EV HANIMININ MUTLULUK DRAMI
Yıllardan '98...
Yaş onsekiz..
Samlı hacı ökkeş caddesinde bir hediyelik eşya dükkanı,
Sibel Can modeli saçları, spor ayakabıları, kot gömleği, volkmeni, aykırı düşünceleri ve bir de hayalleri vardı.
Sonra...
Sonra evlendi.
Tam on yıl geçti. Genç kızlıktan kadınlığa terfi etti.
Mikro dalgaya düşmüş mısır tanesi misali,
Patladı, daraldı, bunaldı, sıkıldı, ve kendisini parka attı. Güneşli bir günde, serin bir gölgede soluklandı.
İlerden kötü kılıklı bir satıcı yaklaştı kadının yanına;
"Abla ne olur al abla, Allah sana bir oğlan versin"
"Verdi zaten saol kardeşim, almıycam."
"Abla Allah sana bir de kız versin."
"Verdi kardeşim, hadi saol."
"Abla bir çift oğlan versin."
"Bir çift zaten kardeşim."
"Bir kız daha yada ikiz versin abla"
"VERMESİN be adam vermesin, Allah belanı versin. Derdin ne senin?" :) Satıcı bir alayla güldü ve kadına;
"Kızma be abla ama sen Hürrem'i de geçmişsin."
"Hürrem şehzade doğurdu sultan oldu, biz erkekde, kızda doğurduk ama rezil olduk."
Satıcı gülerek yoluna devam etti. Kadın kendi haline önce gülümsedi sonra iki çekirdek yedi.
Bir an aklına hayalleri geldi, gençliği, uçarılığı, vurdumduymazlığı ve okul yılları...
Derken başka bir kadınla göz göze geldiler. Yaklaşık iki dakika sürdü bu bakışma. Birden çığlıkları yükseldi parkta.
"Seeennn, evettt sennn!"
Hayatının önemli dönemlerine vesile olmuş unutulamayacak insanlar vardır. İşte bu arkadaş öyle bir arkadaştı ama evlendikten sonra ayrı düşmüşlerdi işte.
...ve tam on yıl olmuştu.
Kadın sordu heycanla arkadaşına;
"Kaç çocuğun var, hani nerde, hangisi?"
"Şu canım, yeşil kazaklı olan benim kızım."
"Sen? Senin ki hangisi?" dedi arkadaşı. Kadın cevap verdi; "Şu bebek arabasında ki benim, şu salıncakta sallanan kız benim, şu kaydraktan kayan oğlan benim." Arkadaşı inanamayan gözlerle baktı kadına. Bir an aktı gitti yılar yıllar öncesine. Bir o, kot gömlekli mavi düşleri olan kıza baktı, bir de karşısında duran kadına.
Arakadaşı; "Mutluluk senin ki be hayatım, bak ben boşandımda ondan çocuk yapmadım." Birden çocuklar koşarak geldiler kadının yanına, gülüştüler, sonra bebeğine baktı kadın, o da gülümsedi annesine. Kadın düşündü. Onun adı artık anne ve ev hanımıydı.
Ev hanımı bir arkadaşına, bir de mutlu dramına baktı, evet arkadaşı haklıydı.
Mutluluk bir bebeğin gözlerine bakarak gülümsemesi saf ve kadar kolay, anne olmak kadar zordu.