sunar.
Kafasızlara ilham olur.
Kötü niyeti şiar kabul eden çürümüş, kokmuş, körelmiş beyinlere ışık olur.
Hadi bakalım hep birlikte kendi ekseni etrafında dönerek bir koca günü meydana getiren dünyamız üzerinde durmadan dönmeye, çalışmaya, bir şeyler üretmeye devam edelim..
Yaşasın dönen dünya doğan güneş.
Yaşasın insanlık...