Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Erdoğan’ın Köşk Yanlışları Ve Gül’ün Desteği!..

 KÖŞK seçimi için miting startı verildi. Kim verdi derseniz, elbette ki  Başbakan Erdoğan verdi. Ama nedense eski bildik mitinglerden hiçbir farkı da yoktu.

Nasıl olsun ki... Bir defa, Türk siyaset adamları Köşk seçiminde kullanacakları kelimeleri ve ifadeleri asla bilmiyor. Zaten bilse Türkiye, bugün; bu halde olmazdı.
Cumhurbaşkanı adayı, ne falan - filan partinin duruşunu göz önüne alarak siyasetini yapmalıdır. Ne de kişisel siyasi çıkarlar uğruna getirisini şimdiden düşünmelidir. Ama bizde maalesef bunların hepsi yapılmakta.
Yapılmakta ama, yapılmayanları da “Yapıyorum” söylemleriyle miting alanlarına taşımakta. Bir defa onlar da bilmekte neyin yanlış, neyin doğru olduğunu?.. En basitinden yanlışın neye doğru olduğunu açıklamamızı istereseniz, biz de seve seve açıklarız elbette.
İlk önce şu soruları soralım:

1– Parti liderleri veya Köşk adayları, neden tek tek diğer partileri dolaşmakta?..
2– Köşk seçiminde Meclis’e giremeyen diğer partiler neden tek tek dolaşılıyor ve unutulmuyor?..
3– Halka “Köşk adayı herkesi, bütün Türkiye’yi kucaklamalı” yalanı neden söyleniyor?..

Öyle değil mi?..

Bakın, daha düne kadar Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi için mitinglerine strat verdiği andan itibaren karşısında kim varsa veryansın ediyor. Değil herkesi kucaklamayı, oy verenleri dahi şikayet edecek kadar ileriye gidiyor.

Neden?..

Cumhurbaşkanı ben seçileyim diye. Peki aynı görüşü ve aynı niyeti karşınızdaki kişi de düşünmüyor mu?.. Elbette düşünüyor. Peki bunun doğrusu nedir?.. Karşındaki adayı yenmek için bütün milleti  suçlamak mıdır?.. Yoksa herkesi kucaklayacak bir cumhurbaşkanı zihniyetini taşımak mıdır?.. Bize sorarsanız, cumhurbaşkanı bir başbakan gibi çalışmamalı. Aksine
başbakanın yaptıkları ve yapacaklarını daha erken görüp, hesap edip ona göre, halk adına tavrını koymalı. Yani, önüne her gelen her yasayı onaylamamalı...
ABDULLAH GÜL‘Ü, SANKİ ERDOĞAN’IN İSTEKLERİNİ HİÇ YAPMAMIŞ GİBİ GÖSTERMEK YALANIN EN BÜYÜĞÜDÜR!..

Birkaç gün önce Başbakan Erdoğan, Samsun’da aynen şu ifadeyi kullanmıştı:
– “Bazıları, ‘Cumhurbaşkanlığı makamı yol yapma, köprü, havalimanı yapma mekanı değildir’ diyebilir. Kusura bakmasınlar, cumhurbaşkanlığı makamı yapılan ve yapılacak olan havalimanlarını da takip eder, yolları da takip eder. Milletin birliğini, bütünlüğünü de takip eder. Cumhurun başı olacaksın, eee, yan elip yatacaksın. Böyle şey olur mu?.. Bunu yapacağız.”
Hadi buyrun.

Bugüne kadar Köşkte cumhurbaşkanlığı yapmış Abdullah Gül sanki AKP’nin gönderdiği her maddeyi onaylamamış da... Sanki Erdoğan’ın düşüncelerindeki kanun maddelerini Resmi Gazete’de bastırmamış da... “Kuruculuğunu yaptığım AKP benim partimdir. Yeni başbakan adayını önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz” diyen sanki Abdullah Gül değilmiş de...
Sanki Gezi olaylarında milleti tomalarla ve biber gazlarıyla Taksim alanında boğarken, Gül’ün kendisine karşı çıkarak emniyet güçlerinin geri çekilme emrini vermiş de... Çeşitli atamalar yapılırken ve siyasi düşüneler uğruna köşelerdeki müdürlerin yerleri değiştirilirken, sanki Gül bunları onaylamamış da...

Halâ mağdurları oynayarak halka, “Bizi çok engellediler. Ama biz yılmadık. Çalıştık. Halka hizmetkâr olmaya geldik” lügatıyla kandırmaya çalışmak ne derece doğrudur?.. Biz söyleyelim, bunların ve bundan sonra yapılacak olanların hepsi mağdur edebiyatıdır. Eğer bir başbakan mağdur ise, o zaman cumhurbaşkanlığı adaylığı için meydanlarda yaptığı mitingin masraflarını nereden karşılıyor?..
Öyle değil mi?..
Bu neden açıklanmıyor?.. Ayrıca Yüksek Seçim Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’nin, yasal çerçevesinde bu gibi gelişmelere verecek bir cevabı yok mudur?.. Mutlaka vardır.
O halde, neden vermezler?.. Eğer vermiyorlarsa (Ki veremiyorlar) o zaman bu konuya cevabı muhatabı olan Başbakan’ın kendisinin vermesi gerekmez mi?..
BAŞBAKAN’IN KÖŞK ADAYLIĞI İÇİN İSTİFA ETMEMESİNİN SEBEBİ ANLAŞILMAKTA!..

Yani, devletin her türlü olanaklarından yararlanmak için miting masraflarını karşılamak için yasal bir zemine ve yasal bir cevaba ihtiyacı yok mudur?.. Elbette vardır. Peki neden bugüne kadar bu açıklanmıyor?.. Biz söyleyelim, çatı adayı Ekmeleddin nasıl ki yasal bir zemin ve yasal bir yasak olduğu için nasıl ki miting masrafını yasal zemine oturtamıyorsa... Aynı şekilde Başbakan’ın da bu yasa zemini oturtamadığından hem Başbakanlık’tan istifa etmiyor... Hem de yapılan miting masraflarını dokunulmazlığını kaldırmadan devletin olanaklarıya sağlıyor.
Bunun aksini ispat eden şimdiye kadar ortaya çık(a)madıysa, cevabı da burada aramak gerekir.
ZATEN CUMHURAŞKANLIĞI SİYASETİN DIŞINDA DEĞİLDİ Kİ... NE ZAMAN SİYASETİN DIŞINDA OLDU?..

Başbakan diyor ki: “CHP, Cumhurbaşkanlığı siyasetin dışından olsun’ diyor. Yanına MHP’yi de aldı, bazı zavallı figürleri de aldı. CHP, MHP, cumhur reisi seçmenin değil, statükoya bekçi seçmenin derdinde.” Bu soruya cevabı tam da yeri gelmişken verelim:

– Acaba Abdullah Gül, siyasetçi değil miydi?..
– AKP’den gelen bütün isteklerin onaylanması için masasına geldiğinde imzasını atmadı mı?..
– İnternet ve teknolojinin bütün hizmet ağlarını yasaklayacak kadar ileri giden yasakçı zihniyeti de Abdullah Gül, Köşk’te onaylamadı mı?...
Acaba Abdulllah Gül, halka gelen yasakların hangisine “Ben bu imzayı atmam. Halkımızın her türlü yasal maddeden yararlanma hakkı vardır. Anayasa’daki yürüyüş ve protesto hakkı yasal zemindedir. Bunu kimse engelleyemez. Ben Köşk’te olduğum müddetçe halkımızın haklarının takipçisiyim ve görevime de öyle devam edeceğim” dedi mi?.. Allah korusun.
Siz bırakın demeyi, Anayasal güvencelerin halk için işlemesine ve çalıştırılmasına asla müsaade dahi etmedi. Şimdi AKP bugün, “Ben mağdurum. Bugüne kadar hep bizi dışladılar” edebiyatına yatamaz.
GELELİM BİZİ ÇATI ADAYI MESELESİNE!..

CHP ve MHP’nin inadıyla halkımız adeta köşeye sıkıştırıldı ve “Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, bizim dediğimiz olacak. Ekmeleddin’i seçeceksiniz. Bunun lamı cimi yok. Biz ne dersek o
olacak” demedi mi?.. Dedi.

Peki hem yollara çıkıp, “AKP dayatmacılık yapıyor” dedikten sora, sizin de aynı yolu izleyerek Ekmeleddin’i dayatmanızın neresi demokrasi?.. Ayrıca kimse “Ekmeleddin kötü adam, biz ona oy vermeyiz. Biz bu adamı sevmedik” demiyor. Aksine denilen şudur:

– “Kimse bize AKP’nin yaptığı gibi dayatmacılık yapamaz. Hele ki özgürlüğü savunan ve her seferinde ‘Bu ülkeyi kuran ve demokrasiyi getiren parti CHP’dir’ diyen bir partinin Emine Ülker Tarhan’ın aday gösterilmesine ambargo koymamalıdır.” Halkımız işte bunu diyor. Ama CHP ve ekürisi MHP ne diyor:

– “Ekmeleddin Köşk adayımızdır. Biz ne dersek o olur.” Evet ama, siz hiç halkınızın nabzını yoklamak için televizyonları izlemediniz mi?.. Halkımız ne diyordu:

– “Emine Ülker Tarhan, Atatürkçü ve gerçek Cumhuriyetçi. Demokrasiye gönül vermiş biri. Bunu Gezi olaylarında ve parti içi demokrasinin halk adına işlemesinde gördük ve şahit olduk. Hele ki o biber gazlarını yemesini... Tomalarla ıslanmasını gördükten sonra, ‘İŞTE BENİM GERÇEK ADAYIM’ dedik. Eğer Emine Ülker Tarhan Köşk adaylığına gösterilirse Türk bayraklarını alıp sokaklara çıkacağız. Emine Ülker Tarhan’ın miting yapmasına dahi gerek yok. Hele ki miting için para aramasına hiç gerek yok. Biz kendimiz miting alanlarını oluştururuz” diyordu...

Ne diyeyim, birinci turda Erdoğan’ın seçilememesi planları yapılacaksa, bu; alternatif adayların (Ki Emine Ülker Tarhan’a alternatif aday dahi denilemez) halk üzerindeki etkisiyle ögerçekleşecekti. Hatta Tarhan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığı kesin gözüyle bakılıyordu. Ama değişik hesaplar ve değişik siyaset oyunları Emine Ülker Tarhan’ı devre dışı bıraktı.
Ama CHP ve MHP şunu asla unutmamalıdır: Ekmeleddin bekledikleri gibi oy alamazsa sakın mağdur ayaklarına yatmasınlar. Veya seçilirse halkın bütünlüğünü Köşk’te gösterebilmek için Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıksınlar. Bunun yolu, bugünden başlar. Adresi ise Anıtkabir’de yatan büyük önderin izlediği yoldur. O yolda bağımsızlıktır. Türkiye’nin ve Türk’ün şahlanışıdır.

Ve vatan uğruna yapılan söylemlerdir. İnşallah Ekmeleddin bu şahlanışı yapar ve Türklüğe sahip çıkar. Yok eğer çıkmazsa, bunun günahını CHP ve MHP ödeyecektir. Birileri bize karşı çıkıp da, “Hayır, CHP ve MHP niçin ödesin? Bunun günahını Kılıçdaroğlu ve Bahçeli öder” diyemez. Neden diyemez biliyor musunuz?..

“Emine Ülker Tarhan için oy vermeyen sadece Kılıçdaroğlu ve Bahçeli değil ki. Onların seçimi zaten belli. Ama imzasını geri çekip Emine Ülker Tarhan için kullanması gereken vekillerdir. Ama o vekiller, önümüzdeki genel seçimi hesap ederek ve genel başkanlarının kendilerini aday göstermemesinden korkarak Türkiye’nin geleceğini vekilliklerine değiştiler.”
Yani Türkiye’nin önündeki sıkıntılı günleri atlatmanın şifresi Emine Ülker Tarhan’dayken, vekillerin şahsi hırsları yüzünden güzelim ülkemiz bile bile uçuruma atılmaktadır. Hepsi bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi