Bu yıl ‘Jüri Özel Ödülü’ kendisinin anısına verilen, Türk sinemasının efsane yönetmeni Halit Refiğ’in; usta oyuncu Hülya Koçyiğit, eşi Gülper Refiğ ve Suat Köçer’in katılımıyla anıldığı panel sinemaseverlerden büyük ilgi gördü.
Sinemanın teknik boyutlarının, etik tartışmaların, dijitalin sinemaya olan etkilerinin ele alındığı söyleşiler ve dünyaca ünlü oyuncu Rıza Naci’nin ustalık sınıfıyla tamamlanan festivalin üçüncü günü, yoğun bir programa ev sahipliği yaptı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteği, Ziraat Katılım’ın ana sponsorluğu ve Esenler Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen 6. Esenler Film Festivali; sinemanın estetik, teknik ve düşünsel boyutlarını bir araya getiren çok yönlü programıyla üçüncü gününde de sinemaseverlerden yoğun ilgi gördü.
Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezinde “Onuruna Filmler” bölümü kapsamında bu yıl ‘Jüri Özel Ödülü’ kendisinin adına verilen efsane yönetmen Halit Refiğ’in Bir Türke Gönül Verdim filmi izleyiciyle buluştu. Filmin ardından düzenlenen “Bir Yorgun Savaşçı: Halit Refiğ” başlıklı panelde, usta yönetmenin sinemaya yaklaşımı ve Türk sinemasındaki yeri; usta oyuncu Hülya Koçyiğit, Gülper Refiğ ve Suat Köçer’in katılımıyla ele alındı.
Halit Refiğ’i zamanın ruhuna yelken açmış bir düşünce adamı olarak tanımlayan Koçyiğit, usta yönetmeni “O sıradan bir yönetmen, günün popüler kültürüne hizmet eden bir sinemacı değildi. Hem ülkesi hem dünya için özgün fikirleri olan bir düşünce adamıydı. Ülkenin yetiştirdiği nadide değerlerden biriydi. Sinema yoluyla insanlarla iletişime geçerek bütün erdemleri, güzel düşünceleri, saygıyı, sevgiyi vicdanı paylaşmak istedi. O yorgun bir savaşçıydı. Zamanın ruhuna yelken açmış bir düşünce adamıydı. O günlere değil, bugünlere seslenmek istedi.” cümleleri ile andı.
Usta yönetmenin öngörüsü sayesinde Altın Portakal aldığını anlatan Koçyiğit, ‘Karılar Koğuşu’ filminde Perihan Savaş’ın oynadığı Hanım karakterini beğendiğini; ancak usta yönetmenin Töze karakterinde ısrar ettiğini söyledi.
HÜLYA KOÇYİĞİT: BERRİN MENDERES’İ CANLANDIRMAK İSTEDİM, İÇİMDE UKDE KALDI
Berrin Menderes’i canlandırmak istediğini usta yönetmen ile paylaştığını ve kendisinin çok güzel bir senaryo yazdığından bahseden Koçyiğit “Muhteşem bir senaryo yazdı. Ancak o dönem, ben de sinemacı olarak, çaldığım kapılardan olumlu dönüş alamadım. Bu nedenle 'Şeytan Aldatması' filmi çekilemedi ve içimde ukde olarak kaldı” dedi.
HÜLYA KOÇYĞİT: TELEVİZYONDA AGRESİF KARAKTERLER BENİ RAHATSIZ EDİYOR
Türk sinemasında son dönemlerde yer alan karakterleri gerçekçi bulup bulmadığı sorusu üzerine, dizi izleyicisi olmadığını belirten Koçyiğit “Kanallar arasında gezinirken gözümün takıldığı, şaşırdığım ve beğendiğim işler oluyor. Ancak günümüzde hayat şartları, insan ilişkileri, var olma kaygıları insanları o kadar bunaltmış ki; bu karakterlere de yansımış. Agresif, kıskanç, kavgacı, sürekli gizli işler peşinde olan karakterlerin izlenmesi beni rahatsız ediyor. Böyle olmamalı bence. Toplum içinde bu tarz insanlar olabilir; ama herkes böyle değildir.” dedi.
GÜLPER REFİĞ: HÜLYA KOÇYİĞİT BİZİM DAVA ARKADAŞIMIZDIR
Hülya Koçyiğit’in eşi ve kendisi için dava arkadaşı olduğunu belirten Gülper Refiğ “Aç kalırız; ama inandıklarımızdan taviz vermeyiz. Onun için ulusal sinemayı; yani kendi kültürümüzü anlatacağız” dedi.
GÜLPER REFİĞ: AÇLIĞA, YOKLUĞA MAHKUM EDİLİYORSUNUZ
Yorgun savaşçı olarak anılan eşinin ulusal sinemayı inşa etmek için çok büyük ve zorlu bir mücadele verdiğini vurgulayan Gülper Refiğ “Gerçeği ortaya dökmek, genellemelere karşı koymak ve önyargıları yıkmak için çok mücadele etti. Bir zihniyete savaş açtı adeta. Fakat öyle bir saldırıya uğruyorsunuz ki açlığa, yokluğa mahkum ediliyorsunuz. Eşim ilk filmi hariç, iyi bir eleştiri yazılmayan tek yönetmendir. Bana hep 'Ne yapsınlar, beni övüp işsiz mi kalsınlar’ derdi. O yüzden benim eşim yorgun savaşçıydı. Hiç kimseden nefret etmezdi. Ülkesini çok seviyordu.” dedi.
SUAT KÖÇER: TÜRK SİNEMASI VE SONRAKİ KUŞAKLAR ONLARA ÇOK ŞEY BORÇLU
Aynı zamanda sinema yazarı olan Festival Direktörü Suat Köçer ise Refiğ’i “Sinemacı gözüyle baktığınızda Türk sinema tarihinde Lütfi Akad, Metin Erksan ve Halit Refiğ dönemini ve sonraki kuşağı özgün hale getirmiş yönetmenlerdir. Kendilerinden sonra gelen sinemacılar onlara çok şey borçludur. Halit Refiğ söylemlerinde, yazılarında filmlerinde bu toprağın gerçeklerini ,sancılarını kendine dert edinmiş bir sinemacı ve düşünce adamıdır. Bu tarafı onun gerçek bir savaşçı olduğunu gösteriyor. Savaşçılar, ne kadar yorulursa yorulsunlar siperi terk etmezler.' cümleleri ile anlattı.
GELECEĞİN SİNEMASI KONUŞULDU
Tarık Zafer Tunaya Kültür Sanat Merkezi de önemli söyleşilere ev sahipliği yaptı. Kurgu üzerine odaklanan ve Naim Kanat’ın katılımıyla düzenlenen “Kurgunun Temel Dinamikleri” başlıklı söyleşi, sinemanın anlatı yapısına dair kapsamlı bir perspektif sundu. Günün ilerleyen saatlerinde Hüseyin Çay’ın katılımıyla gerçekleştirilen “Rüya İçinde Rüya: Yapay Zekâ – Post Prodüksiyonun Geleceği” başlıklı söyleşide, yapay zekânın post prodüksiyon süreçlerindeki rolü ve sinema endüstrisinde yarattığı dönüşüm ele alındı. Program, “İmkân ile Etik Arasında Yapay Zekâ” başlıklı söyleşiyle devam ederken, yapay zekânın sinema üretimindeki olanakları ve etik sınırları üzerine kapsamlı bir tartışma yürütüldü.
Festivalin diğer önemli mekanı olan AKM Yeşilçam Sineması’nda da gün boyunca yoğun bir program vardı. Kısa film yarışması kapsamında iki ayrı seçkide yer alan yarışma filmleri izleyiciyle buluşurken, güncel anlatılar ve farklı sinema dilleri dikkat çekti. ‘Yakın Plan Türkiye Film Seçkisi’ kapsamında gösterilen ödüllü film Tavşan İmparatorluğu ise izleyicilerden büyük ilgi gördü. Gösterim sonunda film ekibi, izleyiciler ile söyleşi gerçekleştirdi.
DÜNYACA ÜNLÜ OYUNCU RIZA NACİ’DEN USTALIK SINIFI
Günün son etkinliği olarak gerçekleştirilen Rıza Naci Ustalık Sınıfı, festivalin öne çıkan buluşmalarından biri oldu. Moderatörlüğünü Mitra Ahour’un üstlendiği ustalık sınıfında Rıza Naci, sinema üretim süreci, anlatı tercihleri ve sektör deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.
RIZA NACİ: TİYATRO OYUNCULUĞU DAHA ZOR
Oyunculuğun sinema ve tiyatro olarak ikiye ayrıldığını belirten Rıza Naci “Tiyatro oyunculuğu daha zordur. Çünkü tiyatroda senaryoyu bir kez ezberleyip direkt sahneye çıkarsınız ve aynı zamanda seyirciyle karşılıklı olduğunuzdan sesinizi en arka sırada oturana dahi duyurmanız gerekir, bu yüzden gür bir sese ihtiyaç duyarsınız. Ancak sinemada böyle değil. Bu yüzden en güçlü oyuncular aslında tiyatrodan çıkmıştır” dedi
Oyuncu olmak için sinemaya aşık olmak gerektiğini vurgulayan Naci, oyuncu olmak için çile çekmek gerektiğinin altını çizdi.
RIZA NACİ’DEN GENÇ OYUNCULARA TAVSİYE: KENDİNİZ OLUN
Genç oyunculara ne tavsiye ettiğinin sorulması üzerine usta oyuncu “Aynanın önünde pratik yapın, konuşun, sesinizi kaydedip dinleyin ve en önemlisi kendiniz olmaya çalışın. Ben oynarken oyuncu değilim, ben kendimi yaşıyorum” cümleleri ile genç oyuncularla tavsiyelerini paylaştı.
