Gezen tilki yatan aslandan iyidir!
Atalarımız boşuna dememiş ‘gezen tilki yatan aslandan daha iyidir’ diye... Ben de geçen 10 günü bu söze uyarak geçirdim. Iğdır’dan başlayıp İpsala’da sona eren seyahatim bir kez daha gösterdi ki, Türkiye doğusundan batısına gerçekten bir cennet.
Farkındayım, bu ara bir orada bir burada gezideyiz.
12 Mayıs'ta Mersin ile başlayan gezimiz Iğdır, Nahçıvan, Kars, Selanik ayağı ile bu hafta sonu son buldu.
Her ne kadar Selanik'e girmeden İspala kapısından dönsem de bu gidiş dönüşte pek fena olmadı.
Iğdır gezisi öncesi; ''Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF), Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) işbirliği, Iğdır Valiliği, Iğdır Belediye Başkanlığı, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası ile Iğdır Üniversitesi’nin katkılarıyla Iğdır Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri gerçekleşecek. Bu özel güne biz de bazı gazeteciler ile birlikte şahit olma şansını yakalayacağız. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı da Iğdır'da kutlayacağız. 20 Mayıs Cumartesi günü Nahçıvan'da olacağız. Heyet 21 Mayıs Pazar günü dönecek ama ben oradan memleketime, köyüm Kars Arpaçay Polatköy'e geçip 3-4 yıllık hasret gidereceğim sevdiklerimle'' demiştim, hepsini gerçekleştirdim.
Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun Cazibe Merkezleri Tanıtım Programı kapsamında ilkini düzenlediği Iğdır Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri ile iş insanlarını Iğdır’da buluşturduğu bu özel etkinliğe şahitlik etme fırsatımız oldu.
Bütün dağlar Ağrı Dağı'na benziyor
18 Mayıs Perşembe sabahı saat 06.00 uçağı ile MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk, MHGF basın danışmanı Bahri Kayalıoğlu, Fox TV, CNNTürk'ün de aralarında bulunduğu ulusal basından 10-12 basın mensupları, MHGF yöneticileri ve tekstil sektörünün öncü iş adamlarından bir çok yatırımcı yola çıktık ve soluğu sabahın ilk saatlerinde Iğdır'da aldık.
Iğdır'a yaklaştığınızda sizi Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı dağı benzeri dağlar karşılıyor.
Uçakta birbirimize işte Ağrı Dağı, aha o değil bu Ağrı Dağı, yok şu değil, bu derken, uçak tam da Ağrı Dağı eteğinde park etti. Anladık ki şahaser kendisini en sona saklamış.
Uçaktan iner inmez neredeyse bütün yolcular Iğdır'da ilk selfieyi Ağrı Dağı ile yaptık ve anında sosyal medyadan paylaştık.
Iğdır adeta doğunun Paris'i
Metoroloji Iğdır'da o gün havanın yağmurlu olduğunu açıklasa da kentlilerle konuşarak anlıyoruz ki; Iğdır'da etraf dağlık, yerleşke ova olduğundan, şehrin üzerinde dolu bekleyen bulutlar çarpacak yer bulamadıkları için parçalanıp pek yağmura dönüşmüyor.
Peki Iğdır bu gerçeğe rağmen nasıl yeşil derseniz, bunu da akıllı ve mantıklı insanlarının su kaynaklarını doğru kullanmalarına borçlu olduklarını söylersek fazla yanılmış olmayız.
Havaalanı ile şehir merkezi çok yakın olduğu için kısa sürede otele yerleştik ve soluğu Iğdır Üniversitesi toplantı salonunda alarak burada, Iğdır Valisi Ahmet Turgay Alpman, Iğdır Belediye Başkanı Murat Yikit, Serhat Kalkınma Ajansı Sekreteri Hüsnü Kapu, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kamil Arslan ve Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk'ün 'Iğdır'ın neden cazibe merkezi olması gerekiyor' ile ilgili bilgilendirici konuşalarını dinledik.
Gün boyu Iğdır sokaklarında gezdik, Tuzluca tuz mağaralarına otobüs ile giriş yaparak sofralarımıza tat katan tuzun ne şartlarda üretildiğine şahit olduk ama beni en çok Iğdır'ın yeşilinden sonra bir de uzun ve curcunalı geceleri mest etti.
Adeta İzmir'in Alsancak, İstanbul'un İstiklal caddelerini anımsatan 'Vali Yolu' caddesi trafiğe kapatılmış, insanlar gece yarısını geçene kadar burada aileleri, çoluk çocukları ile bir arada yürüyüş yapıyorlar, cadde boyunca canlı müzik yapan cafelerde müzik dinleyip içeceklerini içiyorlar.
Sorarım size, bu özellik bırakın bir doğu kentimizde batı da hangi kentlerimizde var? Bu özellik bile Iğdır'a 'Doğu'nun Paris'i' dememize yetmez mi?
Bakan Arslan'a mahçup oldum
Ertesi gün Kars Milletvekili olan Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan da aramıza katıldı ve hem Iğdır Bahçeşehir Koleji'nin açılışını yaptı hem de; hükümetin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 5 bölge içinde ilan ettiği 23 Cazibe Merkezi'nden Iğdır'ı tekstil ve hazır giyim yatırımcısına tanıtmak için hazırlanan bu özel programa eşlik etti.
Bir ara Bakan Arslan'a; “Sayın Bakan buradan Arpaçay'a geçeceğim, siz de buyurun benim köyüme” dediğimde Bakan Arslan bana; “sen en son ne zaman gittin, ben 15 gün önce Arpaçay'daydım” dedi.
Oysa ben dört yıldır gidememiştim köyüme ve sustum. Bakan Arslan da bana; “Sen hele git o güzel köyünü gez, sonra bir gün de beraber gideriz” dedi.
Anladım ki Kars'ın vekili Bakan Arslan Kars'tan pek uzak kalmıyormuş.
Kars maalesef aynı Kars!
Iğdır'da terledim, memleketim Kars'ta üşüdüm.
Kars daha soba yakıyor.
Garibim memleketim. Yanı başında Iğdır'dan eser yok.
Iğdır ilçe idi Kars'tan ayrıldı il oldu ama böyle giderse yakın zamanda Kars'ı çok geride bırakır.
Nedendir bilmiyorum ama sistem Kars'ın bir türlü gelişmesine ve büyümesine müsaade etmiyor.
O meşhur Çıldır Gölü'ne gittik balık yiyemeden geldik.
Çünkü balık yok.
Bir ara dışardan getirdikleri yumurtalar ile Çıldır'ın ünlü sarıbalığını da kurbağaya benzettiler, şimdi kurbağaya benzer balık da yok.
Kars Valiliği göl kenarına misafir evi yapmaya başlamış, umarım bu evle birlikte Çıldır Gölü'ne ve balığına da kıymet verilmeye başlanır.
Nahçıvan bir başka güzel
Hadi Iğdır'ı anladık, doğası, iklimi, insanları.
Ya Nahçıvan'a ne demeli.
Adeta Moskova'da hissettim kendimi.
Etraf son derece düzgün dizayn edilmiş binalarla, yeşilliklerle, güzelliklerle donatılmış.
İnsanları modern ve medeni.
Yollarda trafik ışığı yok çünkü herkes kurallar sadık, uyarılara gerek yok.
Müzelerde uyarı levhası yok, tellerden korunma yok, çünkü bizdeki gibi kimseler anında saldırıya geçmiyor, elleri ile mıncık mıncık yapmıyorlar sergilenen ürünleri.
Bizimkiler tuz mağaralarından tuz çıkartıyorlar onlar astım hastalarına iyi geliyor diye modern hastane yapmışlar daha ne olsun.
Gezen tilki yatan aslandan iyidir!
Kısaca dostlar yaklaşık 15 gündür keyifli geziler yaptık.
Bilgilendik.
Aydınlandık.
Keyiflendik.
Evet iki defa üşüttüm, birisi klimadan diğeri cereyandan.
Gezimizin son halkası Selanik'te bitecekti ama ne yazık ki pasaportumda vizenin bittiğini fark etmemişim, Selanik'e giremeden maceralı bir geri dönüş ile İspala kapısından geri döndüm.
Ne diyelim, hep söylüyoruz; ''Gezen tilki yatan alsandan iyidir''.
Gezmeye devam.
Bakalım bu yaz sırada nereler var.
Görüşmek üzere...
Farkındayım, bu ara bir orada bir burada gezideyiz.
12 Mayıs'ta Mersin ile başlayan gezimiz Iğdır, Nahçıvan, Kars, Selanik ayağı ile bu hafta sonu son buldu.
Her ne kadar Selanik'e girmeden İspala kapısından dönsem de bu gidiş dönüşte pek fena olmadı.
Iğdır gezisi öncesi; ''Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF), Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) işbirliği, Iğdır Valiliği, Iğdır Belediye Başkanlığı, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası ile Iğdır Üniversitesi’nin katkılarıyla Iğdır Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri gerçekleşecek. Bu özel güne biz de bazı gazeteciler ile birlikte şahit olma şansını yakalayacağız. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı da Iğdır'da kutlayacağız. 20 Mayıs Cumartesi günü Nahçıvan'da olacağız. Heyet 21 Mayıs Pazar günü dönecek ama ben oradan memleketime, köyüm Kars Arpaçay Polatköy'e geçip 3-4 yıllık hasret gidereceğim sevdiklerimle'' demiştim, hepsini gerçekleştirdim.
Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun Cazibe Merkezleri Tanıtım Programı kapsamında ilkini düzenlediği Iğdır Tekstil-Hazır Giyimde Yatırım Fırsatları ve Tanıtım Günleri ile iş insanlarını Iğdır’da buluşturduğu bu özel etkinliğe şahitlik etme fırsatımız oldu.
Bütün dağlar Ağrı Dağı'na benziyor
18 Mayıs Perşembe sabahı saat 06.00 uçağı ile MHGF Başkanı Hüseyin Öztürk, MHGF basın danışmanı Bahri Kayalıoğlu, Fox TV, CNNTürk'ün de aralarında bulunduğu ulusal basından 10-12 basın mensupları, MHGF yöneticileri ve tekstil sektörünün öncü iş adamlarından bir çok yatırımcı yola çıktık ve soluğu sabahın ilk saatlerinde Iğdır'da aldık.
Iğdır'a yaklaştığınızda sizi Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı dağı benzeri dağlar karşılıyor.
Uçakta birbirimize işte Ağrı Dağı, aha o değil bu Ağrı Dağı, yok şu değil, bu derken, uçak tam da Ağrı Dağı eteğinde park etti. Anladık ki şahaser kendisini en sona saklamış.
Uçaktan iner inmez neredeyse bütün yolcular Iğdır'da ilk selfieyi Ağrı Dağı ile yaptık ve anında sosyal medyadan paylaştık.
Iğdır adeta doğunun Paris'i
Metoroloji Iğdır'da o gün havanın yağmurlu olduğunu açıklasa da kentlilerle konuşarak anlıyoruz ki; Iğdır'da etraf dağlık, yerleşke ova olduğundan, şehrin üzerinde dolu bekleyen bulutlar çarpacak yer bulamadıkları için parçalanıp pek yağmura dönüşmüyor.
Peki Iğdır bu gerçeğe rağmen nasıl yeşil derseniz, bunu da akıllı ve mantıklı insanlarının su kaynaklarını doğru kullanmalarına borçlu olduklarını söylersek fazla yanılmış olmayız.
Havaalanı ile şehir merkezi çok yakın olduğu için kısa sürede otele yerleştik ve soluğu Iğdır Üniversitesi toplantı salonunda alarak burada, Iğdır Valisi Ahmet Turgay Alpman, Iğdır Belediye Başkanı Murat Yikit, Serhat Kalkınma Ajansı Sekreteri Hüsnü Kapu, Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kamil Arslan ve Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk'ün 'Iğdır'ın neden cazibe merkezi olması gerekiyor' ile ilgili bilgilendirici konuşalarını dinledik.
Gün boyu Iğdır sokaklarında gezdik, Tuzluca tuz mağaralarına otobüs ile giriş yaparak sofralarımıza tat katan tuzun ne şartlarda üretildiğine şahit olduk ama beni en çok Iğdır'ın yeşilinden sonra bir de uzun ve curcunalı geceleri mest etti.
Adeta İzmir'in Alsancak, İstanbul'un İstiklal caddelerini anımsatan 'Vali Yolu' caddesi trafiğe kapatılmış, insanlar gece yarısını geçene kadar burada aileleri, çoluk çocukları ile bir arada yürüyüş yapıyorlar, cadde boyunca canlı müzik yapan cafelerde müzik dinleyip içeceklerini içiyorlar.
Sorarım size, bu özellik bırakın bir doğu kentimizde batı da hangi kentlerimizde var? Bu özellik bile Iğdır'a 'Doğu'nun Paris'i' dememize yetmez mi?
Bakan Arslan'a mahçup oldum
Ertesi gün Kars Milletvekili olan Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan da aramıza katıldı ve hem Iğdır Bahçeşehir Koleji'nin açılışını yaptı hem de; hükümetin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 5 bölge içinde ilan ettiği 23 Cazibe Merkezi'nden Iğdır'ı tekstil ve hazır giyim yatırımcısına tanıtmak için hazırlanan bu özel programa eşlik etti.
Bir ara Bakan Arslan'a; “Sayın Bakan buradan Arpaçay'a geçeceğim, siz de buyurun benim köyüme” dediğimde Bakan Arslan bana; “sen en son ne zaman gittin, ben 15 gün önce Arpaçay'daydım” dedi.
Oysa ben dört yıldır gidememiştim köyüme ve sustum. Bakan Arslan da bana; “Sen hele git o güzel köyünü gez, sonra bir gün de beraber gideriz” dedi.
Anladım ki Kars'ın vekili Bakan Arslan Kars'tan pek uzak kalmıyormuş.
Kars maalesef aynı Kars!
Iğdır'da terledim, memleketim Kars'ta üşüdüm.
Kars daha soba yakıyor.
Garibim memleketim. Yanı başında Iğdır'dan eser yok.
Iğdır ilçe idi Kars'tan ayrıldı il oldu ama böyle giderse yakın zamanda Kars'ı çok geride bırakır.
Nedendir bilmiyorum ama sistem Kars'ın bir türlü gelişmesine ve büyümesine müsaade etmiyor.
O meşhur Çıldır Gölü'ne gittik balık yiyemeden geldik.
Çünkü balık yok.
Bir ara dışardan getirdikleri yumurtalar ile Çıldır'ın ünlü sarıbalığını da kurbağaya benzettiler, şimdi kurbağaya benzer balık da yok.
Kars Valiliği göl kenarına misafir evi yapmaya başlamış, umarım bu evle birlikte Çıldır Gölü'ne ve balığına da kıymet verilmeye başlanır.
Nahçıvan bir başka güzel
Hadi Iğdır'ı anladık, doğası, iklimi, insanları.
Ya Nahçıvan'a ne demeli.
Adeta Moskova'da hissettim kendimi.
Etraf son derece düzgün dizayn edilmiş binalarla, yeşilliklerle, güzelliklerle donatılmış.
İnsanları modern ve medeni.
Yollarda trafik ışığı yok çünkü herkes kurallar sadık, uyarılara gerek yok.
Müzelerde uyarı levhası yok, tellerden korunma yok, çünkü bizdeki gibi kimseler anında saldırıya geçmiyor, elleri ile mıncık mıncık yapmıyorlar sergilenen ürünleri.
Bizimkiler tuz mağaralarından tuz çıkartıyorlar onlar astım hastalarına iyi geliyor diye modern hastane yapmışlar daha ne olsun.
Gezen tilki yatan aslandan iyidir!
Kısaca dostlar yaklaşık 15 gündür keyifli geziler yaptık.
Bilgilendik.
Aydınlandık.
Keyiflendik.
Evet iki defa üşüttüm, birisi klimadan diğeri cereyandan.
Gezimizin son halkası Selanik'te bitecekti ama ne yazık ki pasaportumda vizenin bittiğini fark etmemişim, Selanik'e giremeden maceralı bir geri dönüş ile İspala kapısından geri döndüm.
Ne diyelim, hep söylüyoruz; ''Gezen tilki yatan alsandan iyidir''.
Gezmeye devam.
Bakalım bu yaz sırada nereler var.
Görüşmek üzere...