En Çok Atatürk’ü Soydular...
Bizim eve hırsız sadece iki kez girdi...
Ama Atatürk Orman Çiftliği 60 senedir aralıksız soyuluyor...
Birisinde çiftlik müdürü, notere gidip çiftliğin bir kısmını uygun fiyatla kendi kendine satmıştı...
Sonra orayı yap-sata çevirdi, emekli olunca...
*
Çiftliğin yüzde 52’si, yani yarısından çoğu şu anda zaten yok...
Üzerinde alışveriş merkezleri, çarşılar, apartmanlar, özel okullar, spor salonları, eğlence yerleri, barlar, restoranlar var...
Kenan Evren buna çok kızmıştı...
Kızınca, en tepe yerine orduevi yaptırdı...
*
Şimdi de 64 dönümlük bir kısmını daha “Kentsel dönüşüm” alanı yapmaya karar verdiler...
Söğüt bahçelerinin olduğu yere -Söğütözü’ne- o zevksiz apartmanlarından yapacaklar...
*
İşte yine başlıyoruz:
Atatürk Orman Çiftliği bir tarihtir...
Bir anı...
Bir miras...
Olduğu gibi korunmalı...
O sarı buğday ve mısır tarlaları durmalı... Kavak ağaçları eskisi gibi sıra sıra var olmalı...
Ahırlar, çiftlik evi, o eski lokanta orada olmalı...
Hatta tavuklar, atlar, o eski traktör...
*
Nasıl anlatmalı?...
Diyelim ki; dünyada hiç kimse Artemis Heykeli’nin olmayan sağ eli yerine, bir tane el yapıp oraya takmayı düşünmez...
Çünkü o öyle bulundu...
Ya da hiç kimse “daha iyi duracak” diye Mona Lisa tablosunun yanlarına birer çiçek ilave etmeyi aklından geçirmez...
Çünkü Leonardo da Vinci onu öyle yaptı ve insanlığa öyle bıraktı...
Bir tek kişi olsun Versay Sarayı’nın pencerelerine aynalı cam takmaya kalkmaz...
Çünkü orası, mimar Gabriel’in yaptığı gibi kalmalı...
Yani tarihi miraslar öyle durmalı...
Oldukları gibi, eski halleri ile, tıpa tıp, el sürülmeden...
*
Yani Atatürk Orman Çiftliği’nde “bici bici” otomobil kuaförünün... Ya da Atatürk’ün kahve içtiği o söğütlükte füme camlı, metalik binaların ne işi var?..
Çocukları götürüp, “Burası Atatürk’ün sizlere bıraktığı çiftlik” dediğimizde, çocuklar sormaz mı:
“Atatürk bu yirmi katlı binanın kaçıncı katında oturuyordu?..”
*
Bu kadar mı saygısız olur insan?..
Bu kadar mı görgüsüz?..
Ve bu kadar hırsız...