Dün Fethullahçı olmayan var mıydı!
Geçtiğimiz hafta medyada; ‘CHP’li Belediye Başkanı’nın danışmanı Cemaat İmamı çıktı' başlıklı bir haber yer aldı.
Haberde; KPSS soruşturmasının firari şüphelisi Fatih Üniversitesi eski Rektörü Şerif Ali Tekalan’ın Büyükçekmece Belediyesi’nin CHP’li Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün danışmanı olduğu yazıyordu.
*
“Fethullah Gülen Suç Örgütü” soruşturmasındaki 44 kişilik şüpheliler listesinin ilk sırasında yer aldığı ve Cemaat’in “Türkiye İmamı” olduğu öne sürülen Şerif Ali Tekalan, 24 Ekim’de Paris’e kaçtığı tespit edilmişti.
Fatih Üniversitesi’nin 2010 yılından beri rektörü olan Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, firari olarak bulunduğu Paris’te 18 Kasım tarihinde görevden ayrılmıştı.
Büyükçekmece Belediyesi ise resmi web sitesinde “Başkan Danışmanları” bölümünde ilk sırada yer alan Şerif Ali Tekalan'ın adını yayınlamaya devam etmekteydi.
*
Haberden sonra ise anında o isim web sitesinden kaldırılırken, Büyükçekmece Belediyesi Basın Bürosu’ndan habere ilişkin yapılan açıklamada ise, Şerif Ali Tekalan’ın “danışmanlar” arasında yer almasının “nezaket” gereği olduğu ifade edilmişti.
*
Anlayacağınız Büyükçekmece Belediyesi'nin nezaket davranışı medyada yer alan haber sonrası sona eriyordu.
O zaman ortaya 'nezaketsizlik' çıkmıyor mu falan demeyi de gerek görmüyoruz.
Şunları söylüyoruz.
*
Dün Fethullahçı Cemaati'ne yakın olmayanınız var mıydı sanki.
Başta günümüz Cumhurbaşkanı, Başbakanı, birçok başbakan yardımcıları, parti liderlerimiz v.s.
Dün; Fethullah Gülen'e saygıda, hürmette, eksik etmemektelerdi.
Haliyle bölgemizin bir çok belediye başkanı da aynı şekilde Gülen Cemaati'ne yakınlıkları ile bilinmekteydi.
*
O kadar ki; bırakın Cumhuriyet Halk Partililiği, ANAP'lılığı, DYP'liliği, MHP'Liliği...
Varsa yoksa Gülenci misin değil misin geçerliydi adeta.
Bugün yayınladığım fotoğraf (Büyükçekmece Belediye basın müdürlüğünün dediği gibi) o fotoğrafların en nazik olanı.
Fethullah Gülen'in elini, eteğini öpen mi dersiniz.
Hünkarım, sultanım diyerek ayağının dibinde oturan mı dersiniz.
Bırakın Gülen'i Cemaatin önde gelenlerinin bile elini öpen mi dersiniz.
Bu fotoğrafları yayınlamayı kendime zül gördüğüm için şimdilik arşivde kalsın yeter.
*
Asıl söylememiz gereken şu.
Nasıl ki dün cemaatçiliği, el öpmeyi, etek öpmeyi yanlış buluyorduk ise bugün de dünün yanlışlarından istifade ederek belden aşağı vurmayı doğru bulmadığımızı ifade etmeye çalışıyorum.
Önemli olan dünün yanlışlarından ders çıkarıp bugün doğruları yapmaya çalışmak.
*
Ancak ne hikmetse hala o yanlışları görmeyenler de yok değil.
İşte bunadır itirazımız, bunadır kızgınlığımız, bunadır eleştirimiz.
Nasıl oluyor da bir adam dünün Cemaatçisi, bugünün sosyalisti, yarının liberali olduğunu söylüyor.
Bu ülkenin yöneticileri hep 'takla' atacak.
Dönekliği 'ilke' görecek.
Adam satmayı 'başarı' sanacak.
Defalarca parti değiştirmeye 'demokrasinin gereği' diyecek.
*
Bu ilkede döneklerden daha çok idealistler var.
İki yüzlülerden daha çok, dürüstler var.
Fırıldaklardan daha çok; demokratlar, hümanistler, sözünün eri mertler, yiğitler, kahramanlar var.
Korkaklardan daha çok, cesurlar, yürekliler, bilekliler, gözü karalar var.
Bu ülke ve bu ülkenin değerleri belki geçici olarak bir kaç çapsızın eline geçebilir.
Ancak er yada geç, doğru olanlar, yiğit olanlar, adil olanlar, evrensel insani değerleri korumaya çalışanlar, barıştan yana olanlar, iyiden, güzelden, doğadan, sevgiden yana olanlar gerçek kazananlar olacaktır...
Güzel yarınlarda buluşmak üzere...