tüm yönleri ile ' SİLİVRİ YOĞURT FESTİVALİ '

   Her yıl geleneksel olarak düzenlenen bu etkinlikleri çocukluğumdan beri her yıl takip ederim. Zaman zaman ivme yükselir, zaman zaman düşer ama genelde hemen her sene bir öncekinden daha görkemli, daha coşkulu, dolu dolu geçer. Eskiden, bugün eski festival alanı olarak anılan alanda yapılırdı festival. Bugün Atatürk Meydanında büyük konser alanında geçer en görkemli kısmı. Ama elbette ki festival, Atatürk Meydanındaki konserlerden ibaret değil.
Söyleşiler, dinletiler, yarışmalar, gösteriler dahil bir dizi etkinlik barındırıyor bu organizasyon içerisinde. 9-14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirildi bu yıl. Ve Gazeteci-Yazar Lerzan Öke'nin imza günü ve söyleşisi ile start aldı. Sahilde çay bahçesinde gerçekleştirilen söyleşi ve imza gününe ilgi güzeldi. Açılışını böylece yaptık festivalin. Bunu, aynı gün ve devam eden ilk 3 gün yerel sanatçılar izledi.
Silivri Kültür Merkezi tarafından hazırlanan el yapımı ürünler de sahilin bir bölümünde standlar ile sergilendi. Silivri Belediyesi, ilçedeki kültür mozağine dikkat çekmek ve destek vermek maksadı ile sivil toplum kuruluşlarını da ihmal etmedi. Bir çok dernek de sahildeki standlar ile kendi çalışmalarını, yöresel dernekler kendi yörelerinin kültürünü Silivri'de tanıttı. Özellikle şunu yazmadan geçemem sanırım. Mahalle evlerinde kadınlar tarafından hazırlanan magnetler bu yılın en dikkat çeken detayı oldu. Yoğurtçu heykeli ve Silivri magnetleri Silivri'yi simgelemesi adına önemli birer hatıra olarak satıldı standlarda konuklara...

Sanatçına sahip çık Silivri
Ne yazık ki festival konusunda Silivriliye sitem edeceğim en rahatsız edici nokta yerel sanatçılara gösterilmeyen ilgi. Festivalin ilk üç günü ilçedeki yerel sanatçıların sahnesi vardı. Silivri'nin yerel renkleri üç gün boyunca Silivri'de yeteneklerini sergiledi, sanatını icra etti. Ama Silivrili kendi sanatçısına sahip çıkma konusunda ne yazık ki sınıfta kaldı. Beklediğim ilgi ve alaka yoktu.

Heykel açılışı ve konuklar
Yeri konusunda farklı görüşler ve eleştiriler olsa da Silivri Sahilinde havuzun hemen yanında açılışı yapılan Yoğurtçu heykeli sonrasında gördüğüm kadarı ile Silivrili tarafından oldukça sevildi. İlgi gördü. Elinde cep telefonu ve fotoğraf makineleri ile heykel önü fotoğraf çekilenlerin sayısı bir hayli fazla. Heykelin açılışını Sanatçı Müjdat Gezen ile Belediye Başkanı Özcan Işıklar yaptı. Festivalin konukları arasında Yalçın Bayer de vardı. Ünlü köşe yazarı Bayer, Silivri Yoğurt Festivalinin bu yıl gerçekleşen gala yemeğinde Silivri'yi onurlandırdı.

Komşudan destek yine gecikmedi
Çatalca aynı tarihlerde Erguvan Festivalini yapıyor. Büyükçekmece'de festival döneminde. Ancak her yıl bu birbirine komşu üç ilçe, kültür etkinliğinde birbirini kutlamayı ihmal etmez. Her zaman birbirine destek olan bu üç kardeş yine yan yanaydı. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ve Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara Silivri Yoğurt Festivaline katılarak tebriklerini iletti. Tabi protokol listelerinde milletvekillerine kadar çok çok önemli bir dolu isim elbette vardı.

Ve yabancı konuklar
Silivri'nin vazgeçilmez renkleri arasında yerini almıştır. Her yıl çeşitli ülkelerden halk oyunları gösterileri için ilçeye gelen konuklar da festivalin gözdelerindendi. Bizim halk oyunları ekibimizde zaman zaman bu gibi davetlere katılıyor. Bu yıl Silivri'de, Amerika, Rusya, Belçika, Sırbistan, Güney Kore, KKTC, Bulgaristan, Makedonya, Üsküp ve Japonya halk oyunları ekipleri ile dans gösterilerini sundu. 3 gün boyunca ilçede misafir olan ekipler arasında en çok dikkat çeken ekip Güney Kore oldu.

Ve sanatçılar...
Yerel Sanatçılardan başlayalım. Sanatçılara geçmeden önce festival sunumundan bahsedelim. Silivri'nin yakından tanıdığı, hemen herkesin sevdiği, yılların radyocusu, yaramaz çocuğu Özkan Kandemir festival sunumu için iyi bir seçim. Performansı ile etkinliklere üç gün boyunca renk kattı. Partneri yine Silivrililerin tanıdığı Meydan Gazetesi Reklam Müdürü başarılı, güzel, şirin, sempatik kızı Nagihan Şanlı oldu. Bu ikilinin üç gün boyunca sahnedeki performansını tebrik etmek gerekir. Son üç günde büyük sahnenin sunucusu Işıklar dönemindeki önceki iki festivalde olduğu gibi bu yıl da Ömer Sebahattin Çetin oldu. Ona bilahare geleceğim.
İlk üç günün sanatçıları. Küçük sahne onlarındı. Gönlümdeki büyük sahnenin amatör ruhlu profesyonel performansları. Muharrem Aydoğan, Melisa Şerbetçi, Ali Rıza Altınkeser, Raci Gülsever, Ahenk Sanat Kulübü Dans Ekibi, Halil Erem Yerli, Günay Noyan, Serkan Sati, SİHAD ekibi dans gösterisi, Grup Varis, Grup Nostalji ve Engin Erkuş...
Her biri peformansları ile göz doldurdu. Her biri Silivri'nin vazgeçilmez değeri... Her biri gönlümüzdeki tahtın sahipleri... Onlar Silivri'nin sanatseverleri, sanatçıları... Bu ilçenin tanıtımında önemli rolleri olan kahramanları...
Son üç günün büyük sahne performansları...
İşte bu noktayı biraz irdelemek lazım. Son üç günde sahne performansları Ziynet Sali, Emre Aydın ve final de Zülfü Livaneli... Zülfü Livaneli ve Ziynet Sali için söylenebilecek tek kelime, "mükemmel"

Emre Aydın meselesi...
Emre Aydın konusu ise biraz çetrefilli. Malum kendileri protokol ve basın mensuplarınca protesto edildi. Bir ilçenin kültürel etkinliği, Uluslararası ve geleneksel organizasyonu ve o ilçe tanıtımı için önemli. Bu tanıtım sürecinin en önemli ayaklarından biri de medya tabi ki. Bay zanatçının kaprisleri, geceyi mahfedip herkesin enerjisini de olumsuz etkiledi. Neymiş efendim, bu büyük sanatkarımız "sokarmış gazetecisine." "Gazeteciler fotoğraf çekmesin"miş.
Bir ilçenin kültürel tanıtımı adına çıkartıldığınız sahnede, o ilçenin tanıtımını yapacak gazeteciden kaçacaksınız. Yok ya! Neden o sahnedesiniz, sorarım?
Kime ne sokacaksınız bayım? Sanatçı kaprisi mi bu? Yoksa karşınızdaki bayan belediye personeline karşı kullandığınız o ifade bir kapristen ziyade, "terbiyesizlik" mi? Belediye Başkanı Özcan Işıklar bu durum üzerine Emre Aydın'ın sahneden inmesini istese de, konser elbette sulh yolu ile devam ettirildi. Ancak onurlu bir duruş sergileyen ve personeline de, ilçedeki basın mensuplarına da sahip çıkan Işıklar, Emre Aydın'ı izlemeyi reddederek basın mensupları ile birlikte konser alanını terk etti. Ve sanıyorum, Emre Aydın'a Silivri yolları açılmamak üzere kapandı. Ama giydiği derin topuklu ayakkabılarının görüntülenmesini istemiyor olması gibi bir söylenti çalındı kulağımıza. Malum benden daha yüksek topuklu ayakkabıları... Korkmayın, siz böyle şeylere takmazsanız, gazeteciler sizin topuğunuzla değil, sanatınızla ilgilenirdi.
Gelelim  Ömer Sebahattin Çetin'e... Festivalin olumsuz olarak değerlendirilebilecek seçimlerinden biri de son iki yılda olduğu gibi bu yıl da Çetin oldu. Belediye Başkanlığındaki pozisyonu itibari ile yönetimsel ağırlığını üzerinden atamıyor bir kere...
İlk gece yaşanan teknik aksaklık nedeni ile elinde mikrafon, teknik ekibe fırça atıyor. Olmaz efendim. Silivriliye ne?
Ayrıca kötü bir sunucusunuz. Neden bu sunum yapma ısrarı... Onca sanatçı getiriyorsunuz, doğru düzgün bir de sunucu getirin ve çekilip köşenizden, protokolden izleyin. Ve bunu kırıcı olmak adına söylemiyorum, cidden böyle düşündüğüm için belirtiyoum. Yoksa Ömer Sebahattin Çetin yolda gördüğümde selam verdiğim, hal hatır sorabileceğim, abi dediğim bir isim. Ama yapmayın. Bırakın bu işi, bu işin eğitimini almış meslek sahipleri yapsın. Siz, abimiz olarak başımızın tacı olun, öyle kalın.
Ayrıca sunucusu olarak çıktığınız sahne de resmen siyaset yaptınız. İSKİ binasının yıkılma sürecinden falan dert yandınız. Yoğurt Festivalindeyiz. O sahnede bunu anlatmak için bulunmuyorsunuz, halk da bunu dinlemeye gelmedi zaten. Hoş bahsedilecekse de, anlatacak kişi siz olmamalısınız.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen elbetteki biliyorum ki bu festivalin organize edilme sürecinde Ömer Sebahattin Çetin dahil Silivri Belediyesinin personelinin çok önemli hizmetleri oldu. Festival boyunca performansları da takdire değerdi. Emeği geçen herkesi kutlamak isterim. Her yıl bir öncekinden daha iyisiniz. Ve azminiz, enerjiniz ile yine muhteşem bir iş çıkardınız Silivri için. Silivri Yoğurt Festivali ile ilgili Silivri esnafının da değerlendirmeleri var elbette. Onlar da yarın ki sayımızda sizlerle...
Fatma Sarıbıyık / Silivri