Ve Müslümanlar da Haçlı Seferlerine Katıldılar...
Güzel diplomasi oldu...
Aynı zamanda büyük bir diplomat olan Başbakan’ın “Türkiye asla ve asla Libya’ya silah doğrultan taraf olmayacaktır” dediği saatlerde Türk savaş gemileri yola çıktı...
5 savaş gemisi, 1 denizaltı...
Denizaltı, hadi suyun üstüne çıkmaz, dipte gözükmez, olur biter...
Ama tepelerinde uzun top namluları olan savaş gemileri... “Libya’ya silah doğrultuyormuş gibi olmamak” açısından geri geri giderler artık...
Olmadı kaptan ters oturur...
*
Bu yazı yazıldığı sırada ise TBMM yurtdışına asker gönderme tezkeresini görüşüyordu...
Asker gitmişti...
Tezkere kalmıştı...
Koalisyon sözcüleri “Bu haçlı seferi” derken AKP’liler savaş gücünü “Libya halkına insani yardım için gönderdiklerini” söylediler...
Zaten o sırada koalisyonun savaş gemilerindeki rampalardan Libya halkına fırlatılanlar sosis ve salam çeşitleriydi... Savaş uçaklarından kafalarına atılan salatalık turşusu, patlıcan dolması, kabak tatlısı sonuçları ise çok geçmeden geliyordu:
80 ölü...
2000 yaralı...
Parçalanmış çocuk cesetleri...
Yanmış insanlar...
Yıkılmış binlerce ev...
Başına ateş yağan bir halk...
*
İşçilere yatar koltuklu feribot gönderip Libyalılara yardım için savaş gemisi göndermemizden de anlıyoruz ki...
Bu insani yardımdır...
Bizim toplarımız lahana atar çünkü...
*
Savaş gemilerimizin NATO çerçevesinde yola çıkması, Başbakan’ın “NATO’nun orada ne işi var” demesinden hemen sonraya denk geliyor...
“Libya halkına silah doğrultan taraf olmayız” demesinin hemen peşinden...
“Türkiye müdahaleye karşıdır” demesinin tam arkasından...
*
Ne yapacaksınız?..
Devlet adamlığı karakol ek binası açılışı yaparken belli olmuyor... Cama bakıp konuşurken de kimin devlet adamı olduğu anlaşılamaz... Ya da dört yalaka gazeteciyi karşıya alıp ekranda ahkâm keserken...
Devlet adamlığı böyle zamanlarda belli olur...
(..........)
İşte böyle dangıl-dungul giderken bir de bakarsınız ki trajikomik sayfalarının başında tarih sizi yazmış:
“Ve Müslümanlar da haçlı seferlerine katıldılar...”