Mehmet Mert

Mehmet Mert

Engelsiz hayat!

Engelsiz hayat!

Ramazan Baş genel başkanlığında faaliyet gösteren Türkiye Omirilik Felçleri Derneği (TOFD) önemli işlere imza atıyor.

Ankara, Beykoz, Elazığ, Görele, Marmaris gibi yerlerde temsilcilikleri ve Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, İzmir, Karaman, Karabük gibi illerde de şubeleri bulunuyor.

1998 yılında omurilik felçlilerinin tıbbî, meslekî, ekonomik, sosyal sorunlarının çözümü ve yeni omurilik felçlilerinin oluşmaması için hizmet vermek amacıyla kurulan dernek 16 yaşında.

Öncelikle omurilik felçlileri olmak üzere tüm ortapedik engellilerin tıbbi, mesleki, ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümlerine yönelik ulusal ve uluslararası alanlarda çalışmalar yapan  TOFD, 03.05.2004 tarih ve 2004/7252 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla “Kamu Yararına Çalışan Dernek” statüsünde hizmetlerini sürdürüyor.

Türkiye'de 150 bin üzerinde omurilik felçlisinin olduğu tahmin ediliyor.

Bu rakamın %90''ı tekerlekli sandalyeye ve bir başka kişiye bağımlı yaşamak durumunda kalmaktadır.

Çoğunlukla trafik kazaları, yüksekten düşme, sığ suya balıklama atlama, ateşli silahla yaralanma, iş kazaları, hastalıklar (omurga tümörü, omurga ve omurilik enfeksiyonları, yumuşak doku hastalıkları – bel ve boyun fıtıkları) vb. omurilik felcine neden olmaktadır.

Gerek yetersiz rehabilitasyon, gerekse çevresel koşullar (mimari engeller ve ulaşım sorunları) çoğunlukla tekerlekli sandalye bağımlısı olan omurilik felçlilerinin bağımsızlığını kısıtlamakta, üretici konuma geçip, toplumsal ve ekonomik yaşama katılımlarını engellemektedir.

TOFD, bu sorunların çözümünü bir bütün olarak ele almakta, bir taraftan kamusal alanda çözümler üretirken, öbür taraftan da birey bazında omurilik felçlilerini konutlarından alarak dernek merkezimizdeki hizmetlerinden yararlanmalarını sağlamaktadır.

2100’ün üzerinde üyesi bulunan TOFD 1350'nin üzerindeki üyesi çeşitli seviyelerde omurilik felçlisidir.

 Teşekkürler TOFD

 Türkiye’de ve Dünya’da omurilik felçlilerine yönelik tıbbi, mesleki, ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki alanlarda hizmet veren öncü bir sivil toplum kuruluşu olan TOFD, bu akşam Yeşilköy WOW Otel’de bir gece düzenleyerek derneğe emeği geçenleri ödüllendirecek.

TOFD yönetimi sağ olsun bize de ödül düşünmüş.

Bu tür ödüllere gerek olmadan da TOFD gibi, gerekli, işlev gören, nitelikli ve ayrıcalıklı sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmak hepimizin vazgeçilmezi olmalı.

Dernek yönetimi ve gönüllüleri üzerine düşeni fazlasıyla yapmakta.

Yarının engelli adayları bizlere düşen görev ise bu tür derneklere karşılıksız destek olmamızdır.

 Ya engelsizsiniz ya engel siz siniz!

 Yazımın bu bölümünde çok beğendiğim ‘ENGELSİZSİZNİZ’ makalesini sizlerle paylaşıyorum.

 Anne karnında ya da doğduktan sonra bir takım organların görev ve fonksiyonlarını yerine getirememesidir engelli olmak.

Kimi insanlar gözlerini dünyaya açmasından gözlerini kapatıncaya kadar yani ömrünün sonuna dek en yakın kişilerin desteği olmadan ayakta duramazlar. Her an bakıma muhtaçtır onlar. Sizin çok basit gördüğünüz bir işi yapmak için çaba gösterir onlar ve o iş onlar için çok önemlidir. Bu sebeple yaşları ne kadar büyürse büyüsün tıpkı bir bebek gibi yemeğini yedirmek, giysilerini değiştirmek, banyosunu yaptırmak, hatta tuvalete dahi gidemiyorsa altını değiştirmek gerekir.

 Örneğin; engelli bir genç kız aynanın karşısına geçip saçlarını taramayı ne kadar da çok istemiştir ve eğer yürüyemiyorsa dağlara, kırlara çıkıp papatyalar toplamayı, çılgınlar gibi bir aşağı bir yukarı koşmayı ne kadar arzulamıştır. Ya da engelli bir erkek çocuğu pencerenin camından bakarken sokakta çelik-çomak oynamayı, misket fırlatmayı ne kadar da çok hayal etmiştir. Engelli olmak bir sorun olarak görülmemelidir. Çeşitli rahabilitasyon merkezlerinde bu insanlarımızın bilgi ve becerileri arttırılarak geliştirilebilir ve onlara toplum içinde çeşitli görevler verilebilir.

 Bir insanı engelli diye görmezlikten gelemezsiniz. Onların ömürlerini bir köşede geçirmelerine, kendilerini geliştirememelerine izin vermemelisiniz ve onlara faydalı olmak için çeşitli etkinlikler yapmalısınız. Mesela okuma-yazma bilmeyenlere okuma- yazma öğretebilir, zamanlarını değerlendirmek için küçük çapta kurslar verebilirsiniz elinizden geldiği kadar. Ya da okuyacak ve yazacak durumu olmayan insanlara kitaplar, dergiler, masallar okuyarak onların hayal dünyasını geliştirebilirsiniz.

 Gönlü zengin olan kişiler ve yardım etmeyi seven insanlar için onlarla ilgilenmek, zamanlarını beraber geçirmek çok değerlidir. Ve onlara faydalı olmak için çırpınan bir yürek hem bu dünyada hem de öbür dünyada mükafatsız kalmayacaktır. Toplumda yaşayan bir fert olarak sizlere düşen görev engelli olan bu insanlara yaşam mücadelesinde destek olmak ve onların omuzlarındaki yükü az da olsa hafifletmektir. Bir an kendinizi bir engelli insanın yerine koyun. Elinizi, ayağınızı kaybettiğinizi düşünün. Nasıl da ürperiyor tüyleriniz. Ne kadar da içiniz sıkılıyor ve bu düşünce zihninizi en fazla bir dakika meşgul edebiliyor. Hemen bizden uzak olsun gibi düşünceler geçiyor içinizden, ama yarının size ne getireceği hiç belli olmaz. Onun için sahip olduğunuz bu güzelliklerin değerini bilmelisiniz ve halinize şükretmelisiniz. Engelli olan insanlara da her zaman destek olarak onlardan Allah’ın selamını esirgememelisiniz ve selamdan da öte hayatlarının her alanında onlarla birlikte olmalısınız.

 Bazı insanlar da vardır ki iyi bir şekilde hayatlarını yaşarken sürekli bir engele takılırlar. Bu insanlar kafalarından atamadığı düşüncelerle, çözemediği problemlerle başbaşalar. Burada fiziken bir engel bulunmasa da zihnen engeller insanın yakasını bırakmamaktadır. Böyle insanların yapması gereken en önemli şey olumsuzluk adına ne varsa kafasında, yaşantısında o olumsuzlukları çözerek, yaşamını iyi düşüncelerle süsleyerek hem kendine hem de toplumda yaşayan diğer insanlara faydalı olmaya çalışmak olması gerekmektedir.

 Bir engele takılıp tüm hayatını zehir etmek ve bir olumsuzluk görünce bunu geleceğine de genellemek hiç de çıkar bir yol değildir. Zaten böyle insanlar da yaşamlarından tat alamazlar. Allah her insana aynı seviyede akıl vermiştir. Önemli olan bu aklı doğru yerde ve doğru bir şekilde kullanmaya çalışmaktır. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bazı ayetlerde “…anlayan akıl sahipleri için öğütler vardır.” şeklinde aklın kullanmasının önemi vurgulanmıştır. Yaratanımız bizim aklımızı kullanmak için düşünmemiz gerektiğini buyuruyor. Her işin başında, ortasında ve sonunda iyi düşünmemiz gerektiğinin üzerinde duruluyor.

 Düşünmek, bir konuda fikir edinmek bir insanın yapabileceği en güzel iştir. Aklı doğru kullanmak da doğru düşünmenin bir sonucudur. Düşünmenin diğer bir boyutu da TEFEKKÜR edebilmektir. Tefekkür; elini ayağını tüm işlerden çekerek yaratılış amacını, bu dünyada ne yapman gerektiğini ve ömrünü nasıl geçirmen gerektiğini düşünmek ve sana verilen nimetlere aklını kullanarak şükredebilmendir. Zaten tefekkür kelimesinin kökü ” fikir ” yani fikir edinmekten gelir.

 Her insan yaşantısı boyunca bir takım sıkıntılarla başbaşa kalabilir. Hastalıkla, fakirlikle, ayrılıkla, ölümle sınanır. Mesela; bir öğrenci kazanmayı çok arzuladığı bir sınavı kazamaz bir genç sevdiği kızla evlenemez, bir annenin çocuğu olmaz vs. bunları uzatmak mümkündür. Burada önemli olan şey asla ” isyan etmemektir ve bu neden benim başıma geldi dememektir.” Çünkü yaratanımız bizi bizden daha iyi biliyor ve bizim üzülmemizi istemiyor. Bizler neyin hayırlı olduğunu ya da neyin şer olduğunu bilmediğimiz için sürekli sorguluyoruz başımıza gelenleri. Burada önemli olan şey de sıkıntı anında sabredebilmek ve aklımızı iyi kullanarak zorluklara göğüs gerebilmektir. Bazen dipte olmak gereklidir ki su yüzeyinin kıymeti daha çok bilinsin. Kaybetmek olacak ki yaşamımızda kazanmak daha fazla önem kazansın… Sıkıntı anında yapılacak en güzel şey de o sıkıntılara sabredebilmektir. Çünkü sabır acıdır fakat meyvesi tatlıdır.

 Kısacık olan şu hayatımızda engellere takılmamalıyız çünkü çözülmeyecek hiçbir sorun ve problem yoktur. Yeri ve zamanı gelince herşey kendiliğinden çözülecektir, buna inanmamız lazım ve bu yolda çaba sarf etmemiz gerekir. Kendi hayatımıza kendimiz engel olmamalıyız. Çünkü bize verilen bu hayat inişiyle ve çıkışıyla yaşamaya değer bir hayattır. Şunu da unutmamak gereklidir ki aklımızı doğru kullanarak iyi düşünerek atılan adımlar bir insanın hayatına artılar kazandırır.

 

 


Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi