Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Gazeteci olmak(!)

Bir gazetenin hazırlanmasında ve çıkarılmasında köşe yazarından haberciye, editöründen muhabirine, sporundan magazinine kadar tüm alanlarda görev alan kişilere “gazeteci” adı verildiği hepimizce malum.

Bu kişiler; muhabir, köşe yazarı, yorumcu, foto muhabiri, redaktör gibi görevleri üstlenirler.

Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşarak okuyucularına günlük veya anlık olarak haberleri ulaştırır. Gazetecinin bu olayı yapabilmesi için habere olaya, olguya, belgeye dayalı yazılar yazması, yorumlar yapması gerekir.

Gazeteci köşe yazar, köşesinde yorum yapar. Bir gazeteci hem “haber” hem “köşe” yazıyor ise köşesindeki taraflılığı haberinde asla yapamaz. Yapmaması gerekir. Haberde objektif olması, ilkesel bir zorunluluk halidir. Köşesinde ise yorumlarken taraf olması gayet normaldir. Bakınız hemen hemen tüm yazarların siyasi tarafı alenen bellidir.

Gazetecilik her şeyden önce birazda cesaret işi olduğundan, iyi bir gazetecinin aynı zamanda cesaretli ve becerikli birisi olması gerekmektedir. Gerektiğinde yerel yöneticiler, baskıcı hükümetler ve güç odaklarına tavır alan kişiler haklının yanında haksızın karşısında, çıkar ilişkisi gütmeyen kişiliğe sahip olmalıdırlar.

Gazetecilik, haberi doğru kaynaktan almakla yükümlüdür. Gazetecilik kulaktan dolma bilgilerle yapılmaz. Şantaj, karalama, kirletme, yalan haber, yıpratma gibi unsurları içermez. Gazeteci hukuka saygılı, ahlaklı, namuslu, dürüst, çalışkan kişilerdir.

Günümüzde gazeteciliği meslek özelliğinde çok şantajcı silah olarak kullandığı bilinen bazı kalpazanları vede kolpazanları (onlar kendilerini çok iyi bilir!)  yerel yönetimleri söğüşlerken görmek mümkündür. Bunlar köşe yazarlarını gazeteci olarak görmez, hafife alırlar. İşin garibi ise okur için gazeteci denilince akla ilk gelen köşe yazarı ve muhabir olur. Daha sonra ise diğerleri gelir oda belki(!)

Akademik eğitim almadan basın danışmanlarıyla dolu belediyeler hepimizce malum!. Okulları bitirmiş asgari ücrete bile razı birçok genç gazeteci varken bu kurumlarda sallabaşını al maaşını cinsinden yazbozcuları görmek ne yazık ki olasıdır. Bu şahıslardan bazıları, anlaşamadıkları kurumlardan uzaklaştırılınca; hemen atıldığı kurumla ilişkileri bozuk bir destekleyici bulur ve dönüverirler atıldıkları kuruma ateş etmeye.

Gazete sahibi olmak ise gazeteci olmak anlamına gelmez, lakin ticaret adamı olduğu gerçeği yadsınamaz ve bu payeyi muhakkak vermek gerekir. Bir gazete; iyi bir ticaret adamının elinde yaşar, bunun yanı sırada iyi haber, iyi yorum, iyi kadrosuyla okurun gönlünde kazanır.

Gazeteci olmak için alaylı veya mektepli olmak çokta önemli olmayıp, kendini kanıtlamış birçok alaylının mekteplilerin önünde olduğu gerçeği de yadsınamaz bir durumdur.

Gazetecilik eğitimi alan kişilerin; işlerinde başarılı olduğu, kurumların çeşitli kademelerinde görev yaptığını da görmek mümkündür.

Yerel ve yaygın gazetecilik sektöründe, gazeteci sürekli patronunun iki dudağı arasındaki istikbalini düşünür hale getirilmiştir.

Gazeteci gelecek kaygısından kurtulmadan asla tarafsız olma imkânına sahip olamayacaktır.

Patronunun istediği haberi yapmayan veya patronunu çıkar ilişkilerine ters gelen muhabir veya köşe yazarının; o gazetede yaşama imkânı olmaz. Hatta bazı patronlar dolaylı yoldan aldıkları söylenen zarf karşılığı bu kişilerin ipini çekerler. İp çekmek yetmez, ellerindeki imkânı kullanarak diğer gazetelerde bile barınmasının önüne geçme yoluna giderler.

Genellikle ilan adı altında alınan avanta paralar karşılığı bu gazeteci arkadaşlarımızın işine son verilir veya yaşama fırsatı tanınmaz bir nevi mobbing uygulanarak o mahalin terki sağlanılır…

Arşiv


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi