Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Gülkurusu akşamlarda!

Doğru insanla karşılaşma genellikle ne zaman sona ereceği bilinmeyen, Ne zaman ne yapacağı belli olmayan bunalım anlarına denk gelir!

O zamansız zaman yüzünden iki kişinin de zamanlaması felaket anları ise daha da çıkmaza girer ve kişiler ne yapacağını bilemez. Bu durumda her iki taraflı bir sabretme süreci gerekir ve bu “doğru’’  insan olduğuna inanılan kişilerin kabullenme içgüdüsüne kalmış hissi bir durumdur.

Her iki taraf da birbiri için doğruysa (genelde olmaz) bu süreci bir şekilde atlatacak ve günün birinde doğrulanacaktır.

Doğrulanacağını önceden hissetmek ne kâhinlik nede iyimser bir yaklaşım falan sayılmaz, sadece gerçekçi bir yaklaşımdır.

Eğer ikili için zaman içinde “hiçbir değişiklik” olmuyorsa o zaman hem “zaman” yanlıştır hem de insanlardan “bir” veya her “ikisi”!

Bazen aradaki yaş farkı fazla, doğum tarihleri arsındaki mesafe uzun olabilir.
Tanıştığınızda doğru insan “her şeyini kaybetmiş, bir çöküntü içine girmiş” olabilir. (umumiyetlede öyledir) Böyle bir an yanlış bir zamandır onla tanışmak için muhakkak.

Duygusal salınımlar ve salgıların yanında terk edilme psikozu içine girmenizi engelleyerek hayattan zevk almaya devam etmenizi sağlayabilecek melankolik depresif bir kesişmede olabilir.

Gül gibi birini görürsün ve hayatında olması gereken insan olduğuna eminsindir, fakat bunu ona söyleyebileceğin bir durumda ya da mekânda değilsindir. Ya evlisindir ya da parayı bulmuş ama yaşlanmaya başlamış biri. Belkide benim gibi iş hayatında başarısız beş parasız biri. İşte aradığım bu. Lakin yanlış zamanda karşına çıkan doğru insanmıdır? Bunu düşünecek halde değilsindir.

Böyle bir durum son derece üzücü ya da yıpratıcı olabilir. Biraz cesaret ve biraz da sabırla durumu geçici olarak lehine çevirmek mümkündür. Emek ister, ama karşılığı mutlaka alınacak diye de bir kaide yoktur. Böyle şeyler fedakârlık denilen her şeyi göze almak gerektiği zamandır.

Hiç olmadık bir zamanda yolunuza çıkan ve bir anda gözlerinizi kamaştıran bir ışıltıdır. Güneş gibidir gözlerinizi yakar, Gül’dür dikenleri elinize batmaz, ancak içinde bulunduğunuz zaman diliminde yüreğiniz ya da beyniniz onunla öyle doludur ki onu kaybetme korkusunu yaşar ama hata yaptığınızı bile bile peşine düşemezsiniz.

İtibarınız vardır, tek gamzeli biri için göze alamazsınız, çünkü karşılaştığınız yerde kırmızı ışıklar vardır, birde ahlak denilen kırmızıçizgiler! Gizli yapılan her şey gibi buda heyecanlıdır, lakin en önemlisi çevre baskısı töre vardır demoklasin kılıcı gibi tepenizde.

Yanlış zamanın doğru insanıdır, fakat ya metresin ya kırığın oluverir toplum nezdinde. Sende bunları göze almışsındır zaten.

Tam buldum derken ayrılık alarm vermeye başlar, belki sırtında bir hançer, yüreğinde ince bir sızı ile bırakır seni bir akşamüstü iş çıkışı trafiğin en yoğun zamanı yolun tam ortasında yağmurda ıslanmış bir kedi yavrusu gibi. Ondan sonraki hayatında hep sırtında taşıyacağın bir hançerin vardır aksesuar olarak yanında kalan dostlarından saklayacak.

Sonrasında yanlış zaman doğru insan ve treni kaçırdım ahlamalarını vahlamalarını kendi içinizde tekrarlayıp durma anını yaşatan acılı kebap eşliğinde içilen anasonlu rakı durumları rutin hale gelir. İçkiye başlarken onu, içki biterken kendini suçlu ilan edersin!

Her sabah yeniden ardında bıraktığı boşluğun dayanılmaz acıları hissedilen hadise başlayacak.

Bazen mantıklı ve gerekli olsada ardında bıraktığı özleme duygusu yakıp kavuracak içini, tek başına oturup her şeyi gözden geçirme süresi ve yanlışlar ve doğrular ve yine üzüntü.

Uzun vadeli olduğunda delirebilmek cinsinden acayip bir duygu yoğunluğudur ayrılık denilen bu illet.  Bu gönül öyle bir arsız öyle bir arsız ki anlayana aşk olsun! Evet, gönül kadar arsız bir şey yok. Kapıyı kime ne zaman açacağı, kime ne zaman kapatacağı belli olmuyor.

Kapı kapanmıştır ve sen; Niye böyle oldu her şey birdenbire anlamadım diye soracaksın kendine. Şimdi suç ve suçlu arıyorsun. Ve hep kendini sebep görüyorsun, bir süre sonra gerçek suçluyu bulacaksın, kendini haklı çıkartacağın zaman başlayacak. Sonra suçluyu dostlarınla paylaşacak ve hiç olmamış gibi içine atacaksın, daha sonra resimleri eski anıları onu hatırlatan izleri gördükçe affedeceksin, düşmanlık kalmayacak. Çok daha sonra içinde bir ince eski yara izi oluşacak onu hiç bir dost hiçbir estetikçi silemeyecek o hep seninle kalacak. Dostlarına onu kötülediğin zaman aklına gelecek, yüzünde pembe utangaç bir tebessümle sen bazen onu kayıracaksın, dostların beyaz tebessümle yüzüne bakacak hani o suçluydu dercesine! Sen unutturmaya çalışacaksın eski söylediklerini ama hep içinde ince bir sızı var olacak! Belkide Gülkurusu akşamların hatırına o kapı hiç kapanmayacak, hep açık kalacak!

*Arşivden seçmeler.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi