DSP'li Macit'ten tarım alanları uyarısı

DSP'li Macit'ten tarım alanları uyarısı
DSP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Macit, AKP iktidarında uygulanan tarım politikalarının yanlışlığı ve rant elde etme çabası yüzünden tarımsal alanların her geçen yıl azaldığına dikkat çekti ve “Tarım arazilerinin yerleşim alanına

DSP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Macit, AKP iktidarında her geçen gün tarım arazilerinin azaldığına dikkat çekti ve tarım arazilerinin yerleşim alanlarına dönüştürülmesine son verilmesini istedi.
         Macit, yazılı basın açıklaması yaptı. Macit’in açıklaması şöyle:
“Uygulanan yanlış tarım politikaları ve rant elde etme çabası, tarımsal alanlarımızın her geçen yıl önemli ölçüde azalmasına yol açmaktadır.
Tarım arazilerindeki bu azalma, AKP hükümeti döneminde de artarak devam etmektedir.
AKP’nin iktidara gelmiş olduğu 2002 yılında ülkemizde 26.6 milyon hektar tarımsal alan bulunurken, bu rakam, 2009 yılında 24.3 milyon hektara kadar düşmüştür. Yani 7 yıl gibi kısa bir sürede 2.3 milyon hektar alan tarım dışına çıkmıştır.
2010 yılı verileri henüz belli olmamakla birlikte, bu rakamın daha da aşağı olacağı kesinlikle söylenebilir. Çünkü bu azalma, izlenen bir politikanın sonucudur ve aynı zihniyet devam ettiği sürece de durum değişmeyecektir.
Nitekim bu sonuçları, işlenen tarım arazisi toplamında da görmekteyiz.
Toplam işlenen tarım alanı, 2002 yılında 23.9 milyon hektar iken, 2009 yılında 21.3 milyon hektara inmiştir. Yani, 2.65 milyon hektar alanda artık tarımsal üretim yapılmaz olmuş, çiftçi üretim alanını terk etmiştir.
Tarım alanındaki bu azalmanın sonucunda da yetersiz tarım, başka bir deyişle yetersiz gıda sorunu ortaya çıkmaktadır. Yetersiz gıda üretimi, adaletsiz gelir dağılımı ile birleştiğinde, toplumsal yoksulluğa ve açlığa dönüşmektedir.
Türkiye artık, dünyada kendi ihtiyacını karşılayabilen birkaç ülkeden biri değildir.
TÜRK-İŞ’in hesapladığı verilere göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 868 TL; yoksulluk sınırı ise 2.826 TL olarak tespit edilmiştir.
İşsizlik, yoksulluk ve açlık her geçen gün artmaktadır. 
Basında yer alan haberlere göre, Samsun’un Tekkeköy ilçesinde 2.5 aylık bir bebek ''yetersiz beslenme'' sonucunda yaşamını yitirmiştir. Bir bebeğin açlıktan dolayı hayatını kaybetmesi, 2011 yılının Türkiye’sinde yaşanmaktadır ve AKP hükümetinin ayıbıdır.
Ülkemizin temel tarım politikası, ihtiyaçlarımızı kendimizin üretmesi olmalıdır. Bu amaçla tarım toprakları kıskançlıkla korunup geliştirilmeli, tohum ve diğer tarımsal girdilerin kendi ülkemiz koşullarına uygun olanı yine kendi olanaklarımızla üretilmelidir.
Oysa ülkemizde tarım topraklarına saldırıların boyutu her geçen gün büyümekte ve çeşitlenmektedir. Bunun son örneği, Trakya bölgemizde yaşanmıştır.
         Edirne’nin Paşaçadırı’ndaki Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü’ne ait 1. sınıf tarım arazisinin TOKİ’ye tahsis edilmiştir.
Hastane yapılması gerekçesiyle devredilen 300 hektarlık alanının gelecekte konut alanına dönüşmesi ve bütün bölgenin yerleşime açılması açınılmaz bir süreç olacaktır.
Hükümet, kısa süreli, göz boyayıcı ve yandaşlara rant dağıtan bu tür uygulamalarıyla tarımı ve hayvancılığı yok etmektedir.
Bu karar aynı zamanda, 3 bin 200 dekarlık alanda başarıyla faaliyet yürüten Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün işlevini de ortadan kaldırılmaya yöneliktir.
Bu enstitüsü, Türk tarımı ve Trakya ekonomisi açısından önemli faaliyetler yürütmektedir. Trakya topraklarına uygun olarak yetiştirilen buğday tohum ihtiyacının yüzde 60’ını ve çeltik tohum ihtiyacının da yüzde 90’ını karşılamaktadır. Ülkemize özgü Osmancık çeltik çeşidini ıslah etmesiyle tanınan Enstitü, son yıllarda ülkemizin pirinç üretimin iki kat artışına ve dışa bağımlılığın azaltılmasına dönük önemli bir hizmet görmüştür.
Bu denli hizmet ehli bir kuruluşun özel önemle desteklenmesi gerekirken, tam tersine yok edilmeğe çalışılması anlamlıdır. Bu uygulamanın arkasında, AKP iktidarının ülke menfaatine aykırı düşen, çarpık kentleşme ve öngörüsüz tarım politikası yatmaktadır.
Öte yandan, rant için yok edilmesi düşünülen bu tarım bölgesi, Edirne’nin su ihtiyacını karşılamakta da özel bir öneme sahiptir. Kentin içme suyu ihtiyacını, Süloğlu Barajı ve Paşaçayırı mevkiinde bulunan 14 su kuyusunun karşıladığı düşünüldüğünde, bu gerçek açıkça ortaya çıkmaktadır.
TOKİ’nin yapacağı hastane ve yeni konutların çevredeki içme suyu kaynaklarını kirletmesi ve halk sağlığı için tehdit oluşturması kaçınılmaz olacaktır.
Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’nin  ‘Bugüne kadar hep hükümetle kavga ettim, ne oldu?’  diyerek ve çeşitli gerekçelerle bu katliama ortak olması Edirne bakımından talihsiz bir durum doğurmuştur.
Belediye Meclisinde, ilgili revizyon planlarının kabul edilerek bölgenin, ‘Hastane, konut, spor rekreasyon, turizm ve ticaret alanı’ olarak imara açılması, hükümetle belediye arasındaki işbirliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Her kes bilmelidir ki, tarımı ve hayvancılığı düşünmeden, sadece rant yaratmaya dönük olan bu uygulamalar, ülkemizin geleceğini karartmaktadır.
Et fiyatları alıp başını gitmiştir ve aynı sorun kısa bir gelecekte tarımsal ürünlerde de yaşanacaktır.
Tarım ve hayvancılığın ortadan kaldıran bu politikalar sonucunda ülkemizin yarısı işsiz ve aşsız kalacaktır.
Hükümeti bu talana son vermeye; belediyeyi de kararlarında dönmeye çağırıyoruz.
Yapılan yanlıştır; hem Edirne’ye, hem Trakya’ya hem de ülkemize zarar verecektir.
Bu kararların takipçisi olacağımızı ve haramilere ülke topraklarını peşkeş çektirmemek için her türlü mücadeleyi sürdüreceğimizi, ilgililerin bilmesini istiyoruz.”

 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.