Özkök 'muhtıra'yı doğruladı
'AK PARTİ SEÇİLİNCE BEN DE ENDİŞE ETTİM'
‘Ergenekon Davası’nda bugün tarihi günlerden biri yaşanıyor. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Silivri Cezaevi'nde tanık olarak dinleniyor. Özkök, ''Ben göreve geldikten sonra iktidardaki parti (AK Parti) seçilince ben de dahil olmak üzere TSK mensuplarında bir tedirginlik oluştu'' dedi. Bu arada eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Ergenekon davalarının birleşmesinden sonra ilk kez duruşmaya katıldı. Özkök konuşurken, Başbuğ dinledi.
CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 273 sanıklı “Ergenekon” davasının 213'üncü duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, emekli Orgeneral Hasan Iğsız ile gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 47 tutuklu sanık katıldı.Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, CHP Milletvekili Mehmet Haberal, emekli tuğgeneraller Levent Ersöz ile Veli Küçük ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 18 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.
ÖZKÖK İFADE VERİYOR
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Ergenekon davalarının birleşmesinden sonra ilk kez duruşmaya katıldı.
Biri tanık, biri sanık sıfatıyla iki eski genelkurmay başkanı Ergenekon davasının görüldüğü duruşma salonunda...
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tanık olarak ifadesine başvurulmak üzere çağrılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün de hazır olduğunu söyledi. Başkan Özese, kimlik tespiti yapılan Hilmi Özkök'e tanıklar için belirlenen yasal haklarını hatırlatarak, yeminini yaptırdı. Özkök, Özese'nin soruları üzerine sanıklarla bir akrabalığı olmadığını söyledi.
Kürsüde oturarak konuşabileceğinin söylenmesi üzerine Özkök, yanındaki sandalyeye oturdu. Mahkeme Başkanı Özese, tanık Özkök'e "Sizden gerçekleri söylemenizi bekliyoruz" diyerek bildiklerini anlatmasını istedi.
"KİMİ ZAMAN GÖRÜŞLERİMLE ASTLARIMIN GÖRÜŞLERİ ARASINDA FARKLILIKLAR OLDU"
Hilmi Özkök ifadesinde şunları söyledi:
"Benim şahit olduklarım, askerlikle ilgili konulardır. Onun dışındaki hususları bilmem. Ancak sorulduğu takdirde, bildiklerimi de anlatırım. 2002 yılının ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı görevine getirildim. Bir müddet sonra genel seçimler yapıldı ve şu andaki parti iktidara geldi. İktidardaki parti (AK Parti)seçilince, ben de dahil olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarında bir tedirginlik oluştu. Bu kişilerin eski söylemlerine bakıldığı zaman, ‘acaba bir geriye dönüş olur mu, kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye endişe ettik. Ben dahil hepimiz tedirgin olduk. Bu konuları kendi aramızda konuşmaya başladık. Askerlikte herkes görüşlerini özgürce dile getirir. Kimi zaman benim görüşlerimle astlarımın görüşleri arasında farklılıklar oldu. Bu çok normal."
'BANA AYIŞIĞI VE YAKAMOZ SUNUMLARI GELDİ'
O dönemde Türkiye'yi ilgilendiren çok yoğun bir gündemin olduğunu dile getiren Özkök şöyle konuştu: "2004 yılı bahar aylarında bana bir vasıtayla nasıl geldiğini bilmiyorum bir slayt sunum geldi. Sunumun içinde 'Ayışığı' ve 'Yakamoz' sunumlarını gördüm ve bunları okudum. Çünkü bunlar dezenformasyon da olabilirdi gerçekte olabilirdi. Bu, bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla gönderilmiş olabileceği için Genelkurmay Başkanı olarak temkinli olmam gerekiyordu. Bu konuyu astlarımla dahi paylaşmadım. İddialar çok büyüktü. 'Hukuki bir müdahale yapılır mı?' diye düşündüm. Ancak hukuki işlem yapmadım. Ben bu 'Ayışığı' ve 'Yakamoz' meşru belge olmadığı için işlem yapmadım. Bulunduğumuz mevkiler çok önemli mevkiler. Örneğin Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emrinde 300 bin kişi var. Astlarınıza olan güvensizlik büyük sorunlara neden olabilir. Meşru olmayan gerçek olup olmadığını bilmediğim bir belgeyle işlem yapamazdım. Astlarımdan şüphe duyduğum anlamına gelir. Astlara güven vermek çok önemlidir. Daha sonra dikkatler başka yöne kaydı. O günden sonra bazı arkadaşlar emekli oldu, bazıları kaldı. Ben emekli olduktan sonra bu konular gündeme geldi."
"EVET ORADA ÖYLE BİR SÖZ SÖYLENDİ"
Özkök'ün ifadesini tamamlamasının ardından savcılıkta verdiği ifadeler okundu.
Savcılıkta "Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönem içerisinde mahiyetinizdeki kuvvet komutanlarından dönemin yürütme organına yönelik muhtıra verilmesi yönünde telkin ya da teklifte bulunan oldu mu? Olduysa kimler tarafından ne amaçla ve nasıl oldu?'' sorusuna verdiği cevap okunduğu sırada araya giren Hilmi Özkök bir şeyler söylemek istediğini belirtti. Özkök, "Geçen bir gazeteci, bir röportajıma atıfta bulunarak 'teklif' diye soruldu, başka şekilde sorulsaydı cevabım başka olurdu' dediğimi belirtmiş. Buraya bir açıklık getirmek istiyorum. Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen bir konuda astlar bir çalışma yapar ve emri verene bu konuyla ilgili bir sunumda bulunur. Bunun dışında zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler. Saldırı, savunma ve geri çekilme gibi birbirinden farklı 3 hareket tarzı vardır. Evet orada böyle bir söz yani 'muhtıra' söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi.Resmi bir teklif değildi"
'JANDARMAYI UYARDIM'
Özkök ifadesine şöyle devam etti:
''Jandarma'nın bazı usulsüz dinlemeleri olduğunu öğrenince ilgilileri yapmamaları konusunda uyardım.''
2008'DE 'KASAPTAKİ ETE SOĞAN DOĞRAMAM' DEMİŞTİ
Özkök Paşa’nın Silivri’ye gitmesi yaklaşık 4 yıllık bir süreç sonucunda oldu. Özkök’ün ifade vermesi gündeme geldikten sonra ilk açıklamayı Temmuz 2008’de yaptı “Darbe günlükleri ile ilgili ifade vermeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna tarihe geçecek bir cevap verdi: “Ben kasaptaki ete soğan doğramam. Büyüklerimden öyle duydum. Günü gelir konu olursa o zaman bakılır.”
Özkök Paşa’nın Ergenekon davasındaki ilk ifadesi ise 27 Nisan 2009 tarihine İzmir Adliyesi’ndeki özel bir odada, Ergenekon savcıları tarafından alındı. Özkök Paşa, Zekeriya Öz ve Fikret Seçen’in 8 saat boyunca sorularını yanıtladı.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *