BOLU Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Çetin Canbazoğlu, sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki kişisel sayfasında yayınladığı yazısında, "Rejim karşıtı, işbirlikçi, yerli ihanet çeteleri her Allah'ın günü göstere göstere Cumhuriyet'in ırzına geçerken, adının başında 'Cumhuriyet' yazan bir meslek erbabının Cumhuriyet'in savcıları olduklarını unutmaları ne acı ve ne hazin değil mi? O halde, eeey savcılar! Gelin, şu 'Cumhuriyet' ibaresini mesleğinizden çıkarın! Solmakta olan Cumhuriyet'e vefa borcunuzu hiç olmazsa bu şekilde ödeyin" dedi.
Facebook'ta yazdığı yazılarla dikkat çeken Bolu Ağır Ceza Hakimi Çetin Canbazoğlu, bu kez de yine tartışılacak, 'Hakimler ve Savcılar İçin Tavsiyeler Listesi' başlıklı bir yazı yayınladı. Canbazoğlu, yargı reformunun, hakim ve savcıların suskun, sessiz ve tepkisiz desteği sayesinde şaşırtan bir hızla tamamlandığını belirtti. Canbazoğlu'nun hakim ve savcılara tavsiyelerde bulunduğu yazısı şöyle:
"Her kötülüğü Cumhuriyet'in günah hanesine yazmayı 'ileri demokrasi' sayan bağnaz ve gerici çevrelerin düşlediği yargı reformu, sizlerin suskun, sessiz ve tepkisiz desteği sayesinde Türkiye'de totaliter bir şeriat devletinin temellerini atmayı amaç edinenleri dahi şaşırtan bir hızla tereyağından kıl çeker gibi tamamlanmıştır. Kılını kıpırdatmayanlara mübarek olsun! Mahkemelerin hükümete bağlandığı, yargının vesayet altına alınıp yürütmenin güdümüne sokulduğu ve bunun adına da 'yargı reformu' denilip, en başta biz yargı mensuplarına yutturulan bu nane aromalı hapın, Türk hakim ve savcıları için acil şifalara vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyor ve mesleğinde yirmi küsur yılını tamamlamış bir kardeşiniz ve meslektaşınız olarak reform sonrası bu yeni dönemde gül gibi geçinip gitmeniz ve mesleğinizde daha çabuk yükselmeniz için siz değerli meslektaşlarıma acizane bazı tavsiyelerde bulunmayı görev addediyorum!"
'CUMHURİYET' İBARESİNİ MESLEĞİNİZDEN ÇIKARIN
Canbazoğlu, yazısının devamında savcılara şöyle tavsiyede bulundu:
"İlk tavsiyem Cumhuriyet savcılarınadır; 'Cumhuriyet' sözcüğü Türkiye'de tek bir mesleğe nasip olmuştur; o da savcılıktır. Başka hiçbir mesleğin önünde 'Cumhuriyet' ibaresi yer almaz! Cumhuriyet başbakanı, Cumhuriyet bakanı, Cumhuriyet müsteşarı, Cumhuriyet valisi, Cumhuriyet kaymakamı veya Cumhuriyet hakimi yoktur. Çünkü yüce Türk milleti ve onun büyük önderi, sizden başka hiçbir makama bu payeyi ve bu şerefi layık görmemiştir. Başbakana bile. Çünkü Cumhuriyet, sadece 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesillerin yaşadığı topraklarda açan soylu bir çiçektir. Her ülkede açmaz. Savcıları hür olmayan bir ülkede açabilir mi? Rejim karşıtı, işbirlikçi, yerli ihanet çeteleri her Allah'ın günü göstere göstere Cumhuriyet'in ırzına geçerken, adının başında 'Cumhuriyet' yazan bir meslek erbabının Cumhuriyet'in savcıları olduklarını unutmaları ne acı ve ne hazin değil mi? O halde, eeey savcılar! Gelin, şu 'Cumhuriyet' ibaresini mesleğinizden çıkarın! Solmakta olan Cumhuriyet'e vefa borcunuzu hiç olmazsa bu şekilde ödeyin."
"VİCDAN, BİR HAKİMİN NAMUSUDUR"
Canbazoğlu daha sonra hakim meslektaşlarına şu tavsiyede bulundu:
"İkinci tavsiyem hakimleredir; Anayasa'nın 138'inci maddesi 'Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler' der. Bu madde de hakimlerin 'vicdani kanaatlerine göre' hüküm verebilmeleri, 'bağımsız' olmaları ön-koşuluna bağlanmıştır. Bir ülkede, hakimler görevlerinde bağımsız değilse, hükümetin elemanı haline getirilmişse ve 'reform' adı altında hakimlerin vicdanı üzerine ipotek konulmuşsa kuvvetler ayrılığı prensibinden ve dolayısı ile demokrasiden söz edebilmek mümkün değildir. Çünkü vicdan, bir hakimin namusudur! O halde, eeey hakimler! Vicdanınızı 'birilerine' kaptırdığınıza göre, yukarıdaki Anayasa maddesini çiğnemenizde ve kararlarınızı 'vicdansızca' vermenizde bir sakınca yoktur!"
"ADALETİ AKSATIN, İBADETİ AKSATMAYIN"
Canbazoğlu daha sonra hakim ve savcılara ortak tavsiyelerini şöyle sıraladı:
"Sabahları işe gittiğinizde 'selâm, merhaba, günaydın' gibi batıl hitaplarda bulunmayın; en münasibi, 'sabah-ı şerifleriniz hayırlı olsun' diyerek işe başlamaktır. Cuma günleri duruşma sırasında ezan sesi duyduğunuzda hemen duruşmayı kesin, cübbenizi çıkarın, kürsüden inin ve tarafların şaşkın bakışları arasında acilen cuma namazına gidin. O esnada aklınıza Hz. Muhammed'in, 'Bir gün adaletle hükmetmek, altmış yıllık ibadetten üstündür' hadisi gelse bile, adaleti aksatın, ibadeti aksatmayın. Cumhuriyet düşmanlarına karşı işlenen suçlarda derhal harekete geçin! Fakat, Cumhuriyet'i savunanlara karşı işlenen suçlarda hiç acele etmeyin; sakin sakin düşünün. O kadar çok düşünün ki, tam karar vereceğiniz gün zamanaşımı dolsun! Siz de pişkin pişkin, 'Yahu, tüh be! Tam karar verecektim, zamanaşımı doldu' gibilerinden çok derin ve ilmi açıklamalarda bulunun. Herhangi bir davette, açılışta ya da kokteylde alkollü içecekleri aklınızdan dahi geçirmeyin; maazallah, elinizde bir rakı kadehi gören olursa, tayin hazırlıklarına hemen başlayın. O yüzden, bu tür 'steril olmayan' ortamlarda sizin için en hayırlı içecek vişne, kayısı ya da şeftali suyudur. Unutmayın 'yalakalık' en başta geliştireceğiniz yetenek olmalıdır; hatta bu konuda oyunculuk dersleri alın; paraya acımayın! Bu yeteneğinizi biraz ilerletince mevcut dilinizle birlikte vücut dilinizi de kullanın. Ulemadan veya siyasilerden herhangi bir zat-ı muhterem toplu veya topsuz açılışlar yapmak üzere yörenize geldiğinde siz de el öpme kuyruğuna girin ve okunan dualara gür sesinizle iştirak edin. Hele, hükümetten ya da kuruldan herhangi bir zevatın görev yaptığınız yere teşrif edeceğini öğrendiğinizde, işi gücü derhal bırakıp onları hazırol vaziyetinde karşılamak için vali ve kaymakamlarla yarışın. Fırsatını bulursanız, 'Tatlı dillim, güler yüzlüm, neredesin sen' türküsünü yüzlerine karşı çekinmeden söyleyin. Ayrıca, hangi parti hükümette ise o partinin il veya ilçe teşkilatında görev yapan bütün adamlarına, başkanından odacısına kadar izzet, ikram ve hürmette asla kusur etmeyin. Var gücünüzle Yarsav'a saldırın! Baktınız ki olmuyor; mevcut yönetimi devirmek için 'şeytanca' planlar yapın; örneğin, blok halinde Yarsav'a üye olun ve acilen olağanüstü genel kurulu toplayıp ilk seçimde yönetimi ele geçirin. Olduğunuz gibi görünün, ama göründüğünüz gibi olmayın! Mesela, 'bıyık' çok önemlidir arkadaşlar. Bıyığınız yoksa hemen bıyık bırakın; ancak kıl uzunluğunun konsepte uygun ve kat'iyyen bir arpa boyunu geçmemesine özen gösterin. Takunyanızı, peşkirinizi, ibrik ve maşrapanızı odanızın daima görünen bir yerinde bulundurun. Seccadenizi, takkenizle birlikte duvara asın. Keşiflere deveyle gidin. Bir yandan deve gütmeyi öğrenirken, bir yandan da her birinize birer 'makam devesi' tedariki için bastırın. Şaka bir yana, dediklerimi yapın, yaptıklarımı yapmayın! Yargı reformunuz mübarek olsun; hayrını görün. Bu tavsiyelerime uyduğunuz takdirde, tez zamanda çok yüksek yerlere geleceğinizden kuşkunuz olmasın! Allah, hepinize zihin açıklığı versin. Amin!"
Facebook'ta yazdığı yazılarla dikkat çeken Bolu Ağır Ceza Hakimi Çetin Canbazoğlu, bu kez de yine tartışılacak, 'Hakimler ve Savcılar İçin Tavsiyeler Listesi' başlıklı bir yazı yayınladı. Canbazoğlu, yargı reformunun, hakim ve savcıların suskun, sessiz ve tepkisiz desteği sayesinde şaşırtan bir hızla tamamlandığını belirtti. Canbazoğlu'nun hakim ve savcılara tavsiyelerde bulunduğu yazısı şöyle:
"Her kötülüğü Cumhuriyet'in günah hanesine yazmayı 'ileri demokrasi' sayan bağnaz ve gerici çevrelerin düşlediği yargı reformu, sizlerin suskun, sessiz ve tepkisiz desteği sayesinde Türkiye'de totaliter bir şeriat devletinin temellerini atmayı amaç edinenleri dahi şaşırtan bir hızla tereyağından kıl çeker gibi tamamlanmıştır. Kılını kıpırdatmayanlara mübarek olsun! Mahkemelerin hükümete bağlandığı, yargının vesayet altına alınıp yürütmenin güdümüne sokulduğu ve bunun adına da 'yargı reformu' denilip, en başta biz yargı mensuplarına yutturulan bu nane aromalı hapın, Türk hakim ve savcıları için acil şifalara vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyor ve mesleğinde yirmi küsur yılını tamamlamış bir kardeşiniz ve meslektaşınız olarak reform sonrası bu yeni dönemde gül gibi geçinip gitmeniz ve mesleğinizde daha çabuk yükselmeniz için siz değerli meslektaşlarıma acizane bazı tavsiyelerde bulunmayı görev addediyorum!"
'CUMHURİYET' İBARESİNİ MESLEĞİNİZDEN ÇIKARIN
Canbazoğlu, yazısının devamında savcılara şöyle tavsiyede bulundu:
"İlk tavsiyem Cumhuriyet savcılarınadır; 'Cumhuriyet' sözcüğü Türkiye'de tek bir mesleğe nasip olmuştur; o da savcılıktır. Başka hiçbir mesleğin önünde 'Cumhuriyet' ibaresi yer almaz! Cumhuriyet başbakanı, Cumhuriyet bakanı, Cumhuriyet müsteşarı, Cumhuriyet valisi, Cumhuriyet kaymakamı veya Cumhuriyet hakimi yoktur. Çünkü yüce Türk milleti ve onun büyük önderi, sizden başka hiçbir makama bu payeyi ve bu şerefi layık görmemiştir. Başbakana bile. Çünkü Cumhuriyet, sadece 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesillerin yaşadığı topraklarda açan soylu bir çiçektir. Her ülkede açmaz. Savcıları hür olmayan bir ülkede açabilir mi? Rejim karşıtı, işbirlikçi, yerli ihanet çeteleri her Allah'ın günü göstere göstere Cumhuriyet'in ırzına geçerken, adının başında 'Cumhuriyet' yazan bir meslek erbabının Cumhuriyet'in savcıları olduklarını unutmaları ne acı ve ne hazin değil mi? O halde, eeey savcılar! Gelin, şu 'Cumhuriyet' ibaresini mesleğinizden çıkarın! Solmakta olan Cumhuriyet'e vefa borcunuzu hiç olmazsa bu şekilde ödeyin."
"VİCDAN, BİR HAKİMİN NAMUSUDUR"
Canbazoğlu daha sonra hakim meslektaşlarına şu tavsiyede bulundu:
"İkinci tavsiyem hakimleredir; Anayasa'nın 138'inci maddesi 'Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler' der. Bu madde de hakimlerin 'vicdani kanaatlerine göre' hüküm verebilmeleri, 'bağımsız' olmaları ön-koşuluna bağlanmıştır. Bir ülkede, hakimler görevlerinde bağımsız değilse, hükümetin elemanı haline getirilmişse ve 'reform' adı altında hakimlerin vicdanı üzerine ipotek konulmuşsa kuvvetler ayrılığı prensibinden ve dolayısı ile demokrasiden söz edebilmek mümkün değildir. Çünkü vicdan, bir hakimin namusudur! O halde, eeey hakimler! Vicdanınızı 'birilerine' kaptırdığınıza göre, yukarıdaki Anayasa maddesini çiğnemenizde ve kararlarınızı 'vicdansızca' vermenizde bir sakınca yoktur!"
"ADALETİ AKSATIN, İBADETİ AKSATMAYIN"
Canbazoğlu daha sonra hakim ve savcılara ortak tavsiyelerini şöyle sıraladı:
"Sabahları işe gittiğinizde 'selâm, merhaba, günaydın' gibi batıl hitaplarda bulunmayın; en münasibi, 'sabah-ı şerifleriniz hayırlı olsun' diyerek işe başlamaktır. Cuma günleri duruşma sırasında ezan sesi duyduğunuzda hemen duruşmayı kesin, cübbenizi çıkarın, kürsüden inin ve tarafların şaşkın bakışları arasında acilen cuma namazına gidin. O esnada aklınıza Hz. Muhammed'in, 'Bir gün adaletle hükmetmek, altmış yıllık ibadetten üstündür' hadisi gelse bile, adaleti aksatın, ibadeti aksatmayın. Cumhuriyet düşmanlarına karşı işlenen suçlarda derhal harekete geçin! Fakat, Cumhuriyet'i savunanlara karşı işlenen suçlarda hiç acele etmeyin; sakin sakin düşünün. O kadar çok düşünün ki, tam karar vereceğiniz gün zamanaşımı dolsun! Siz de pişkin pişkin, 'Yahu, tüh be! Tam karar verecektim, zamanaşımı doldu' gibilerinden çok derin ve ilmi açıklamalarda bulunun. Herhangi bir davette, açılışta ya da kokteylde alkollü içecekleri aklınızdan dahi geçirmeyin; maazallah, elinizde bir rakı kadehi gören olursa, tayin hazırlıklarına hemen başlayın. O yüzden, bu tür 'steril olmayan' ortamlarda sizin için en hayırlı içecek vişne, kayısı ya da şeftali suyudur. Unutmayın 'yalakalık' en başta geliştireceğiniz yetenek olmalıdır; hatta bu konuda oyunculuk dersleri alın; paraya acımayın! Bu yeteneğinizi biraz ilerletince mevcut dilinizle birlikte vücut dilinizi de kullanın. Ulemadan veya siyasilerden herhangi bir zat-ı muhterem toplu veya topsuz açılışlar yapmak üzere yörenize geldiğinde siz de el öpme kuyruğuna girin ve okunan dualara gür sesinizle iştirak edin. Hele, hükümetten ya da kuruldan herhangi bir zevatın görev yaptığınız yere teşrif edeceğini öğrendiğinizde, işi gücü derhal bırakıp onları hazırol vaziyetinde karşılamak için vali ve kaymakamlarla yarışın. Fırsatını bulursanız, 'Tatlı dillim, güler yüzlüm, neredesin sen' türküsünü yüzlerine karşı çekinmeden söyleyin. Ayrıca, hangi parti hükümette ise o partinin il veya ilçe teşkilatında görev yapan bütün adamlarına, başkanından odacısına kadar izzet, ikram ve hürmette asla kusur etmeyin. Var gücünüzle Yarsav'a saldırın! Baktınız ki olmuyor; mevcut yönetimi devirmek için 'şeytanca' planlar yapın; örneğin, blok halinde Yarsav'a üye olun ve acilen olağanüstü genel kurulu toplayıp ilk seçimde yönetimi ele geçirin. Olduğunuz gibi görünün, ama göründüğünüz gibi olmayın! Mesela, 'bıyık' çok önemlidir arkadaşlar. Bıyığınız yoksa hemen bıyık bırakın; ancak kıl uzunluğunun konsepte uygun ve kat'iyyen bir arpa boyunu geçmemesine özen gösterin. Takunyanızı, peşkirinizi, ibrik ve maşrapanızı odanızın daima görünen bir yerinde bulundurun. Seccadenizi, takkenizle birlikte duvara asın. Keşiflere deveyle gidin. Bir yandan deve gütmeyi öğrenirken, bir yandan da her birinize birer 'makam devesi' tedariki için bastırın. Şaka bir yana, dediklerimi yapın, yaptıklarımı yapmayın! Yargı reformunuz mübarek olsun; hayrını görün. Bu tavsiyelerime uyduğunuz takdirde, tez zamanda çok yüksek yerlere geleceğinizden kuşkunuz olmasın! Allah, hepinize zihin açıklığı versin. Amin!"